Son günlerde koronavirüs yüzünden sıkça duyulan bir kelime olan karantina ile Beykoz 1842 yılında tanıştı. Dünyada bulaşıcı hastalıkların yaygın olduğu 1842 yıllarında, Karadeniz üzerinden Osmanlı topraklarına deniz yoluyla gelecek hastalıklardan korumak için Beykoz’da Kavak Tahaffuzhanesi kuruldu. Hastalık şüphesi olan yolculara ilk olarak burada gerekli tıbbi müdahaleler yapılırdı.
Osmanlı Devletinde bir şehre salgın hastalığın bulaşmasını veya buradan başka yerlere yayılmasını önlemek üzere şehre giriş ve çıkış yapacakların sağlık durumlarının belirli bir süre gözetim altına alındığı, hasta olduğu tespit edilenlerin ise tedavi edilmeye çalıştığı önemli merkezler olan tahaffuzhaneler kurulurdu.
Dünyada bulaşıcı hastalıkların yaygın olduğu 1842 yıllarında, Karadeniz üzerinden Osmanlı topraklarına deniz yoluyla gelecek hastalıklardan korumak için Beykoz’da Kavak Tahaffuzhanesi kuruldu. Böylelikle salgının payitahta bulaşması engellenmeye çalışılmıştır.
Geçmişte yapılan ve günümüze kadar gelebilmiş iki tahaffuzhaneden biri Tuzla, diğer de Kavak Tahaffuzhanesidir. Geçmişte salgın dönemlerinde binlerce kişinin kaldığı ve kontrolden geçtiği Anadolu Kavağı Tahaffuzhanesi şuan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı SAT Grup Komutanlığı sınırları içerisinde kaderine terk edilmiş durumda.