Nükleer sessizlik!

Malumunuz 2050 karbon nötr hedefinden sonra nükleer enerjinin temiz ve çevre dostu olduğu ve kapatılmakta olanlar bir kenara dursun yenilerinin açılmasının 2050 hedefini tutturmak için kaçınılmaz olduğu ifade edilmişti,

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İşleri, güçleri hatta hayata geliş amaçları sadece karşıtlıkmış gibi hareket eden bir kısım medyada nükleer sessizlik hâkim. Malumunuz 2050 karbon nötr hedefinden sonra nükleer enerjinin temiz ve çevre dostu olduğu ve kapatılmakta olanlar bir kenara dursun yenilerinin açılmasının 2050 hedefini tutturmak için kaçınılmaz olduğu ifade edilmişti, bizlere nükleeri yasaklayan Batı tarafından! Şimdi ise karbon nötre ek olarak Rusya Ukrayna savaşı eklenince arz güvenliği endişesiyle nükleer reaktörler için teknolojik araştırmalar iyice hız kazandı.

İş bu kadarla da kalmıyor. Mobil reaktörler kapınızda!

Daha pek yakın zaman evvel tsunami nedeniyle reaktörlerinde sızıntı meydana gelen Japonya ise reaktörlerini çalıştırmaya devam etmekten geri durmazken yani teknolojileri belki de daha riskli alternatifleri ile devreye alma çabasında.

Japon Mitsubishi Heavy Industries, karbon salmayan enerji talebini çekmeyi umarak, önümüzdeki on yılın sonuna kadar kamyonlarla teslim edilebilecek kadar küçük nükleer reaktörler geliştirmeyi ve ticarileştirmeyi planlıyor.

3 metre boyunda ve 4 metre genişliğinde olan mikroreaktörler 40 tondan daha az ağırlığa sahip olacak. Reaktör ve güç üreten ekipman, bir konteyner kamyonunun içine sığacak ve uzak bölgelere teslim edilmesini sağlayacak.

Mikroreaktörlerin maksimum çıkışı 500 kilovat veya diğer bir anlatım ile 1 gigawatttan fazla üreten tipik nükleer reaktörlerin kapasitesinin yirmide biri olacak.

Mitsubishi, Japonya ve diğer hükümetlerden onay aldıktan sonra en kısa sürede 2030’larda teknolojiyi ticarileştirmeyi planlıyor.

Yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum yakıt olarak kullanılacak ve yaklaşık 25 yıllık işletme süresi boyunca herhangi bir değişim gerektirmeyecek.

Bu reaktörler minimum bakım gerektireceğinden, doğal afetler ve terör riskini azaltmak için yeraltına kurulabileceklermiş.

Döndük mü başa?

“Reaktörler kapatılsın, zaten Dünya da kapatıyor” diyenler nerede? O gün bu fikrin arkasında saf tutanlar, bundan siyasi çıkar umanlar nerede? Halen sahnedeler değil mi?

Her biri 1200 MW kapasiteli 4 reaktörden oluşacak Akkuyu Nükleer Santrali, 4800 MW kapasiteye ulaştığında yıllık ortalama 35 milyar kilovatsaat elektrik üreterek Türkiye’nin tüketiminin yüzde onuna yakın bir tüketimi karşılayacaktır. İşin teknoloji transferi ise bambaşka bir boyut. O kadar ki işin aslından daha kıymetli.

Arz güvenliği ve çeşitliği açısından çok şey ifade eden bu stratejik hamleye karşı 2010 yılında beri çığırtkanlık yapıp projeyi engellemeye çalışanlar, bunu iç siyasette de en ucuz malzeme olarak kullanırken şimdilerde sus puslar.

Enerji arz güvenliği için yıllardır hamleler yapan, arz çeşitliğinin arttıran hükümetin on yıllar sonrası için de stratejik hedefleri olması niye hoşlarına gitmiyor?

Peki aynı güruh değil mi TOGG için işe yaramaz baştan müflis bir projedir diyenler? Şimdi 2023 yılının ilk çeyreğinde seri üretime başlayacak fabrikası için geri sayım başlamışken; milletin hevesini, azmini örseleyenler kimler? Türkiye’yi cari açık veren ithalat cenneti ülke pozisyonundan çıkmasına engel olmak için her türlü yolu deneyenler neyi amaçlıyorlar? Elbette devletin bekasını, milletin refahını değil!

Artık devlet aklımız sadece yarını değil nesillerin refahını, güvenliğini düşünerek hareket ediyor. Varsın ayağımız bazen taşa takılsın, yılmadan yola devam edecek bir hareket Anadolu topraklarından yükseliyor.

Nükleer sessizlik!
Bizi Takip Edin