Sözümüzü yükseltelim, sesimizi değil!

Beykoz İlçe Müftüsü Hüseyin Demirtaş, provokatif olaylar karşısında sesimizi değil, sözümüzü yükseltmemiz gerektiğini belirtti.

Beykoz İlçe Müftüsü Hüseyin Demirtaş, Dünyada  İslam dinine  karşı büyük bir ilgi ve yöneliş olduğunu, bu büyük..

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Beykoz İlçe Müftüsü Hüseyin Demirtaş, provokatif olaylar karşısında sesimizi değil, sözümüzü yükseltmemiz gerektiğini belirtti.

Beykoz İlçe Müftüsü Hüseyin Demirtaş, Dünyada  İslam dinine  karşı büyük bir ilgi ve yöneliş olduğunu, bu büyük akışı durdurmak için hemen her dönemde birçok  provokatif  çalışmaların  ve senaryoların uygulamaya konulduğunu  belirterek, bu tür  olaylar karşısında sesimizi değil, sözümüzü yükseltmemiz gerektiğini belirtti.

Müftü Demirtaş , Kavacık Yıldırım Beyazıt Camii’nde  yaptığı Cuma vaazında şunları söyledi:  “İslam Dini barışı ve sağduyuyu esas alan çok mübarek bir dindir. Kur’an-ı Kerimin örnek olarak gösterdiği Hz. Peygamber insanlığa her anlamda örnek ve mübarek bir insandır. Hiç utanılacak bir tavrı ve eylemi söz konusu değildir. Rahmet peygamberidir, şiddet peygamberi değil. Hz. Peygamberin 23 senelik bir peygamberliği olmuştur. Mekke döneminde savaş yapılmamış, Medine döneminde 10 yıllık süre içerisinde küçüklü-büyüklü 50 civarında savaş yapılmıştır. Bu savaşların bir kısmına sevgili peygamberimiz de katılmıştır. Küçük-büyük tüm savaşlarda şehit düşen insan sayısı ve inkarcılardan ölen insan sayısı dahil olmak üzere 500 kişiyi geçmediğini söyler. İslam tarihçisi Muhammed Hamidullah. Çünkü o değerli peygamber gönüllere ve akıllara hitap etmiştir. Sevgi ve şefkat eksenli bir dini bizlere taşımıştır. İslam Dinine giren insana Müslüman denir. Yüce Rabbine teslim olarak barışı, huzuru yakalamış, çevresi ile barışık adam anlamına gelir. Ayrıca Müslümanlar arası ilişkilerde ilk kelime de ‘Selam’dır. Müslüman, bir topluluğa girdiğinde selam vererek, etrafına barış mesajları verir.

Yüce Dinimiz, dünyaya ve ahirete ait mesajları ile en doğruyu ve en güzeli temsil ediyor. Rahmet yüklü mesajları ile hem adil ve hem de dosdoğrudur. İnsanlığın vicdanını temsil eder ve o vicdanlarda yer bulur.

Hz. Peygamberden başlayarak İslam dinine akışı durdurmak için bir çok çalışmalar yapılmıştır. Hz. Peygamber döneminde, Kur’an’-ı Kerim’in gönüllerde yer etmemesi için Mekke Müşrikleri ve Medine’de  de özellikle bir kısım Yahudiler olmak üzere provokatif çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan biri Mekke Müşriklerine aittir. Fussilet suresi 26. Ayet-i kerimede şöyle belirtilir:“İnkâr edenler dediler ki: “Bu Kur’an’ı dinlemeyin! Baskın çıkmak için o okunurken yaygara (gürültü) koparın.” Bunlar islamın mesajını susturmak için gürültü-patırtı çıkarılmasını istiyorlar ve  insanları kavgaya ve kargaşaya davet ediyorlar. Bu şekilde galip geleceklerini düşünüyorlar.

Müslümanlar Medine’ye göç ettikten sonra Ehl-i Kitabın İslama olan ilgisini ve akışını  durdurmak için Yahudilerin başını çektiği bir grup ehl-i kitap şöyle bir çalışma yaptı. Malumunuz, Hz. Peygamberin son peygamber olarak geleceği beklentisi var idi. Yahudi ve Hıristiyanlar Hz. Muhammed Aleyhisselamın geleceğini biliyorlardı.610 yılında Hz. Peygamber elçi olarak görevlendirilince, Yahudi ve Hıristiyanların ileri gelenleri kitlelerin Hz. Peygambere akışını engellemek için bir plan yaptılar. Plan şu idi: Yahudi ve Hıristiyan alimlerinden bir grup Hz. Peygambere gidecekler ve İslam Dinini kabul edecekler, birkaç saat zaman geçtikten sonra güya araştırma yaptıklarını belirterek, Hz. Peygamberin son peygamber olmadığını, yalancı birisi olduğunu araştırmalarında bulduklarını belirterek, güya böylelikle kendi halk kitlesine karşı samimi olduklarını ve amaçlarının da gerçeği yakalamak olduğuna onları inandıracaklar. İşte bu plan Kur’an-ı Kerimde şöyle deşifre ediliyor: “Kitap ehlinden bir grup, ‘Mü’minlere indirilene, günün başlangıcında inanın, sonunda da inkâr edin, belki onlar (size bakarak) dönerler’ dedi.” (Al-i İmran Suresi, 72. ayet) dedi.

Daha buna benzer birçok planlar, hileler, desiseler her zaman olmuştur ve olacaktır. Şimdi bizlere düşen bu hileler ve tuzaklar karşısında yapılacaklar neler olabilir?

Bütün bunların cevabı da Hayat Kitabı Kur’an’da mevcuttur. Şu ayetlere bir göz atalım. Enam Suresi,68. Ayet:” Âyetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma.”

Furkan Suresi, 63. Ayet-i kerime: “Rahmanın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler”, buyurdu Yüce Rabbimiz.

Bugün tüm dünyada, İslamın korku veren, şiddeti içeren bir din olduğu propagandası yapılıyor. Bu çalışmaya  esas teşkil edecek resimleri, videoları ve görüntüleri oluşturmak istiyorlar. Bu nedenle bizler seslerimizi değil, sözlerimizi yükseltelim. Bu tür şiddet olaylarına gerekçe olarak gösterilen film ne kadar pespaye, ne kadar bayağı, ne kadar provokatif olursa olsun, hepimizi yaralayan bu tür şiddet hareketlerini meşru kılmaz” dedi.

Sözümüzü yükseltelim, sesimizi değil!
Bizi Takip Edin