Baharın müjdecisi erguvanlar Beykoz’u renklendirdi

Beykoz’un her yerini süsleyen baharın müjdesi olan mor salkım erguvanlar açan çiçekleriyle eşsiz görüntüler oluşturdu.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Beykoz’un her yerini süsleyen baharın müjdesi olan mor salkım erguvanlar açan çiçekleriyle eşsiz görüntüler oluşturdu.

“büyük bir rüzgâr dinledik dünya bahçesinde, erguvanî çiçekler açmıştı erguvanlar
tebessümler vardı toprağın yeşermesinde ve gökler de çiçeklenmişti erguvanlar gibi
 biz insan selamları duyduk havada kanat kanat, yola çıkmış yedi iklim dört bucaktan turnalar gibi” 

Beykoz’u süsleyen baharın müjdesi olan mor salkım erguvanlar eşsiz görüntüler oluşturdu. Doğanın kendisinin yetiştirdiği, bizlere baharın müjdesini verdiği erguvan ağaçları yeşilliklerin içinde renkleri ile görenleri kendilerine hayran bırakıyor.

Osmanlı döneminde adına bayramlar düzenlenen, şiirlere ve metinlere konu olan erguvanlar, açan çiçekleriyle, İstanbul Boğazı’nın iki yakasını mor ve pembeye boyadı. 

Baharın gelmesiyle Beykoz’un mavi ve yeşil renklerine morlar katan erguvanlar, doğanın insanlara sunduğu renkli bir tablo ve yaşama sevincinin de sembolü olarak adlandırabiliriz. Beykoz’da erguvanlar en çok Anadolu Hisarı, Kanlıca, Mihrabad Korusu, Beykoz Korusu parkında görülüyor.

UMUDUN ÇİÇEĞİ

Erguvanlar hem ölümü, hem de yeniden doğuşu çağrıştırmasına işaret eder. Metafor olarak tıpkı toprakta olduğu gibi doğum, yaşam, ölüm ve yeniden doğuş döngüsünde sembolik bir yer edindiğinden, hayatın temel geçiş dönemlerini destekleyici bir unsur olarak karşımıza çıkar. Buradan hareketle erguvanın insana yeniden doğuş umudunu aşıladığını söylemek mümkün. İnsanda umut duygusunu yeniden yeşerten bu erguvanlar anavatanı Güney Avrupa ve Batı Asya olarak bilinir. Türkiye’de Ege ve Marmara bölgelerinde yoğun olarak görülüyor.

SOYLULAR AĞACI

Osmanlı kültüründe de çok önemli yeri olan erguvan adına 14-19. yüzyıllar arasında şenlikler düzenlendiği, “erguvan cemiyeti”, “erguvan faslı”, “erguvan bayramı” gibi isimlerle de anıldığı biliniyor. Çok değerli bir renk olarak kabul edilen mor renk asillerin, yüksek tabakanın ve saray erkânının tercih ettiği bir renk olmuş. Erguvanın “soylular ağacı” olarak kabul edilmesi, Bizans İmparatorluğu’na hatta daha öncesine dayandırılıyor.

ÇİÇEKLERİ UTANÇTAN RENK DEĞİŞTİRDİ

Boğaziçi’nin iki yakasını süsleyen pembe renkli erguvanların Latince ismi Cercis siliquastrum; anlamı da “kapsüllü meyveli ağaç ” veya “bakla şekilli meyveli ağaç.”

Batı inancına göre, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi sonrasında Yahuda kendini bir erguvan ağacına asarak intihar etmişti. Söylenir ki erguvanın rengi de bu olaya telmihte bulunularak gerek ihanetinin utancından, gerekse de ölümün kanının renginden eflatun tonundan pembeye doğru bir dönüşüme mazhar olmuş.

İslam inancında ise Yahuda, Hz. İsa’nın şekline büründürülmüş ve İsa yerine çarmıha gerilmiş, bu olmadan önce de erguvani renkte bir elbise giydirilmiş. Rivayetlere bakıldığı zaman “utancından mosmor oldu” deyişinin Yahuda’dan mı yoksa biyolojik olarak insanın yüzünün hafifçe renk değiştirmesinden mi geldiği bilinmiyor.

Baharın müjdecisi erguvanlar Beykoz’u renklendirdi
Bizi Takip Edin