Bu haftaki yazımın siyasetle ilgisi bulunmamaktadır, çünkü çok daha güzel bir oluşumu sizlere aktaracağım. Siyaset dışında başka konularla ilgilenmeyen okuyucularımızı aramızdan uğurlarken varlığının bile mutlu ettiği bir yerden bahsetmeye başlayabilirim.
Sadece Beykoz’da değil dünya üzerinde de engelli vatandaşlar için duyarlılığın az olduğu kocaman evrende yeni gelişmeler umut vermeye, hayatımızda çiçekler açtırmaya yetiyor bazen.
Beykoz Vakfı’nda çok kısa bir süre önce açılışı gerçekleştirilen Gökkuşağı Çocukları Kafe dünyanın en şirin yeri olmuş.
‘Kötü Kalpliler Giremez’ sloganına sahip bu kafenin eksikleri yok mu, çok tabi…
Ancak inanıyorum ki, sizlerin de desteğiyle bu eksiklikler bir gün tamamlanmış olacak.
İnsana Beykoz’da da güzel şeyler olabiliyor dedirten bu kafede şimdilik 5 özel çocuğumuz çalışıyor.
Ömer ve Ahmet dışında çalışan diğer çocuklar staj eğitimlerini tamamladıktan sonra çeşitli kurumlarda çalışmaya başlayacak. Bir özel çocuğumuzun çalışacağı yer ise şimdiden belli.
Kavacık’ta kısa bir zaman önce faaliyet göstermeye başlayan Papağanlı Kavacık şubesinin kurucusu Taner Mert Bey bir öğrencinin iş hayatı serüvenine eşlik etmekte gönüllü olmuş.
Güzel insanlar, iyiki varlar, hep var olsunlar…
Arzu Tamer ve Nesrin Balıkçı’nın hedefleri, bu özel çocuklar için bir kafe açmakla da sınırlı değil.
Özel eğitim gören bu çocuklarımız, Beykoz İş Okulu’ndan eğitim görüp çalışmaları ve daha sosyal bireyler olmaları için taaaa Çekmeköy ve Sultanbeyliği’ne gönderiliyormuş. Nedeni ise Beykoz’da bu özel çocukları yanlarına alacak kurumların olmaması.
Evet Beykoz, ne kadar duyarlısın, kanıtla da görelim!!!
Siyasetten geri kalmayan, iş hayatlarında da dev adımlarla büyüyen, gençlerimiz çok önemli diyerek sağda solda ahkam kesen ağabeylerim, ablalarım..
Lafla peynir gemisi yürümüyorsa eğer, sizin attığınız adımları, bu çocuklara yapacağınız desteklerinize de görelim!
Arzu Hanım, Beykoz’da tarihe geçecek olan bu atılımı nasıl gerçekleştirdiklerini ise şöyle anlatıyor;
Bir gün Nesrin Hanım’ın da çocuğunun eğitim görmekte olduğu Anadolu Feneri’nde bulunan Beykoz Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi’ne gittik. Çocuklarımız öğretmenleriyle beraber çok güzel şeyler yapmışlar. Öğrencilerin el emeği ürünlerinin nasıl değerlendirildiğini sordum. Çocuklarımızın çalışmalarının değerlendirildiği bir proje neden olmasın diye düşündük! Beykoz Vakfı’nın yöneticiliğini yapıyorum, yer olarak burayı uygun gördük. Özel eğitimli çocuklarımızın yaptığı ürünleri, çalışmaları, pastaları Beykoz halkıyla buluşturmak istedik. Lavazza da bize makina konusunda sponsor oldu. Kaymakam Ahmet Katırcı’yla projemizi paylaştık, o da bizim heyecanımıza ortak oldu. Beykoz Belediyesi tarafından da destek gördük, engelli rampası yapıldı mesela. Hala eksikleirmiz var, ancak en kısa sürede tamamlanacağına olan inancımız da sonsuz. Burayı sadece bir kafe olarak görmesinler. Buraya gelen çocuklarımız müzik, tiyatro gibi eğitimlerini de Yardımcı Doç. Dr. Oğuzhan Uç tarafından alacak. Buraya gelen çocuklarımızın bir hafta gibi bir sürede bile değiştiklerine, daha sosyal bireyler olduklarına şahit oluyoruz. BEYDOST Derneği Başkanı Serpil Kıral’ında destekleri olacak bize. Torunu sayesinde çocuklarımıza kara kalem ile boyama dersi verilecek’.
Hedeflerimiz, ideallerimiz çok. Maddi olarak da birtakım sorunları aşmaya çalışıyoruz diyen Arzu Hanım’ın bir de temennisi var; ‘Beykoz halkından istediğimiz tek şey; buraya çocuklarımıza acımaya değil neler yaptıklarını, başarabildiklerini görmeye gelsinler’.
İlerde, umuyoruz ki çok ilerde olmaz, Beykoz’da Gökkuşağı Çocukları için bir merkez yapılması ve engelli bireyler için yaşam alanı oluşturulması fikri yerel yönetimin de desteğiyle gerçekleşir.
Bu fikrin hayata geçmesi çok mu zor?
Bence değil.
Sizce?
*Destek olmak isteyenler için küçük bir hatırlatma;
3 Mart Cuma günü Beykoz Vakfı’nda saat 09.30-13.30 arasında serpme kahvaltı etkinliğine Beykoz halkını bekliyor olacaklar. Varlığınızla bile mutlu edeceğiniz desteklerinizi esirgememeniz umuduyla…
* Yazımı bitirmeden önce 6. Beykoz Şiir Akşamı ne kadar güzeldi. Edebiyatımıza yön veren şairlerimizin şiirleri okuyucuların nefesiyle yeniden hayat bulurken biz dinleyenlerin de ruhu mest oldu.
Böyle edebi ve sanatsal etkinliklerin de katılımın da daha çok olmasını diliyorum.