Dostluk Kazansın

30 Mart yerel seçimleri yaklaştıkça hararetli tartışmalara her seçim döneminde olduğu gibi yine şahit olacağımızın emarelerini görmekteyiz.

Demokrasinin bir argümanı olan seçimlerin en sağlıklı şekilde birbirimizin yüzüne bakabileceğimiz ölçülerde pro

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

30 Mart yerel seçimleri yaklaştıkça hararetli tartışmalara her seçim döneminde olduğu gibi yine şahit olacağımızın emarelerini görmekteyiz.

Demokrasinin bir argümanı olan seçimlerin en sağlıklı şekilde birbirimizin yüzüne bakabileceğimiz ölçülerde propagandalarla geçmesi ise en büyük temennim. Demokrasi barış demektir demokrasi özgürlüktür, demokrasi kardeşliktir, demokrasi kazanımdır.

Elbette bu süreç içerisinde rekabetten doğan sıkıntılarla karşı karşıya kalacağız. Önemli olan bizim anlayış genişliğimiz ve saygı çerçevelerimizdir.

En son görmek istediğimiz tablo ise MHP’nin İstanbul’daki Esenyurt Seçim Bürosu’na düzenlenen saldırı benzeri olayların tekrarıdır. Bu vesile ile Şehit Cengiz Akyıldız’a Allahtan rahmet sevenlerine ve MHP camiasına başsağlığı dilerim. Mevla’m geri kalanlarına sabır versin.

Seçim sürecini baltalamak, provoke etmek, insanların acıları üzerinden kanlı hesaplaşmalar içinde olanların yok olması en büyük dileğimiz olmalı.

Bizleri tahrik etmek isteyen, zihinlerimizi dönüştürmek isteyen, kanlı elleriyle bizleri birbirimize kırdırmak isteyenlere kesinlikle fırsat vermeyelim

Sadece bulunduğumuz bölgede değil, Anadolu’nun her karış toprağında bu kardeşlik ortamını ortadan kaldırmak isteyenlere bütün gücümüzle önüne dur diyebilecek iradeyi sergilemeliyiz.

Birey olarak sergileyeceğimiz davranışlar, STK’ların duyarlılıkları bu konuda fazlasıyla belli bir duruş oluşturur. Bizler Sorumluluklarımızın farkında olarak adaletli ve kardeşlik mesajları içeren söylemler içerisinde olmalıyız/olacağız.

Kuru Propaganda Devri bitmeli …!

Seçim atmosferindeki siyasetçilerimizin gelişen ve değişen Türkiye ekseninde söylemlerde bulunmaları ise halkın son dönemdeki en büyük arzusu olmuştur.

Bizlerin internet aracılığı ile saniyelere varan bilgiye ulaşma kaynaklarının varlığı asla göz ardı edilmemelidir.

Eskiler bol konuşan hele ki yabancı anlaşılmaz kelimelerle nutuk atan siyasetçileri severlerdi. Oysa günümüz gençliği ki ben bu gençliği 45-50 yaş sınırlarına kadar çekiyorum; bu tarzı pekte benimsemiyorlar. Artık Halka inen onlarla aynı dili konuşan derdiyle dertlenen, dertlenmeyi de anlık değil çözüm odaklı insanların çaresi olmaya aday olanları görmek en tabii arzumuz oluyor.

Boş nutukları tehditleri yaparız ederizleri inanın kimse ama kimse yemiyor.

Adaylar muhtarlıklar başta olmak üzere halkın gözlerinin içine bakıp bundan anlam çıkarabilecek kapasitede olmalıdırlar. Bu meclis üyeliklerinde bir kat daha artmakta ilçe belediye başkanlığında ise doruğa ulaşmaktadır. Halk nezdindeki bakış budur.

Halk her bir söylemi not almaktadır. Gerek dost sohbetlerinizde gerek sosyal medya da gerekse yapmaya çalıştığınız propagandalarda satır araları okunmakta ne mesajlar verdiğiniz görülmektedir.

Bu mesajlarınızdan da halka bakışınız sorunlara bakışınız çözümlenmektedir.

Sakın ha kitleler arkamda, falancının rüzgarı var öbürünün açığı var, şu kadar oyum var bu kadar hemşerim var, şurada şunları tanıyorum burada bunlar akrabam demeyin .

