Beykoz Ferda ve Turan Takmaz İlköğretim Okulu, Geleneksel Dayanışma Yemeği’nin ikincisini düzenledi.
Yemekte öğrenciler, misafirleri için ünlü şairlerin anlamlı şiirlerini seslendirirken, büyüklerin kurtlarını dökmeleri için müzik de vardı!
Ferda ve Turan Takmaz İlköğretim Okulu, Geleneksel Dayanışma Yemeği’nin ikincisini düzenledi. Yemekte öğrenciler, misafirleri için ünlü şairlerin anlamlı şiirlerini seslendirirken, büyüklerin kurtlarını dökmeleri için tabii ki müzik de unutulmadı!
Beykoz Belediyesi Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğe, Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek’in eşi Ayşe Çelikbilek, Başkan Yardımcısı Nevin Çalışkan, Belediye Beyaz Masa sorumlusu ve AK Parti Kadın Kolları Başkanı Sevim Gülşen, AK Parti Kadın Kolları temsilcileri, Ferda ve Turan Takmaz İlköğretim Okulu Müdürü Mehmet Sadık Özdemir, Okul Aile Birliği Başkanı Cemile Sucuoğlu, Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı İbrahim Serençelik, İshakağa İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Nermin Saruhan, Çiğdem İlkokulu Müdürü Turgut Aslan, okul öğretmen ve öğrencileri ile çok sayıda veli katıldı.
Bir yıldan beri bu günün heyecanını yaşadılar
Sunuculuğu okul öğrencisi Beyza Sucuoğlu tarafından yapılan Dayanışma Yemeği için Türkçe öğretmenleri Mustafa Eser ile birlikte bir yıldan beri hazırlanmakta olan öğrenciler, şiirlerine yükledikleri anlam ile velilerinden ve misafir okul öğretmenlerinden bolca alkış almayı başardılar.
Okul Aile Birliği Başkanı Sucuoğlu: İmkânlarımız ölçüsünde destek vermeye çalışıyoruz
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan 2. Dayanışma Yemeği’nin açılış konuşmasını Okul Aile Birliği Başkanı Cemile Sucuoğlu yaptı. Konuşmasında, birlik ve beraberliğin güçlenmesine ve gelişmesine katkı sunmak amacıyla görev yaptıklarını ifade eden Okul Aile Birliği Başkanı, “imkânlarımız ölçüsünde öğretmenlerimize ve idari kadromuza destek olmaya çalışıyoruz” dedi.
Okul Müdürü Özdemir: Dayanışmak, insan olmanın gereği
Okul Müdürü Mehmet Sadık Özdemir ise, konuşmasına yıl boyunca hazırladıkları şiir dinletisine katılımlarından dolayı misafirlerine teşekkür ederek başladı. Okul Müdürü Özdemir şunları söyledi: “ İnsanoğlunun sosyal bir varlık olmasının gereği konuşmak, danışmak ve dayanışmaktır. Yüz yüze söyleşmek, halleşmek, yan yana durmak, sırt sırta vermenin sinerjisini kullanmak gerekir. Eğitim öğretim yuvasına yapılan yatırım, geleceğimize yatırım yapmaktır.”
Nevin Çalışkan: Bizler Beykozluyuz ve bir bütünüz
Başka bir programa katılacak olması dolayısıyla yemeği erken terk etmek zorunda kalacağını ve bunun için çok üzgün olduğunu bildirdiği konuşmasında Belediye Başkan Yardımcısı Nevin Çalışkan ise, ailenin toplumun temeli, eğitimin de onu şekillendiren bir unsur olduğunu ifade etti. İkisini bir araya getirmenin öneminin farkında olduklarını ifade eden Belediye Başkan Yardımcısı, okul velilerine seslenerek, “okul idaresine katkıda bulunarak başarılarına katkılar sunmaktasınız” dedi ve bundan dolayı da teşekkürlerini sundu.
Nevin Çalışkan, Beykoz Belediyesi olarak her zaman velilerin yanlarında olduklarının da altını çizerek, “Bizler Beykozluyuz ve bir bütünüz” dedi.
Ve dinleti başladı…
Yapılan konuşmalarının ardından misafirler, 7. ve 8. Sınıf öğrencilerinin üzerlerinde çok çalıştıkları belli olan şiir seslendirmelerini dinlediler.
7. sınıf öğrencisi İrem Nur Savaş, “ Beni Affet Baba” derken, salondakiler gözyaşlarına hâkim olamadı.
Hayat, ne zor be baba!
