Nasıl bir toplumduk? Ne olduk?
Helali haramı bilen garibi ve mazlumu gözeten, devlet malını koruyup kollayan kendisi için istemediğini başkası içinde istemeyen, komşusu açken tok yatan bizden değildir’ ilkesine riayet etmeye çalışan, silah-ı rahimi ihmal etmemeye çalışan, aralarında selamlaşmayı yayan hâl ve hatır soran bir toplumduk
Eskiden de şikayet edilen konular aynıydı diyenleriniz olabilir ama eskiyi iyi bilenlerde kabul eder ki, her geçen gün biraz daha kötüleşen bugünkü tablodan daha iyiydik
Bize ne oldu da insanlığımızı acıma ve sevme duygumuzu kaybettik Gün geçmiyor ki teröre şehit vermeyelim. Suç oranının son 15 yılda yüzde 400,artığı cezaevlerindeki doluluk oranının ise yüzde 234 arttığı Türkiye’nin cinsel ve nefret suçları sabıkası hayli kabarık durumda! Cezaevleri Cumhuriyet tarihinin en dolu yıllarını yaşıyor. Bu kabarık dosya sadece kurbanlarını değil, toplumdaki başka bireyleri ve toplulukları da yıkabilecek etkilere ulaşmış durumda. En başta toplum içindeki güven ve huzur ortamını ortadan kaldırmaktadır.
Bu gelinen durumun sorumluları; başta, Fırat kenarında bir kuzuyu kurt kapsa, Allah bunun hesabını benden sorar. Sözleriyle millete söz verip iktidar olan ama bu kötü tabloda hiç suçları ve sorumlulukları yokmuş gibi davranan ülke yöneticileri’ Sonra aileler’ Daha sonrada eğitim-öğretim müesseseleri ve camiasıdır
Türkiye’de mevcut iktidar, 2002 yılından bu yana tek başına ülkeyi yönetmektedir. Hem de muhafazakâr demokratlığı benimseyerek ve buna göre politika ürettiğini iddia etmektedir. Lakin yönetime geldikleri Türkiye şartlarında manevra hâkimiyetini genişletebilmek için tutuldukları AB sevdası yüzünden kendi gerçekleri ve ilkelerinden bile vazgeçmek zorunda kalmışlardır. Öyle ki müktesebat gereği önlerine konulan her türlü sözleşmeyi, toplumun ahlakı, örfü dini hassasiyetleri menfi anlamda zarar görür mü? demeden imzalamıştır.
Bugün aile kurumunun temelini dinamitleyecek tarzda müstehcen yayın yapan yazılı ve görsel medya faaliyetleri, nikâhsız birlikte yaşamayı alenileştiren ve modernlik-çağdaşlık anlamında özendirilen bazı sözde özgürlükler ve zina gibi kavramlar ceza kanunumuzda suç olmaktan çıkarılmıştır.
Dedik ya yozlaşma aldı başını gitti! Nikâhlı evliliklerin yerini beraberlikler aldı, geçimini temin etmek zorunda bırakılan yüz binlerce kadın ve genç kız kayıtışı piyasada sömürü nesnesi oldu. Toplumu uyutmak için devamlı sayıları arttırılan ve teşvik edilen dizi film sektörü de ahlaki çöküntüyü hızlandırmıştır.
İslam’ın öngördüğü beş temel hedef ise, dini, aklı, nefsi, nesli ve malı korumaktan oluşmaktadır. Başta ülkeyi yönetenler olmak üzere herkes bu hedefler gerçekleşinceye kadar meşru ölçüler çerçevesinde her türlü mücadeleyi vermek zorundadırlar. Çünkü bu hedefler gerçekleşmeden toplumun kendi içerisinde ahlakı, adaleti ve sosyal dayanışmayı sağlaması ve fitneyi önlemesi de mümkün olmaz.
Bu kadar kötülüklerin yaşandığı kızlarımızı ve çocuklarımızı koruyamayan bir ülke olduktan sonra bana ne kardeşim ülkemizde şu yapılmış bu yapılmış ülke çağ atlamış.
Her gün şehitler gelirken banane kardeşim 3.üncü köprüden
Analar şiddet görürken kızlarımız tecavüze uğrarken banane kardeşim duble yollardan
Savunmasız çocuklara hatta bebeklere tecavüz edilirken banane kardeşim Marmaray’dan
Ahlaksızlık ve fuhuş tavan yapmışken banane kardeşim 3.hava alanından
Komşu komşuyu sudan sebepten dolayı öldürürken bana ne kardeşim teknolojik gelişmeden
Çocuklarımızın sokaklarda korkusuzca cıvıl cıvıl koştuğu oynadığı günleri istiyorum
Banane kardeşim yapılanlardan, ben kaybettiğimiz insanlığımızı istiyorum