Türk şiiri’nin “üstad”ı Necip Fazıl..

Necip Fazıl Kısakürek, Türk edebiyatının ikinci “Sultanu’ş Şuara”sı, ardında ismini ölümsüzleştiren diziler bırakarak hayata veda etmesinin üzerinden 38 yıl geçti.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Necip Fazıl Kısakürek, Türk edebiyatının ikinci “Sultanu’ş Şuara”sı, ardında ismini ölümsüzleştiren diziler bırakarak hayata veda etmesinin üzerinden 38 yıl geçti. 

“Tam 30 yıl saatim işlemiş, ben durmuşum. Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum.”

Türk edebiyatı tarihinde Baki'den sonra ikinci “Sultanu'ş Şuara” unvanına sahip olan, şair, yazar ve mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek, savcılık ve hakimlik görevlerinde bulunan hukukçu Abdülbaki Fazıl Bey ile Girit muhaciri bir ailenin kızı olan Mediha Hanım'ın çocuğudur. Ailesinin “Ahmet Necip” adını verdiği, 26 Mayıs 1904'te dünyaya gelen Kısakürek'in çocukluğu, büyükbabası Maraşlı Kısakürekzade Mehmet Hilmi Bey'in Çemberlitaş'taki konağında geçti.

Türk fikir, siyaset ve sosyal hayatında emsalsiz izler bırakan Kısakürek, okumayı 5-6 yaşlarındayken dedesinden öğrendi. Gazeteleri okuyarak çevresine anlatan Necip Fazıl, büyükannesi Zafer Hanım'ın da etkisiyle romanlar sayesinde okuma tutkusuyla tanıştı.

Necip Fazıl, Bahriye Mektebi’ndeki öğrencilik döneminde şiirle ilgilenmeye başlar; tek nüsha, elle yazılmış “Nihal” isminde bir haftalık dergi çıkararak yayıncılık faaliyetine ilk adımı atar. Ahmet Necip olan adının, “Necip Fazıl” olması bu döneme rastlar.

Necip Fazıl, “Kaldırımlar” eserini yayınladıktan sonra okurun büyük ilgisini ve hayranlığını kazandı. Kısakürek hakkında kullanılan “bir mısrası bir millete şeref vermeye yeter”, “şimdiye kadar gelen şairlerin en büyüğü” gibi ifadeler de bu dönemde yoğunlaşmaya başladı.

Türk şiir ve düşünce hayatının Necip Fazıl’a göre zıt kutbunda yer alan Nâzım Hikmet de o yıllarda aynı okulda, iki sınıf üstte öğrencidir.

“Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere; Ayağım takılıyor yerdeki gölgelere…”

Yaşamları boyu fikren birbirlerine ters düşen Necip Fazıl ile Nazım Hikmet aslında iyi arkadaştırlar: Nazım Hikmet Sultanahmet Hapishanesi’nde yatarken Necip Fazıl onu ziyarete gider.

Necip Fazıl: “Nazım’ım, benim rejimim olsa seni asardım; fakat bu hiçlik rejiminde –milli şef dönemi- fikirsiz ve imansız insanların seni süründürmesinden müteessirim. Onun için ziyaretine geldim.” der.

Nazım Hikmet ise, “Benim de rejimim olsa, ben de seni asardım. Sonra da darağacının başında oturur ağlardım. Seni anlıyorum, bil ki bu soylu tarafının daima takdircisi kalacağım.” diye cevap verir.

Edebiyatın usta kalemi ve dava insanı Necip Fazıl Kısakürek 38. vefat yıldönümünde, Beykoz Belediye Başkanı Murat Aydın ve AK Parti Beykoz İlçe Başkanı Muhammed Hanefi Dilmaç tarafından sosyal medya hesaplarından anma mesajları yayınlanarak hatırlandı.

Beykoz Belediye Başkanı Murat Aydın sosyal medya hesabından yapmış olduğu paylaşım ile “Hayatını adadığı fikirlerini satırlara dökerek zihinlere kazıyan edebiyat ve düşünce dünyamızın önemli ismi Üstad #NecipFazılKısakürek'i vefatının 38. yıl dönümünde rahmetle anıyorum. Mekânı cennet olsun.” dedi.

AK Parti İlçe Başkanı M. Hanefi Dilmaç ise 38.yıl dönümünde Necip Fazıl’ı , “Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar, Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar…” Vefatının 38. yıl dönümünde üstad #NecipFazılKısakürek’i hasretle, muhabbetle, rahmetle anıyoruz. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.” diyerek andı.

Türk şiiri’nin “üstad”ı Necip Fazıl..
Bizi Takip Edin