Birileri acımasızca insanları ezerken,
Birileri ise suya ekmek doğrayıp karnını doyuruyor.
Bu nasıl adalettir baba, nasıl?…
Sabretmek lazım değil mi baba?
Öğrencilerden Tuğçe Karabulut ise, Necip Fazıl’ın “Sakarya Türküsü” adlı şiirini seslendirdi:
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya…
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar: Su, tarih, yıldız, insan ve fikir…
Oluklar çis: Birinden nur akar, birinden kir…
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, son Peygamber kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya…
Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! …
Ve Ümit Yaşar Oğuzcan’ın;
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma…
şeklindeki dizelerinden oluşan “Beni Unutma” isimli şiirini ise Eda Nur Kurt seslendirdi.
Feryal Deniz’in sesinden Yahya Kemal’in “ Sessiz Gemi” isimli o anlam yüklü şiirini dinleyen misafirler, belki de ardından el salladıkları meçhule giden nice sessiz gemileri geçirdiler hatırlarından o an tek tek…
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Okulun, bana “gözlerimi çek abla!” diye seslenen mavi gözlü delikanlısı, Ertuğrul Karakaya “Şehit Olursam Ağlama Anne” şiirini okurken acaba annesi ne düşünüyordu? Ya da o an salonda bulunan ve evladını şehitler arasına katmış başka bir anne?
Düşümde gördüm
Beni bir sokakta köşeye kıstırıp vurdular anne
Gerçekten bir gün nasip olur da şehit olursam
Ağlama anne…
Bir canım olsa da fedadır yurda
Yedirmem ülkemi köpeğe kurda
Vatan kalesinde yüksek bir surda
Şehit olursam ağlama anne
Cenazemi omuzlar üstünde taşırlar
Sokağımıza belki de ismimi yazarlar
Babama bir şilt belki bir madalya takarlar
Şehit olursam ağlama anne…
Seda Nur Cankaya’nın sesinden ise “Bir Yiğit Vardı” isimli şiirin şu dizeleri yayıldı salona:
Bir yiğit vardı gömdüler şu karşı bayıra
Arkadan kefenini gömleğini soydular
Aman kalkar deyip üstüne taşlar koydular
Bir yiğit vardı gömdüler şu karşı bayıra…
Yiğidim hele anlatıver olup biteni
Sen dertli vatan dertli oturup ağlayalım
Ağlayıp sinelerimizi dağlayalım
Yiğidim hele anlatıver olup biteni…
Peki bir kadın ne zaman “yürekten” ağlar? Aziz Nesin, “ Bir Kadın’ı Ağlatmak” isimli şiirinde bakın bunu nasıl yanıtlamış?
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya… En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur…
Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır.
Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır.
Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.
O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!
Salonda kim bilir kaç olgun ve “kendine sarılan kadın”, İrem Çınar’ın sesinden sunulan bu şiire o an alkış tuttu!
Kemal Sayar’ın “Sonsuza Dek Sophie” isimli şiirini okuyan 8. Sınıf öğrencisi Muhammet Zamba’nın dilinden ise güzel bir aşk şiiri yayıldı salona:
Gözleriniz madam
Gözlerinize bakıyorum da
Sanki bir yangın yeri
Yüzünüz talan edilmiş bir
İmparatorluktan kalma gibi,
Bir şair oturmuş o iki kaşın arasına,
Tüten dumana ve akan kana bakmaksızın
Aldırmaksızın…
Patlayan bombalara şiir söylüyor gibi…
Ferda ve Turan Takmaz İlköğretim Okulu’nun 2. Geleneksel Dayanışma Yemeği’nde sadece şiir yoktu tabii ki! Şarkılar ve türküler de vardı.
Okulun mezun olmuş öğrencilerinden Murat Bozkurt, Hakan Öz Karagöz’ün gitarı eşliğinde şarkısını seslendirirken, Ahmet Mithat Efendi İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Mustafa Şanlı da misafirlerini türküleri ile hem hüzünlendirdi, hem de coşturdu!
Şiir ve müzik dinletisinin ardından gerçekleştirilen çiçek takdimlerinin ardından kısa bir kapanış konuşması yapan Okul Müdürü Mehmet Sadık Özdemir, velilerin türküler eşliğinde rahatça eğlenebilmeleri için salonu kendilerine bıraktıklarını söyledi.
Böylece bir yıl boyunca adeta çocuklarıyla birlikte okuyan veliler de, biriktirdikleri tüm kurtları dökme olanağı buldular!
Haber: Arzu Başlantı