Merkezi Kahramanmaraş olan ve 10 farklı ilde büyük yıkıma neden olan deprem tüm ülkeyi derinden sarstı ve hüzne boğdu. Deprem bölgelerinde hayat mücadelesi ve kurtarma çalışmaları halen devam ediyor.
Peki deprem sonrası psikolojik travma yaşayan birine nasıl destek olunur? Konuyla ilgili İstanbul Medipol Üniversitesi tarafından hazırlanan “Doğal Afetler ve Travma” içerikli broşür yayınladı.
DOĞAL AFETLER VE TRAVMA
Doğal afetler, ani bir şekilde meydana gelen ve ciddi sonuçları olan olaylardır. Tsunamiler, seller, toprak kaymaları, orman yangınları, depremler gibi doğal afetler, bir anda birçok kişiyi etkiler ve ruh sağlığı üzerinde doğrudan etkileri olur. Afetler beklenmedik ve ani olmaları nedeniyle travmatik etkiler doğurabilir.
Travma, bir bireyin fiziksel veya duygusal olarak zararlı veya tehdit edici olarak deneyimlediği ve bireyin fiziksel, sosyal, duygusal işlevselliğini veya ruhsal açıdan iyi hissetmesini olumsuz etkileyen bir olay, olaylar silsilesi veya bir dizi koşuldan kaynaklanır.
TRAVMA BELİRTİLERİ
Afetlerden sonra sıklıkla zorlayıcı duygular, düşünceler ve bedensel tepkiler yaşanabilir. Olayı doğrudan yaşaması, bir yakınının zarar görmesi ya da olaya tanıklık etmesi kişiyi olumsuz etkiler. Travma sonrası belirtiler geniş bir düşünce, duygu, davranış ve fizyolojik yanıtlar şeklinde görülmektedir.
Bu belirtiler; Şok ve inkâr hâli, Olayla ilgili seslerin, görüntülerin ya da diğer duyumların zihinde tekrar tekrar deneyimlenmesi, Kabuslar, Endişe, korku, panik, utanç, suçluluk, öfke, üzüntü, çaresizlik ve huzursuzluk gibi zorlayıcı duygular, Duygu dalgalanmaları, Şaşkınlık ve konsantrasyon kaybı, Ağlama krizleri, Sürekli yaşanan afet ile ilgili konuşma ihtiyacı ya da içe kapanma ihtiyacı, Bedensel şikâyetler (kusma, vücutta çeşitli ağrılar, kas kasılmaları, uyuşma, kalp çarpıntısı vb.), Uyku sorunları (uykuda azalma ya da sürekli uyuma), İştah sorunları (yemek yiyememe ya da sürekli yemek yeme), Aşırı enerji ya da tam tersi sürekli yorgun hissetme, İrkilme, Afeti hatırlatacak her şeyden kaçınma olarak özetlenebilir. Bu tepkiler ilk haftalarda yoğunluğu değişerek sürebilir.
Bilimsel araştırmalar süre içinde belirtilerin azalabildiğini göstermektedir. Ancak bireyler, belirtileri yoğun bir şiddette ve uzun süre yaşayarak günlük yaşantılarında zorlanabilirler. Böyle durumlarda psikolojik yardım almak önemlidir.
PSİKOLOJİK YARDIM İÇİN;
KİM?
Ciddi bir kriz durumuna maruz kalmış ve bu maruz kalmanın yarattığı etkilerle etkili bir şekilde başa çıkmakta zorluk yaşayan herkes psikolojik yardıma ihtiyaç duyabilir. Bu kişiler, alanında uzman bir klinik psikolog ve/veya psikiyatristten yardım alabilir ya da sağlık kuruluşlarında çalışanlardan kendilerini uygun bir kaynağa yönlendirmelerini isteyebilirler.
NEREDE?
Hastane gibi sağlık kuruluşlarının yanı sıra psikolojik yardım hizmeti sunan merkezlerden bu yardım alınabilir. Ayrıca, olay yerinde yeterince güvenli bir ortam sağlandıktan sonra kurulan yardım tesislerinde de psikolojik ilk yardım desteğinden faydalanabilirler.
NE ZAMAN?
Olayın hemen sonrasında verilen tepkiler normal kabul edilse de yardıma ihtiyaç duyduğunu belirten herkes için psikolojik yardım uygun zamandır. Ayrıca yukarıda belirtilen durumların oluşması da kişinin psikolojik yardıma ihtiyaç duyabileceğini göstermektedir.
BİZ ŞU ANDA NASIL DESTEK OLABİLİRİZ?
Öncelikle bireyin yaşadığı stres belirtilerinin, olağan dışı bir duruma verilen olağan tepkiler olduğunu unutmamak gerekir. Her birey, bu belirtileri farklı şekillerde yaşayabilir. Bazı bireylerde kayıtsızlık gözlenebilirken, bazı bireylerde eskisi ile uyumlu olmayan davranışlar gözlemlenebilir. Bu gibi durumların normal olduğu kabul edilmeli ve sabır ile eşlik edilmelidir.
Belirtilerin yoğun olduğu akut dönemde, öncelikle temel fiziksel ve psikolojik ihtiyaçları saptamak gerekir. Bu ihtiyaçların karşılanması, kişinin yeniden güvende hissetmesine vesile olmaktadır. Herhangi bir zorlama olmadan, yardım teklif etme, kişinin sakin kalma kapasitesini ve yardım edileceği umudunu artırmaktadır.
Bireyin, maruz kaldığı olayı anlatması için zorlanmamalı, kendi ihtiyacında kalması desteklenmelidir. Duygularını tanıması ve ifade etmesi için yardımcı olunabilir. Bu noktada, herhangi bir tavsiye vermeden ve çözüm üretmeye çalışmadan, samimiyetle dinlemek faydalı olacaktır. Olayın detaylarını öğrenmeye çalışmak, fazla soru sormak, bireyin yeniden yoğun tepkiler vermesine sebep olabilir. Dolayısıyla, bireyin kendi talebine alan açmak çok daha önemlidir.
Bununla birlikte, bireyin, yeniden travmatize edecek etkilerden korunması ve olası ikincil stres faktörlerinden uzak tutulması sağlanmalıdır. Takip eden dönemde, bireyin gelişimini takip etmek gerekir. Şayet bireyin olay sonrası dengelendiğini düşünüyorsak, olağan yaşantısına dönmesi (günlük rutinlere dönmesi) konusunda destek verilebilir. Ancak gözlemlenen stres tepkilerinde artış varsa, psikolojik destek alması için yönlendirme yapılmalıdır.