Çözüm çözüm çözüm… Geri kalanlar fasarya. Bilim ışığında, fenle, matamatikle, sosyolojiyle analizler yapın yapamadıklarınızı da cesurca anlatın ki size güvenelim inanalım. Şu kadar istihdam sağlarım, bu kadar konut dönüştürürüm derken arkanızdaki ekiplerinizi gözden geçirin ve ne ürettiklerine ne üretebileceklerine bir bir bakın. Bakın ki halk karşılığını fazlasıyla versin.

Beykoz Penceresinden…

Gelelim doğduğumuz doyduğumuz nefes aldığımız bölgeye;

Malumunuz üzere her dönem tapu her dönem işsizlik her dönem eğitim. Esasında eğitim öle çok çok bahsedilen bir olayda değildir ya neyse ki, arazi kıtlığından mıdır, yönetenlerin becerisi midir yoksa yüksek rantın bölgesi olduğundan mıdır bilinmez birkaç yüksekokula üniversiteye kavuştuk. Elbette Beykoz’a ne verdiği ve vereceğini zaman bizlere gösterecektir. Bunun yanında bir turizmdir gidiyor. Oysa A.Hisarı’ndan başlayıp Riva’ya kadar uzanan boğazın gözbebeği sahil şeridimiz maalesef ki atıl bir hal içerisinde mezbelelikten öteye gidemiyor. Oysaki hemen karşı komşumuzun ( Sarıyer) Yeniköy’ü ile Tarabya’sıyla bize hava atmasını kıskançlıkla izliyoruz . Meseleyi Boğaziçi imara , SİT e bite atmak da arka kapıdan sıvışmak gibime geliyor . Meselenin bu boyutundan baktığımızda istihdam ve eğitim içinde ciddi argümanlar ortaya çıkıyor. Turizm meslek yüksek okulu ya da lisesi en büyük eksikliktir. Bugün hizmet sektöründe kalifiye eleman ihtiyacı had safhadadır. Girin bir kafeye restoranda bir lokantaya gözlemleyin çatalınız gelse bıçak gelmiyor bıçak gelse su yok . Diğer bir yandan inşaat sektörü sürekli olarak gündemde , Beykoz’un dönüşümünden bahsediyoruz .Bu dönüşümde ekmeği kimler yiyecek ? Bakın A.Hisarına kaçak Afgan kaynıyor . Elbette misafirperver milletiz buna lafım yok ancak günlük 70-80 TL. lik yevmiyeler Afganistan’a Dolar olarak gidiyor. Beykoz da acil olarak kurslar açılmalı ve yapı sektörünün ara elemanları yetişrilmelidir. Sıvacıdan boyacıya tesisatçıdan seramikçiye eğitimli olmalı işin püf noktaları anlatılmalıdır.

Meclis Üyelikleri;

Aday olan başkanların ve ilçe yönetimlerinin galiba en büyük sıkıntısı da bu süreçte budur.

Bizim sülale şu kadar kişi bir işaretime bakarlar diyip yer kapmaca oynayanlar, benim Ankara’da falan dayım var 3’e 5’e yazılayım diyenler, Şöle basın var böle işadamı var var oğlu var ,  inanın Müzdelife’den taş toplansa Mina’ya gidecek taş kalmaz. Tam da burda buna dur denmeli önce aynada ne gördükleri sorulmalıdır. Sonra da bu insan topluma bugüne kadar ne verdi karşılığı nedir bundan sonra nasıl bir görev içerisinde olabilirin farkına varılmalıdır. İş takibi belediyeye mal/hizmet satma ,arsa takibi , arazi yağması potansiyeli olanlar da 37. Sıra sonrasına yazılmalıdır. Malum bizim halk öle kaşların arası alınmışa , manikürlü pedikürlüye ,kafasında bir kilo jöleye, Prada çantalıya , Domenico Vacca takım elbiseye değil, içindekilere bakar ADAM mı diye …

Seçim döneminde mahallede , bi geçsin bi daha uğrar mıyım bu varoşlara diyenleri de hiç affetmez .

Seçim bölgene hayrın yoksa , hemşerinle dertlenmiyorsan , derdine de derman olmuyorsan mecliste de toplumda da yerin olamaz olmamalıdır. He tut ki oldu bunun cevabı 30 Martta gizlidir.

Seçim döneminin Beykozumuza, İstanbulumuza, Vatanımıza ve milletimize hayırlar getirmesi dileklerimle.

Dostluk Kazansın
Bizi Takip Edin