Görünen haliyle ABD’nin kışkırtması, Rusya’nın yanıp tutuşan ihtirası neticesinde meydana çıkan Ukrayna işgali çok yönlü neticeler doğuracaktır. Kısa vadede yaşanacak gelişmeler yükselen enflasyon, gıda kıtlığı gibi direk etkilere sahip olacaktır. Bunun ötesinde en önemli etkinin, orta-uzun vadede, sular çekildiğinde, ulus devletlerin önünde dolarizasyonun ve küresel finansal sisteminin ulusların egemenlik ve özgürlük alanlarını ne denli büyük çapta tehdit ettiğinin gözler önüne serilmesi olacaktır. Orta-uzun vadeyi ayrı bir makalede değerlendirmek üzere kenara koyalım…
Enflasyon küresel çapta bağıra bağıra geliyor!
Avrupa’da derinliği en fazla olan Hollanda merkezli sanal doğal gaz ticaret noktası TTF’de işlem gören nisan vadeli kontratların fiyatı hafta başı megavatsaat başına 170 avro oldu. Böylece geçen yıl megavatsaat başına 16 avro olan doğal gaz fiyatı 10 katının üzerine çıktı.
Fiyatlar, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın doğal gaz arzında kesintiye yol açacağı endişesiyle yükseliyor. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik bombalama ve füze saldırılarından dolayı doğal gaz altyapısının hasar görmesi ve gaz akışını kesintiye uğratabileceği beklentileri fiyatları artırıyor. AB ülkeleri, mevcut durumda doğal gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını Rusya’dan tedarik ediyor.
Avro bölgesinde, şubatta yıllık enflasyon enerji fiyatlarındaki artışın etkisiyle yüzde 5,8’e çıktı. Verilerin toplandığı son 25 yıldan bu yana en yüksek seviyeye çıkan enflasyon, Hollanda’da yüzde 7,2, Belçika’da yüzde 9,6, Estonya’da yüzde 12,4 ve Litvanya’da yüzde 13,9 oldu.
Beklentilerin ve alışılmışın çok üzerinde olan bu enflasyona ek olarak talepte azalmanın eklenmesi en büyük endişe. Eğer talepte azalma meydana gelirse işsizlikte artışı beraberinde getirip “stagflasyon” meydana gelebilir.
Tahıl-hububat-yağ tedariki endişe yaratıyor!
Tahıl ve hububat üreticisi olan ve dünya tahıl ticaretinde önemli bir yere sahip Ukrayna ve Rusya, dünyadaki toplam buğday ihracatının yüzde 30'unu, arpanın yüzde 31'ini, ayçiçeğin ise yüzde 32'sini karşılıyor. Bu nedenle savaşın getireceği imkansızlıkların üretimde aksamalara sebep olmasından endişe ediliyor. Endişelerin doğru çıkması halinde fiyatların artması ile küresel enflasyona ek yük getirilmesi bir yana, tahıl arzının daralması neticesi ile kıtlık ile mücadele eden milyonların ortaya çıkması da diğer önemli sorun olacaktır.
Küresel çapta bir yangını henüz söndürememişken yeni bir yangının meydana çıkması ve vurduğu nokta itibariyle aynı özellikler göstermesi sürecin yani yaranın iyileşmesini pek mümkün kılmıyor. Bu nedenle enflasyon belası ile mücadele eden Türkiye dahil tüm ulus devletler bu süreçten yara alarak ilerlemek durumunda.
Kıt kaynaklara sahip olan gelişmekte olan ülkeler, küresel finansal sistemin politik ekonomi dayatmaları ve gelişmiş ülkelerin ellerindeki kâğıt itibari paraları ile mücadele etmek zorundayken, bir de bunlara ek olarak salgın döneminin getirdiği ek bütçe giderleri, enflasyonist baskı ve borçlanma maliyetlerindeki artışa da göğüs germek durumunda kalacaklar.
Anahtar Erdoğan’lı Türkiye olacaktır!
Rusya, enerji arzında vazgeçilmez olması ve bu yolla kasasına giren kabaca günlük 1 milyar dolara güvenerek Kırım ve sonrasında Ukrayna işgaline girişmiştir. Bu nedenle bahsettiğimiz sorunların çözümü enerji arzında hiçbir devletin tekel olmamasından geçmektedir.
Özetle bahsetmeye çalıştığımız haliyle ortaya çıkan tabloyu Erdoğan, Türkiye adına avantaja çevirme gayreti içerisinde yoğun bir çaba koymaktadır.
Avrupa için artık tek enerji alternatifi haline dönüşen Doğu Akdeniz gazı vazgeçilemez ve acil hüviyetine bürünmüştür. Zira Rusya geri çekilse bile Avrupa, Rus gazına muhtaç olmayı ve dahası Rus gazına yeni yatırımlar yapmayı stratejik çıkarlarına uygun görmeyecektir.
Bu ay gerçekleşmesi planlanan İsrail hükümet yetkililerinin Türkiye ziyareti ile Erdoğan tek taşla birçok işi görmüş olacaktır. Avrupa için hayati öneme sahip olan İsrail ve Mısır’ın gaz sahalarından çıkarılacak Doğu Akdeniz gazının artık hayalperest Yunanistan’ın proje ve insafına bırakılamayacak kadar önemli olduğu ve bu gazın tek geçiş yolunun Türkiye olabileceği artık gün gibi ortadadır. Bunu da Erdoğan, stratejik Libya ve sondaj hamleleriyle bugüne kadar ilmek ilmek dokuyarak getirmiştir. Erdoğan ve Türkiye adına ekilenlerin biçilme vakti geldi.