Her şeyi yalan bir dünyada doğru ve güzel olanı bulmak çabası içinde ’geçiştiriyoruz” hayatı. Evet yaşamıyoruz, yaşamın resimlerine bakıyoruz sadece. Ama pek de memnun olarak değil, nadim olarak. Şairin dediği gibi;
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden;
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak..
…………..
Sular sarardı.. yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki, akşam olmakta..
Değmeyecek ve yetmeyecek şeyleri hedefimize koyduğumuz için başlamadan bitiyor aslında hayat. Bize kimse öğretmiyor. Kimse anlatmıyor hakikati. Yanlış yerlerde yanlış şeyler aradığımız için bulamayışlarımız. Buldum sanırken kaybedişlerimiz. En başta yanlış başlıyoruz hayata. Okuyacaksın, iyi bir iş bulup, iyi paralar kazanacak, evlenip çoluk çocuğa karışınca da mutlu mesut bir hayata kavuşmuş olacaksın.
Bu mudur insan denen kainatın en değerli varlığına düşen vizyon? İnsan bu kadar basit bir hayalin peşinden gidecek kadar değersiz mi? Hayallerimiz bu kadar sığ, bu kadar dar mı? Böyle bir ufuk yeter mi gerçekten insana?
Evet maalesef her şeyimiz ucuz. Hayatımız, kavgamız, sevdamız,dostluklarımız, hesaplarımız.. Bu kavramların anlamını bile bilmiyoruz bence. Sadece kendimizce yüklediğimiz anlamları var.
Biz yaşamıyoruz. Sadece.. Ölüyoruz.. Yaşadığımızı sanarak.
Yakılan bir sigara nasıl ki artık aynı zamanda bitmeye başlayan da bir sigaraysa, hayata da gelmişsek aynı zamanda ölümle de el sıkışmışız demektir (bu arada sigara sağlığa zararlıdır). Dolayısıyla yaşayan herkes aynı zamanda ölüyordur da. Bu doğru. Ama birileri ’yaşayarak” ölüyor birileri yaşamadan”. Yaşamanın da ne demek olduğunu bilmiyorsanız, ki bence bilen çok az; o zaman çaresizce hayatın sizden birkaç fırt çekmesine razı olup sonra da söndürüleceksiniz.
Bunu derininde seziyor bence herkes. Bu yüzden bir türlü dinmek bilmiyor hırslarımız. Bulduğumuz şeylerin bizi tatmin edememesi. Çünkü tamamen materyalist ve kapitalist bir anlayışıyla kavramaya çalışıyoruz hayatı. Birbirimizi. Hatta dinimizi bile.. Ne verirsek ne alırız basitliğinde bakılan hayat anlayışı ne verir ki insana. kapitalist deyince biliyorum ki kimse üstüne alınmaz bunu. Ama bu mantık ve yaklaşımın adı bu. Her şeye çıkarcı ve ’ben”merkezli bir anlayışla bakıldığında ortaya çıkacak sonuç da bu kadar oluyor maalesef. Ve bunu değiştirmek hatta bırakın değiştirmeyi, sorgulamak gibi bir derdimiz bile yok. Böyle dertleri olanlarda, anormal olarak addediliyor toplum tarafından.
Halbuki şaşırmamalıyız. Beğenmediğimiz ya da bize yetmeyen bu mahsulü biz ekmiştik. Ektiğimizi biçtiriyor bize hayat. ’Cehennemde sanıldığı gibi ateş yoktur, herkes kendi ateşini kendi götürür’‘ derler. Buğday ekip arpa biçmeyi beklemek ne kadar nafileyse, hayata ektiğimiz bu tohumlardan ruhumuzu tatmin edecek sonuçlar beklemek de aynı derecede beyhude.
Günün sonunda yani ’akşam olup da kızıl havaları seyrederken” huzurlu ve mütebessim bir çehreye sahip olmak umuduyla..