“Komiser Mesut” ve “Hüsnü Çoban”, “Beykoz El Ele Daha Güvenli” Projesi kapsamında Denizcilik Lisesi öğrencileri ile bir araya geldi.
Kanal D’nin sevilen ve reyting rekortmeni dizisinin başarılı oyuncuları “Komiser Mesut” ve “Hüsnü Çoban”, Beykoz İlçe Emniyeti’nin bir etkinliği kapsamında Denizcilik Lisesi öğrencileri ile bir araya geldi.
Kanal D’nin altı seneden beri ilgiyle izlenen, reyting rekortmeni dizisinin başarılı oyuncuları “Komiser Mesut” rolündeki Şevket Çoruh ve “Hüsnü Çoban” rolündeki Özgür Ozan, Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün “ Beykoz El Ele Daha Güvenli” Projesi kapsamında Barbaros Hayrettin Paşa Denizcilik Anadolu Meslek Lisesi öğrencileri ile bir araya geldiler.
Gençler El Ele daha Güvenli
Söz konusu etkinlik, “ Beykoz El Ele Daha Güvenli” projesinin “Gençler El Ele Daha Güvenli” isimli alt projesi tahtında gerçekleştirildi.
Okul Müdürü Fahri Muştu, Müdür Baş Yardımcısı Kemal Ergül, müdür yardımcıları Muzaffer Küçük ve Kenan Akçakaya ile okul öğretmen ve öğrencilerinin katıldıkları etkinlikte Toplum Destekli Polislik (TDP) memurları Cemal Uysal, Faik Öcal, Tuğba Ayan, Levent Yeşilyurt, Ömer Aydın, Kerime Alpay ve Mehmet Sağlam da hazır bulundular.
Öğrencilerin sorularını yanıtladılar
“Arka Sokaklar” isimli polisiye dizide iki başarılı polis memurunu canlandıran Özgür Ozan (Hüsnü Çoban) ve Şevket Çoruh (Komiser Mesut) söyleşide öğrencilerin merak ettikleri soruları yanıtladılar.
Özgür Ozan: Polis refleksine sahip olmaya başladık
Yaptığı açılış konuşmasında, sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında öğrenciler ile zaman zaman bir araya geldiklerini hatırlatan Özgür Ozan, “ bizlerin mesleği değil ama 6 senedir polislik mesleği ile ilgili bir dizide oynuyoruz. İlk önceleri biraz acemiydik ama artık neredeyse polis refleksine sahip polisler gibi olmaya başladık” dedi.
Her rolden etkilenseydik, şizofren olurduk!
Özgür Ozan (Hüsnü Çoban), oynadıkları polis rollerinin özel hayatlarına da yansıyıp yansımadığı ve kendilerini gerçek hayatta da bir polis olarak hissedip hissetmedikleri sorusuna, rol arkadaşı Şevket Çoruh (Komiser Mesut)’a atfen, “ mesela ben Şevket’i çok etkilenmiş görüyorum; sürekli odun ile geziyor” şeklinde esprili bir yanıt verdi!
Ozan, “rolümüz bizden etkileniyor, biz rolümüzden çok fazla etkilenmiyoruz. Her rolden etkilenecek olsaydık, şizofrenik bir kişiliğe dönüşürdük. Çünkü bu gün polisi oynuyorsunuz ertesi gün doktoru, katili oynuyorsunuz, hırsızı oynuyorsunuz. O yüzden bizim için ‘motor’ denilince başlayan mesleğimiz, ‘kestik’ talimatıyla birlikte bitiyor; yani evimize polis olarak gitmiyoruz! O yüzden bir insanın hayatında ne kadar polis var ise, bizim de ilişki kurduğumuz polislik kavramı o kadar. Pasaport için, ehliyet için polise güdüyoruz; dizide gördüğünüzün dışında polislik mesleği ile ilgili bir iletişimimiz olmuyor açıkçası” dedi.
Odunsuz olmaz!
Şevket Çoruh (Komiser Mesut) ise aynı soruya, “valla ben çok etkilendim! Arabaları çevirip uygulama yapıyorum; odun şart tabii biliyorsunuz, odunsuz olmuyor!” şeklinde, öğrencileri kahkahaya boğan bir cevap ile başladı.
6 seneden beri, 250 bölümdür devam etmekte olan “Arka Sokaklar” dizisinin aslında şiddete karşı bir mesaj içerdiğini ifade eden Çoruh, “normalde üçüncü sayfa haberlerinde gördüğünüz her şey ile bizde de uğraşılıyor. Rolümüzden etkilenme konusuna gelince, hiç öyle değiliz. Biz oyuncular her oynadığımız projede başka bir kimliğe bürünüyoruz; rolümüzden çok etkilenmek gibi bir durum olmuyor” açıklamasını yaptı.
