Değerli okurlar
Hepimizin ortak doğal yaşam alanı olan Anadoluhisarı, Göksu, Küçüksu tarihi yarımadası içerisinde bulunan, doğal güzelliği, tarihi önemi ile tarihçilerin ifade ettiği ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde ‘Asya’nın Altın suları ‘ ismini almış Göksu Deresi, dillere destan güzelliği ile sanatçılara, şairlere, ressamlara ilham kaynağı olmuş, birçok aşkın meyveleri ile perçinlenmiştir.
Doğa, tarih, kültür turizmi ile dikkat çeken bölge 1980’li yılların ortasından itibaren kaderi ile baş başa kalan Göksu Deresi, özellikle İSKİ Elmalı Barajı su havzası olması sebebi ile İstanbul’un artan nüfusu ile yerleşim alanına göre fırsatçılara parselleme imkanı yarattı. O zamanlardaki altyapı sorunu ile kirlenen dere kenarlarında iskele, bahçe gibi eklemeler, dereye atılan tekne ve çekeklerin atıkları ile çevrede oturanların çöplerinin atık yeri haline gelerek yavaş yavaş can kaybetmeye başladı.
1990’lı yılların ortaları, artan yerleşim yerleri ile düzensiz görüntü kirliliği ünlü yazar Çelik Gülersoy’un dikkatini çekti ve ‘Göksu ya Ağıt ‘ isimli kitabı ile geçmişten günümüze tarihi yaşatmak için bir adım atıldı. Bu süreçte bölgenin etkili sivil toplum kuruluşu Anadoluhisarı Turizm Kalkındırma Derneği Göksu Deresi’nin korunması için çeşitli organizasyonlar ve etkinlikler ile gündeme taşıyarak bölgeye sahip çıktı. Bölgenin turizm için cazip hale gelmesi ile ticarethane işletmelerini harekete geçirdi.
Özellikle Marmara Üniversitesi’nin eğitim amaçlı kullanım alanı olan dere kenarı karayollarına yol için tahsisten sonra 2000 yılların ortalarında Karayollarının usulsüz bir ihalesi ile özel kişilere tahsis edildi ve bu dönemdeki şaibeli işleri ile tanınan Tapu Müdürü’nün yasalara uygun olmayan tapu devri ile talihsiz günler başladı. Bölgenin tam altından İSKİ su aktarma hattı ve kontrol mekanizması geçmiş olmasına rağmen hangi kritere göre tapu verildi belirsiz.
Tarihi doğal sit alanı özelliği, kıyı şeridi yasası hiçe sayılarak işletme, çeşitli kafe, oto park, marina gibi ticarethane gibi faaliyetler ile halkın yaşam alanı olmaktan uzaklaştı. Balıkçılık ve turizm faaliyeti ile geçimini sağlayan semtin yerlisi vatandaş mağdur edildi. Bu tür işletmelere çekilen elektik, doğalgaz, su gibi hizmetler ve verilen ruhsatlar işi illegal durumdan legal hale getirdi. Bu durum Tarihi arkeoloji bölgesi olan Göztepe Mahallesi içinde bulunan vakıflara ait Sultan 2.Mahmut’a ait orijinal Tura’nın bulunduğu alandaki işletmeye de avantaj sağlamış ve ya sağlatılmış oldu.. Bu vakıf arazisinin evveliyatında yapılan yasal olmayan yapılaşmaya Anadolu Hisarı Turizm Kalkındırma Derneği tarafından yapılan itirazlar ile site olması engellenmiş fakat ilerleyen tarihlerdeki akıbetinin yorumunu size bırakıyorum.
Bu özel mülkiyet sahiplenmesi ile 105 yıllık tarihi ile bir spor abidesi olan Anadoluhisarı Spor Kulübü Kürek Takımı da su sporları faaliyetlerini yapamaz duruma geldi. Uluslararası düzeyde kürekteki başarıları ile tarihte ülkemizi temsil etmiş spor kulübünün faaliyetleri engellenmiş durumdadır. Yetkili kurumların tesisi elinden alınan spor kulübüne yer bulamazken başka kişi veya kurumlara tahsis edilmesini manidar buluyorum.
Yüzeysel olarak geçtiğim bu konuların tüm belgeleri mevcuttur. İşte bu durumlar aklımıza magazin muhabbeti getiriyor. Önemli bir Tv dizisi olan ‘ Fatmagül’ün Suçu Ne’ dizisinin uzun bölümleri Göksu deresinde bir işletmede ve evde çekildi. O zamandan sonra ilgi daha da arttı. Acaba Göksu deresi bu macerayı mı yaşıyor.
Değerli okurlar bu kadar olumsuz gelişmeler olurken hiç olumlu güzellikler olmadı mı diyeceksiniz. Anadolu Hisarı Turizm Kalkındırma Derneği olarak Göksu Deresi’nde Tarihi Sandal Sefaları ile halkımıza eski günleri yaşattık. Kısa bir süre de olsa proje olarak destek bekledik. Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek’in 2’inci dönemine denk gelen zamanda bazı kişilerin engellemeleri de olsa Yücel Başkan ve o dönemki Başkan Yardımcısı Metin Torun’ un stratejik çabalarına destek verdik ve Yücel Çelikbilek’in çabaları ile engeller aşıldı. Baruthane Çayırı yeniden hayat buldu. Ek olarak yapılan köprü ayrı bir değer kattı. Göksu Deresi’nin temizlenmesi için dernekle birlikte bireysel çabalarından Yavuz Yılmaz kardeşimizi unutmamalıyız.
Ey gözünü Göksu’ya dikmiş iştahı kabarıklar bölge halkını hiçe sayamazsınız. Her ne olumsuz gözle baktığınız varsa da daha duyarlı olup bu güzel beldeyi adaletli bir şekilde paylaşmak gerektiğini, en önemlisi doğal bitki örtüsü ile tarihi değerlerin korunması ile mümkün olabileceğini belirtirim. Hepimiz için yaşam değeri ve turizm cenneti olan Göksu Deresi ve bölgesi için tüm yetkilileri bölge halkı adına göreve davet ediyorum.
Beni anlayışla karşılayacağınızı umarım. Hiç kimsenin ekmeğinde, aşında, her hangi bir kin ve nefretim yok.. Yazımdan başka amaç çıkarılmaması bu cennet bölge hepimizin değeri..
O zaman Göksu ne suç işledi bunları hak etmiyor.
Saygılarımla