İtiraflar: Küresel adaletsizlik

Her iktisadi teorinin esasen büyük ölçekte bir dünya düzeni tasavvur ettiği aşikardır. Egemen kapitalist dünya düzenin de bilhassa son iki yüz yıldır, anlattığı veya tasavvur ettiği bir dünya düzeni var. Bu noktada geniş

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her iktisadi teorinin esasen büyük ölçekte bir dünya düzeni tasavvur ettiği aşikardır. Egemen kapitalist dünya düzenin de bilhassa son iki yüz yıldır, anlattığı veya tasavvur ettiği bir dünya düzeni var. Bu noktada genişçe uygulama alanı ve vakti bulan kapitalist dünya düzeninin çıktılarını alma imkânı da doğmuştur.

İşte her yıl yayımlanan “Dünya Eşitsizlik Raporu” (World Inequility Report) da kapitalizmin bize hediye ettiği “Tüketmek için yaşamak” amacı ve “Küresel ısınma”ya varan haliyle (kendi ifadeleri) çevre sorunlarıyla boğuşan dünyamızın bir diğer acısını “Gelir eşitsizliği”ni ortaya koyması açısından çok kıymetlidir. Zira küresel gelirin arttığından bahsedenler, bu gelirin nasıl paylaşıldığından bahsetmekten hoşlanmazlar.

2022 yılına ait “Dünya Eşitsizlik Raporu” Aralık ayının 7’sinde açıklandı. Beklendiği şekliyle verdiği bilgiler can yakıcı! Rapora dair birkaç bilgiye göz atalım:

Küresel nüfusun en zengin %10’u şu anda küresel gelirin %52’sini alırken, nüfusun en yoksul yarısı küresel gelirin sadece %8,5’ini kazanıyor.

Ortalama olarak, küresel gelir dağılımının en üst %10’luk kısmından bir kişi yılda 87.200 Euro (122.100 USD) kazanırken, küresel gelir dağılımının en yoksul yarısından bir birey yılda 2.800 Euro (3.920 USD) kazanıyor. Tam otuz kat fark var!

Küresel servet eşitsizlikleri, gelir eşitsizliklerinden bile daha belirgin hale gelmiş. Küresel nüfusun en yoksul yarısı neredeyse hiç servete sahip değil ve toplamın sadece ve sadece %2’sine sahip.

Buna karşılık, dünya nüfusunun en zengin %10’u tüm servetin tamı tamına %76’sına sahip!

Ortalama olarak, nüfusun en yoksul yarısının, yetişkin başına 2.900 Avro, yani 4.100 Dolarlık satın alma gücüne göre (PPP) sahip olduğu ve en üstteki %10’unun ortalama 550.900 Avro (veya 771.300 Dolar) sahibi olduğu görülüyor.

Küreselcilerin hedefi Devletler!

Uluslar zenginleşti, ancak hükümetler fakirleşti! Rapora göre bu eşitsizlikleri anlamanın bir yolu, hükümetlerin net serveti ile özel sektörün net serveti arasındaki boşluğa odaklanmaktır. Son 40 yılda ülkeler önemli ölçüde zenginleşti, ancak hükümetleri önemli ölçüde fakirleşti. Zengin ülkelerde kamu aktörlerinin elindeki servetin payı sıfıra yakın veya negatiftir, yani servetin tamamı özel ellerdedir. Bu eğilim, hükümetlerin GSYİH’nın %10-20’si kadarını, esas olarak özel sektörden borç aldığı Covid kriziyle büyütüldü. Halihazırda düşük hükümet serveti, devletlerin gelecekte eşitsizliğin üstesinden gelme kapasitelerinin yanı sıra iklim değişikliği gibi 21. yüzyılın temel zorlukları için negatif anlamda önemli etkilere sahiptir diye bir saptamada da bulunulmuş raporu hazırlayanlarca. Küresel düzen maalesef devletleri esir alıyor, yok oluşa sürüklüyor, böylelikle tek dünya düzeninin önünde engel kalmayacak; diledikleri merkezi düzeni, istedikleri çok cinsiyetli insan modeliyle dünyaya hâkim kılmayı deneyecekler. İşte bu nedenle, güçlü devletler gibi yine güçlü liderleri de istemiyorlar, Erdoğan düşmanlığının bir sebebi de bu…

Kapitalist düzen son yüzyılda birkaç kez kedini yenilemeyi denedi zira refah diye peydahlanan, masum seri üretim fikrinden sonra evrilen haliyle tüketim için yaşam olgusu Dünya’yı hızla adaletsizliğe, kirliliğe ve yok oluşa götürmektedir. Batılı fikir insanları da bu çaresizce savrulmanın farkında; “Dünya Eşitsizlikler Raporu” da bunu belgeleyen en iyi dokümanlarındandır. Aydınlarımızın halen aynı yolu yürümeyi çıkacak neticelerin gün yüzü gibi önümüzde olmasına rağmen hedef alması ülkemizi de bu girdabın içine atmaktadır. Üzerimizdeki “batılı fikir tasallutundan” kurtulup kendi “medeniyet tasavvuruna” yol açmak temel hedefimiz olmalı; bu nedenle medeniyet köklerimize ulaşıp anlayan, dinleyen medeniyet tasavvuru üzerine dertli zihinler yetiştiren (uzaktan da olsa takip ettiğim, kulak kabartmaya çalıştığım) Yusuf Kaplan Hocaya ve her biri ayrı bir değer olmasını umut ettiğim Medeniyet Tasavvuru Okulu öğrencilerine rabbim zihin açıklığı versin, hepsine buradan gönül dolusu selam olsun.

 

İtiraflar: Küresel adaletsizlik
Bizi Takip Edin