Dizide olay yerine hep yakınsınız, eleştirisi!
Bir öğrencinin, “Dizide olay yerine hep yakın oluyorsunuz, nedenini açıklar mısınız?” şeklindeki ve salonda gülüşmelere sebep olan sorusunu Şevket Çoruh aynı esprili dil ile yanıtladı: “Olay yerine uzak olsak ne değişecek? Çatalca’da bir olaya gitsek, düşünsene 90 dakikalık bir dizi. Zaten 45 dakikası yolda geçecek. Yani sen de 15 dakikalık bir şey seyredeceksin, yazık değil mi?”
Her televizyon dizisinin bir kurgu olduğunu ve gerçek ile birebir örtüşmediğini ifade eden Çoruh, “sinema zamanı denilen bir zaman” bulunduğunu ve yaşamın ritmi ile bu zamanın birbirinden farklı olduğunu belirtti. Şevket Çoruh, “Dizide olay yerine yakın oluyoruz, çünkü belgesel değil bu” dedi.
Polis danışmanlarımız var
Oyuncu Özgür Ozan ise, rolleri ile ilgili olarak bir eğitim alıp almadıkları şeklindeki soruya şu cevabı verdi: “ Her bölümde polis danışmanlarımız var. Hiyerarşi ile ilgili, polis terminolojisi ile ilgili, attığımız adımlarda neyin doğru, neyin yanlış olduğuyla ilgili danışmanlarımız var. Ancak bir silah tutma eğitimi almadık. Bunu kendi kişisel becerilerimiz ile öğrendik. Sonuçta biz de televizyondan ve operasyonlardan izlediğimiz kadarıyla operasyonların nasıl yapıldığını bilebiliyoruz.”
Her role hazırlanırken belli kriterlerin göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade eden Şevket Çoruh ise, birkaç gerçek polis operasyonu görüntüsü izlediğini belirtti ve “bizim en önemli meselemiz gözlem yapmak ve bunu da bir metin ile birlikte hayata geçirmek” dedi.
“Bütün suçlar Beykoz’da mı işleniyor?” eleştirisine cevap
“Arka Sokaklar” dizisinde işlenen suçların çoğunluğunun Beykoz’da yaşanmış gibi gösteriliyor olması şeklinde bir eleştiri üzerine ise Şevket Çoruh, şu cevabı verdi: “ Beykozlular için algıda seçicilik var tabii. Ben altı senedir Çatalca’dan Darıca’ya kadar her yerde çekim yaptım. Benim dizideki evim de Taksim’de. Taksim ve bölgesinde de çalışıyoruz. Dediğinizde haklı taraf var, olaylar genelinde Beykoz’da geçiyor. Ama o zaman İstanbul’da da çalışmamamız lazım. İstanbul Valiliği de ‘bütün suçlar İstanbul’da mı işleniyor?’ dese, o zaman diziyi çekecek yer bulamayız!”
Emniyet Teşkilatı’nın isteği üzerine kadına şiddet konusuna ağırlık
Dizide son birkaç bölümdür kadına şiddet konusunu işlediklerini de hatırlatan Çoruh, şiddet olaylarının artması üzerine bunun Emniyet Teşkilatı tarafından önerildiğini belirtti ve “ Birçok bölüm konusunu Teşkilat’tan gelen öneriler üzerine yaptık” açıklamasında bulundu.
Dizi sayesinde polis okullarına müracaatlar yüzde 60 arttı!
İkiliye, dizide 6 seneden beri polis rolü oynuyor olmaları dolayısıyla, eskisine kıyasla polis ile daha fazla empati kurup kurmadıkları şeklindeki bir soru da yöneltildi.
Şevket Çoruh, bunun üzere, polisliğin çok stresli bir meslek olduğunu belirterek, “polisin kimseye sempatik ve şirin gözükme gibi bir derdi yoktur diye düşünüyorum. Bizim dizi başladıktan sonra polis okullarına müracaatlar yüzde 60 artmış! Dizimiz başladığı zaman polis okuluna gidip, mezun olarak İstanbul’da görev alan arkadaşlar var. Bana, ‘Mesut komiser, senin sayende polis oldum’ diyenler var; bu anlamda ben görevimi yapmış olduğumu düşünüyorum. Polis ile empatiyi ister istemez kuruyorsunuz” dedi.
Olaya müdahale et deseler edebilecek reflekse sahip oldum!
