En iyi şoför kimdir?

Rahmetli babamın araba kullanma ile ilgili öğüdüdür; vakti zamanında sordu: En iyi şoför kimdir? Birkaç cevap verdimse de beğenmedi. Kendisi cevaben; gaza ve frene en az dokunandır, dedi. Düşününce çok mantıklı gelmişti.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rahmetli babamın araba kullanma ile ilgili öğüdüdür; vakti zamanında sordu: En iyi şoför kimdir? Birkaç cevap verdimse de beğenmedi. Kendisi cevaben; gaza ve frene en az dokunandır, dedi. Düşününce çok mantıklı gelmişti. Evet, frene az dokunmak için hemen önünün ötesinde ileriyi gözlemlemek gerekliydi ki hızını makul tutar, böylelikle gereksiz frene basmaya da mâni olursun. Bunları yapabilmek için de dikkatinin yolda olması gereklidir. Bu da kaza riskini en aza indirecektir. Frene ve gaza az basmak arabanın yakıtını ve yıpranmasını da azaltacaktır.

Rahmetli babamın bu öğüdünün işletmeler, organizasyonlar, kurumlar ve devlet için de önemli olduğu kanaatindeyim. Çekirdekten yetişme esnaflığımda, işletme okuyup akademik paye alıncaya kadarki yolculukta ve iş insanlığı sürecinde hep bu öğüdü de yanımda taşıdım.

Şimdi gelelim meseleye. Uzun zamandır ekonomide ardı ardına kararlar alınmaktadır. Ekonominin muhtelif kurumları artık takibinde çok zorlanılan adına ne dersek diyelim, neredeyse sayısı tutulamayacak kararlar almaktadır. Şahsi fikrimdir; kararlar çok olunca, kalitesi düşmekte, etkisi azalmaktadır.

Mesela bu hafta alınan kararlardan biri konut kredisi ile alakalıdır. Karara göre enerji sınıfı A olan 1. el konutlar için kredi değer oranı; konut değeri 2 milyon TL’nin altında olan konutlar için yüzde 90, konut değeri 2 milyon TL ile 5 milyon TL arasında olan konutlar için yüzde 70, konut değeri 5 milyon TL ile 10 milyon TL arasında olan konutlar için azami 3,5 milyon TL olarak belirlendi. Konut değeri 10 milyon TL üzerinde olan konutlar için ise konut kredisi imkânı bulunmuyor.

Yüzeysel bakıldığında alt ve orta gelir konut edinimi için olumlu gözüken bu durum fikrimce birçok yönden amacının tersine hizmet edecektir.

Konut fiyatlarındaki artışın sebebi tek yönlü değildir. En temel sorun arz eksikliği diğeri ise yüksek taleptir, bu talebin çoğu da ihtiyaçtan değil yatırım amaçlı alımlardır. Evvelki makalemizde bu konuya değindiğimiz için burayı detaylandırmayacağım.

Şimdi olası etkilere bir bakalım;

– Düşük fiyatlı konuta talep artacaktır: Varlıklı “kredibil” ahali zaten alımını kullanım amaçlı değil de yatırım amaçlı yapması nedeniyle, artık 10 milyon üzerindeki konutlarda kredi kullanamayacağı için talep yönünü 15 milyonluk tek konut alacağına 5 milyonluk 3 konut veya daha kötüsü 1,5 milyonluk 10 konut almaya çevirecektir. Böylelikle 5 milyonluk veya 1,5 milyonluk konuta talep artacaktır. Talebi artan düşük fiyatlı konutun arzı kısıtlı olduğu için (kısa dönemde konut arzı hiçbir şekilde artamaz, zira üretim süresi zaten en az 24-36 aydır) ucuz denilen konutların fiyatları artacaktır.

– Vergi gelirleri düşecektir: 15 milyonluk konut alıcıları ve satıcıları artık konutun resmi değerini 10 milyon bareminin altında göstererek müşteri tarafında kredi alma imkânı, satıcı tarafında ise düşük bedel gösterimi nedeniyle az vergi ödenmesi sağlanacak yani kurumlar vergisi başta olmak üzere vergi kaybına sebep olunacaktır. Bu şekilde satıcı vergi yükünden kurtulurken alıcı da kredi imkanına kavuşacaktır. İki taraflı kazan-kazan ilişkisinde kaybeden devlet olacaktır!

– Gayri resmi alacağın finansı imalatı düşürecektir: Örneğin değeri 15 milyon olan ancak 10 milyon gösterilen rakamdan dolayı arda kalan 5 milyon inşaat firmalarınca senet ile vadelendirilecektir. Bu şekilde inşaat firmalarının sermayesi yeni imalat yerine finansmana kullanılacaktır. Bu da arzı azaltacaktır. Üstüne üstlük bir müddet sonra inşaat firmaları sermaye eksiliği nedeniyle hükümetten düşük faizli sermaye kredisi isteyeceklerdir. Zira kaynak taksitli satış için gayri resmi olarak finansmana gidecektir.

Dahası etkiler de var ancak uzatmak istemiyorum. Bu kararın konut fiyatlarını dengelemesi mümkün değildir, ters etki de yapacaktır. Sn. Bakan Nebati’nin piyasadan gelmesi hasebiyle yukarıda anlattığım bu kurguya daha vakıf olduğu kanaatindeyim. Bürokrasinin iyi niyet ile getirdiği kararlar daha fazla incelenmeli. En iyi şoför misali, keşke daha çok düşünülen daha az kararlar alınsa…

En iyi şoför kimdir?
Bizi Takip Edin