Özgür Ozan ise gerçek bir olay ile karşı karşıya kaldıkları zaman artık çok fazla etkilenmediklerini belirtti. Ozan, şu açıklamayı yaptı: “Olay yerini o kadar çok kanıksıyorsunuz ki, gerçekten polis olmasanız bile bir set gibi algılıyorsunuz. Bir trafik kazası gördüğün zaman eskiden yanından geçip gidebilecekken, şimdi ‘müdahale et’ deseler, müdahale edecek bir reflekse sahip oldum.”
Şu anki polisler ile 80 öncesininkiler arasında dağlar kadar fark var
Ozan, bir soru üzerine ayrıca şunu ifade etti: “Polislerin vatandaşlara bizim dizideki polisler gibi davranmasını isteriz. Bir söz var; “suçluyu kazıyın altından insan çıkar” şeklinde. Bizim, polisin eksik taraflarını tamamlamak ya da ‘şöyle davranıyor, böyle davransın’ mesajımız yok. Ancak biz vatandaş olarak kendi adımıza polisin çok büyük bir aşama geçirdiğini düşünüyoruz. Ben 80 öncesinin zamanından da kalma bir adam olduğum için o zamanki polis ile şimdiki arasında inanılmaz, dağlar kadar farklar var diye düşünüyorum. Bir kere iletişim kurmak konusunda inanılmaz ilerideler; güler yüzlüler. Şu anki polisten çok memnunum.”
Gerçek hayatta polis olmak istemezdim
Dizideki adıyla Hüsnü Çoban, başka bir soru üzerine ise, “ gerçek hayatta polis olmak istemezdim. Şu anki mesleğimden memnunum. Polis olsam bir tek polis olacaktım; şimdi doktor da olabiliyorum, avukat da olabiliyorum, hatta hırsız bile olabiliyorum, kimse kızmıyor!” cevabını verdi.
Şiddet, kişinin kendini ifade edemediği yerde başlıyor
TDP memuru Faik Öcal’ın ikiliye hitaben, gençlere ne gibi tavsiyeleri olduğunu sorması üzerine oyuncu Özgür Ozan şu açıklamayı yaptı: “ Şiddetin ne kadar kötü bir şey olduğunun herkes farkındadır zaten, ancak bir insanın şiddete karşı yatkınlığı her zaman için var. Toplumumuz artık bir şiddet toplumu olmaya başladı. Benim çocuğum da daha üç yaşındayken ona buna saldırmaya başladı; kendini ifade edebilmeye başladığı an ise bundan uzaklaştı. Demek ki, insanlar kendilerini ifade edebilmeyi başardıkları an, şiddetten uzaklaşıyorlar. Bir söz vardır; insanlar konuşa konuşa anlaşır, diye. İnsanlar arasındaki iletişimi güçlendirirsek, kendimizi birbirimize karşı ifade edebildiğimiz an her şey kendiliğinden çözülecek; şiddet de kalmayacak, madde bağımlılığı da kalmayacak ve özgüven, bilinçlenme ve eğitim kendiliğinden arka arkaya gelecektir.”
Şiddetin çok gergin yaşandığı bir mahallede yetiştim
Herkesin birçok yerde şiddet ile karşılaştığını belirten Şevket Çoruh ise, “ben şiddetin çok olduğu ve çok gergin yaşandığı bir mahallede yetişen bir çocuk olarak budan kurtulmanın ya da bunu kenara itmenin en güzel yolunun sanatla, sporla ilgilenmek olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu şekilde, yaşadığınız hayatın dışında bir hobi ile uğraşmış oluyorsunuz. Mesela, tiyatro ile uğraşın mutlaka. Çünkü dünyanın en eski mesleklerinden birisi olan oyunculuk insanı insana insan ile anlatan bir sanat ve bunu yaptıkça birçok insani duygu ile tanışıyorsunuz ve bu, sizi şiddetten çok uzak tutar. Müzik, resim ya da başka hobiler; bisiklet, futbol da öyle” dedi.
Gençlere, okudukları dallar dışında mutlaka hobi edinmeleri gerektiği önerisinde bulunan Çoruh, kitap okumanın, sanat, edebiyat ve sinema ile ilgilenmek suretiyle hayata katılmanın önemine değinerek, “Özgür’ün ve benimde hobilerimiz var; yalnız tek meslek ile hayatınızı devam ettirdiğiniz zaman bundan çok kolay sıkılıp bunalabilirsiniz. İşte hobiler ve sanat bunun için vardır. Sizi değiştirir, şu andaki ruh halinizden uzaklaştırır. Sınav bunalımının içinde kendinize mutlaka nefes alacak bir alan açın” tavsiyesinde bulundu.
Halk bizi bırakana kadar dizi sürecek
Dizinin ne zaman biteceği şeklindeki bir soru üzerine konuşan Özgür Ozan ise şu açıklamayı yaptı: “Diziyle ilgili olarak gelecek sezon için de anlaşmamızı yaptık. Patronlarımız, halk bizi ne zaman izlemeyi bırakırsa, o zaman bitecek diyor; inşallah bitmez!” dedi.
Kürtçe, İngilizce’den daha uzak bir dil değil
Bir öğrencinin dizideki Komiser Mesut karakterinin Kürtçe konuştuğunu hatırlatarak, bu dili nereden bildiği şeklideki sorusu üzerine Şevket Çoruh şu cevabı verdi: “Ben aslında Artvinli’yim. Kürt değilim ama konuşabiliyorum. Kürtçe, İngilizce’den daha uzak bir dil değil bizim için. “
Tiyatroculuk yaparak para kazanmak zor
Bir soru üzerine tiyatroculuğun çok kolay bir meslek olmadığını anlatan Çoruh, “tiyatro bölümünden mezun olduktan sonra sıkıntıya girebilirsiniz. Benim sınıfımdan 12 kişi mezun olduk; fakat 3 kişi ancak para kazanıyor bu meslekten. Oyunculuk, hiçbir garantinizin olmadığı, kendi sigortanızı kendinizin yaptığı, emekliliği olmayan bir iş. Şu anda gördüğünüz televizyon dizilerinde oynayan aktörlerin bu işten çok paralar kazandığını duyabilirsiniz ama bir elin parmaklarını geçmez ve de devamlılığı yoktur bunun. Yalnız tiyatroculuk yaparak para kazanmak zordur. Bunların yanında şu vardır: Tercih etmesi çok heyecan vericidir. Tiyatro, birçok sanatın bir araya gelmesinden oluşan bir sanattır; içinde resim vardır, heykel vardır, mimari vardır, müzik vardır. Birçok sanat dalını içinde bulunduran tek sanattır. O yüzden tercih etmenizi isteriz” dedi.
Tiyatro, seçmeli ders olmalı
Bir okul öğretmeninin, tiyatronun da bilgisayar gibi bir ders olarak konulması gerekip gerekmediği şeklindeki sorusunu yanıtlayan Şevket Çoruh, buna, “kesinlikle” cevabını verdi. Çoruh, birçok devlet okulunda insanların rahatça nefes alabileceği büyüklükte olmayan, yükseklik seviyesi düşük salonların tiyatro salonu olarak kullanıldığını gördüğünü belirtti ve “bir salonun sofitası olmalı. Bunu 1850’lerin sonlarında Galatasaray Lisesi’nde akıl etmişler, Robert Koleji’nde akıl etmişler. Robert Koleji’nin tiyatro binasını görseniz inanamazsınız. Ben ilk gördüğümde Şehir Tiyatroları’nın binasından daha büyüktü. Bunlar iki tane yabancı okul ama ilk yaptıkları güzel yapılar tiyatro binaları” dedi.
Almanlar, 2. Dünya Savaşı’nın yaralarını tiyatro ile sardılar
“İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanlar’ın ilk tamir ettikleri binalar tiyatro ve opera binalarıdır. Büyük bir yıkımdan sonra yaralarını böyle sarmışlardır. Dünyanın neresine giderseniz gidin, tiyatro binaları şehrin en büyük binalarıdır. Varşova’daki tiyatro binası da öyle, Londra’daki de öyle. Bu kadar önemlidir. Bu toplumlar böyle gelişmiştir. Her okulda mutlaka bir tiyatro binası olmalı ve bence tiyatro da bir ders olmalıdır. Çocuklara hem edebiyatı, hem fonetik diksiyonu, hem de hayal kurmayı öğretiyorsunuz; çok önemli bir şey bence.”
Twitter’i anlamış değilim!
Bir öğrencinin sosyal paylaşım sitelerini kullanıp kullanmadıkları şeklindeki sorusunu yanıtlayan Çoruh, şunları söyledi: “Biz, paylaşacağımız şeyleri tiyatro sahnesinde zaten paylaşıyoruz. Ayrıca öyle bir zamanımız da yok. Ben bu twitter’i da, facebook’u da pek anlamış değilim! ‘Şu anda Beykoz’a doğru gidiyorum, hava çok güzel’ yazıyor mesela! Ee? Bu şekilde neyi paylaşıyoruz?”
Hatıra fotoğrafı çektirdiler
Ünlü oyuncular Şevket Çoruh ve Özgür Ozan’ın, Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün organizasyonu ile katıldıkları bilgilendirici söyleşi, çekilen hatıra fotoğraflarının ardından son buldu.
Haber: Arzu Başlantı