5 Aralık Pazartesi günü başlayacak olan Aşure ayı ve Muharrem ayı hakkında Beykoz Müftüsü Hüseyin Demirtaş ile görüşerek, bu ayda neler yapılması gerektiğini sorduk.
Muharrem ayı ile bağlantılı olarak uzun yıllardır yaşatılan uygulamalardan birisi de aşure günü geleneğidir. Beykoz Güncel Haber olarak değerli okuyucularımıza Beykoz?a yeni atanan müftümüz Hüseyin Demirtaş?ın Beykoz?da yapmayı planladığı çalışmalar, içine girdiğimiz Muharrem ayının önemi ve bu ayın mübarek yiyeceği aşure ile ilgili olarak yaptığımız röportajı sunuyoruz.
Değerli Müftümüz, ilçemize hoş geldiniz. Okuyucularımız için kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
1967 yılında Trabzon iline bağlı Şalpazarı ilçesinde doğmuşum.5 yaşında babamın rehberliğinde Kur?an-ı Kerim okumayı öğrendim, 7 yaşında hafızlığa başladım, 9 yaşında Kur?an-ı Kerimi ezberledim. Eğitim ve öğretim hayatımın büyük bölümü İstanbul?da geçti. İstanbul Fatih İmam-Hatip Lisesi?nden 1985 yılında mezun oldum. Aynı yıl evlendim.1990 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdim. Ümraniye Müftülüğü?ne bağlı Hüseyinli Köyü?nde imam-hatiplik unvanı ile din görevliliğine başladım. Askerliğimi yedek subay olarak yaptıktan sonra 1994 yılında Haseki Eğitim Merkezi?ni (Müftülük Vaizlik İhtisas Kursu?nu) dönem ikincisi olarak bitirdim.1996 yılında Giresun ili Şebinkarahisar ilçesine müftü olarak atandım. 6 yıllık hizmetten sonra Sinop Ayancık Müftülüğü?ne, ardından Zonguldak Çaycuma Müftülüğü?ne atandım.15 yıllık müftülük hizmetinden sonra 12 Eylül 2011 tarihi itibarı ile de Beykoz İlçe Müftülüğü görevini yürütmekteyim. Üniversite eğitimlerini sürdüren iki evladım var.
Beykoz ilçesini nasıl buldunuz?
Beykoz gerçekten çok güzel bir yer. Hem insan yapısı ile hem de coğrafiği güzelliği ile birçok potansiyeli barındırıyor. Ayrıca Yuşa Tepesi manevi havası ile bambaşka bir Beykoz imajı çiziyor. Boğaz, Beykoz ile daha da bir güzel diyorum. İnşallah, kurum olarak yapacağımız programlarla güzeli daha da güzelleştireceğiz.
Müftülük binasında geniş kapsamlı bir tadilat yapılıyor. Tadilatın kapsamı nedir?
Evet, Müftülük hizmet binamızda yeni çalışmalara imkân sağlayacak bölümlere ihtiyaç vardı. Hizmet binamızı iki katında kurumsal hizmet veriyoruz. Allah razı olsun, bizde önceki müftülerimiz çok güzel çalışmışlar yapmışlar ve bu güzel binayı ilçe müftülüğümüze kazandırmışlar. Bu vesile ile ben müftü olarak hizmet veren büyüklerime, maddi desteklerini esirgemeyen değerli halkımıza teşekkür diyorum. Özellikle özverili çalışmalar yapan merhum Muhammet ERDEN?e rahmet diliyorum. Bu işler büyük emek ve özveri ister. Tabii ki din görevlilerimiz ve daire çalışanlarımız hepsi tebrik ve takdire şayan kardeşlerimiz. Hepsine teşekkür ediyorum ve Allah razı olsun diyorum. Makamlar geçici, hizmetler bakidir. Binamız Türkiye Diyanet Vakfı?na aittir. Binamızın alt katına kapsamlı bir Kütüphane yapıyoruz. Tadilat çalışması bitirilmek üzeredir.Yine binamızın giriş kısmına Hac-Umre İrtibat Bürosu ve Engelli vatandaşlarımız için iletişim ve irtibat bürosu oluşturuyoruz.Binamızın içinde ve çevresinde gözle görünür tadilat ve tamirat çalışmaları yapıyoruz.Her şey ihtiyaçtan doğar ve ihtiyacın karşılanması esastır.Diğer taraftan kurumsal hizmet ve haberlerimizi paylaşacağımız web sitemizi yeniden yapılandırıyoruz. www.beykozmuftulugu.gov.tr adresi ile hizmet vereceğiz. Şimdilik kurumsal haber ağırlıklı yayınımızı sürdürüyoruz. Bir yıl içerisinde öne çıkan bir site olacağını ümit etmekteyiz.
İlçemizde din hizmetleri alanında yapmayı planladığınız projeleriniz var mı?
Tabii ki var. Öncelikle kurum olarak en önemli görevimiz halkımızı dini konularda aydınlatmak, cami hizmetlerini yönetmek ve Kur?an Kurslarımız vasıtası ile temel dini konularda isteyen vatandaşlarımızı bilgilendirmektir. İnşallah, tüm din görevlisi personelimizle birlikte kuşatıcı bir anlayışla tüm toplum kesimlerini, ayrım gözetmeden ve yargılamadan onlarla tanışıp, bulaşacağız.
Ana şefkati duyarlılığı ile toplumumuzla bütünleşeceğiz, cami içi ve cami dışı konferans, seminer programları ile etkin ve verimli din hizmeti sunmanın gayreti içerisinde olacağız.
Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu vasıtası ile ailelerimizle temas kurarak, mutlu ve huzurlu bir aile ve toplum için seferber olacağız. Bu amacı gerçekleştirmek için seri konferans programlarımıza başladık. İlk konferansı Rüzgarlıbahçe Mahallemizde başlattık. İnşallah, tüm mahallerimizde programlar yapmaya devam edeceğiz. Dinimizin ilk emrinin oku olması, düşünmenin ve aklın öncelenmesi, erdem ve hikmetin değerli sayılması bizlere büyük sorumluluklar veriyor. Kurum olarak daha çok okuyacağız, düşüneceğiz ve güzellikleri halkımızla paylaşacağız. Bu amacı gerçekleştirmek için hizmet içi eğitim programlarına ve ilmi sohbetlere ağırlık vereceğiz. Sosyal kültürel faaliyetlere ağırlık vereceğiz.
Halkımızın dini konularda bilgilendirilmesi amacı ile Kur?an kurslarımızı artıracağız. Büyük oranda bayanların devam ettiği Kur?an Kurslarımız var, dersliklerimizin sayısını artıracağız. 2011 Aralık ayı itibarı ile 39 sınıf mevcuduna ulaştık.
Diğer taraftan inşaatı devam eden 10 adet cami projesi inşaatımız var. Mevcut camilerin yerleri genişletilerek kapsamlı proje ile yenileri yapılıyor. Bu camilerimizin inşaatının bitirilmesi için derneklerimiz büyük gayret gösteriyorlar. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Mekânsal anlamda gelişimimizi tamamlayarak daha çok hizmet etmenin yollarını arayacağız. Kısacası, anayasal bir kurum olarak halkımızı iman, ibadet ve ahlak konularında aydınlatacağız. Halkımızın sevincinde ve üzüntüsünde hep onların yanında olacağız. Evrensel hayat kitabı Kur?an-ı Kerim?in eskimez değerlerini insanımıza anlatmanın gayreti içerisinde olacağız. Kısacası din hizmetlerinde Beykoz Modelini oluşturmanın planlamalarını yapacağız.
26 Kasım 2011 itibarı ile Muharrem ayına girmiş bulunuyoruz. 5 Aralık 2011?de aşure gününü idrak edeceğiz. Bu ayın ve günün, dini ve sosyal hayatımızdaki yeri ve önemi hakkında neler söylersiniz?
Muharrem ayı ile ilgili iki husus söz konusudur. Bu hususlardan birisi Muharrem ayının dini tarafı, diğeri ise siyasi tarafıdır.
Dini tarafı incelediğimizde üç başlık önümüze çıkar:
1- Muharrem ayının dört saygın aydan (Eşhur?ul hurum) birisi olması.
2- Hicri Takvim yılının ilk ayı olması,
3- Aşura gününün bu ayda olmasıdır. Muharrem?in 10. Günü Aşure günüdür.
Siyasi açıdan bakıldığında ise Muharrem ayının 10. Gününde Kerbela Faciası?nın gerçekleşmiş olduğunu görüyoruz. Yıkıcı siyaset hakikaten her zaman zararlı olmuştur. Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ Bey, Muharrem ayı ve Aşure ile ilgili çok güzel bir mesaj yayınladı ve birçok konunun altını çizdi.
Gerçekten de Muharrem ayının 10. Gününde Hz. Peygamber (sav)?in torunu Hz. Hüseyin?in ve çoğu Ehl-i Beyt mensubu 70?den fazla insanın siyasi ihtiraslar uğruna Kerbela?da şehid edilmesi nedeniyle Müslümanların ortak hafızasında büyük bir acı ve ızdırap oluşmasına sebep olmuştur. Bu olay özellikle milletimiz başta olmak üzere, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun, bütün Müslümanların asırlardır dinmeyen ortak acısı olmuştur.
Kerbela?da acımasızca şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşları, bu hadisedeki asil duruşu ve haksızlıkla karşısındaki onurlu mücadelesi ile bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuş, ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında mahkûm edilmiştir. Ehl-i beyte karşı milletimizin özel bir sevgisi vardır. Acizane benim ismim Hüseyin?dir. Diğer erkek kardeşimin ismi Hasan, kız kardeşimin ismi de Fatıma?dır. Bizim aile nerde ise Ehl-i Beyt isimleri ile doludur. Herkes evladına sevdiği kişilerin isimlerini koymak ister.
Hangi meşrep ve mezhepten olursak olalım hepimiz Adem Aleyhisselam?ın çocukları, Hz. Muhammed Aleyhisselam?ın ümmetiyiz. Kur?an hepimizin ortak kitabıdır. Yolumuz sevgi ve kardeşlik yoludur.
Günümüzde bütün Müslümanlara düşen önemli görevlerden biri, bu tür müessif olaylardan ibret almak, dersler çıkarmak ve birlik ve beraberliğimizi zedeleyecek her türlü olumsuz tutum ve davranışlardan kaçınmaktır.
Muharrem ayı ile bağlantılı olarak uzun yıllardır yaşatılan uygulamalardan birisi de aşure günü geleneğidir. Milletimiz bu ay gün vesilesi ile komşularına, dost ve akrabalarına aşure dağıtımı yapılmaktadır.
Aşure yemeğine sevi ve insanlık yemeği demek mümkündür. Aşure paylaşmanın, dayanışmanın, birlikteliğin ve sevginin ifadesi, bolluk ve bereketin simgesidir. Milletimiz, asırlardır sürdürdüğü gelenekle bugün de; ?farklılıkların ahenk içindeki ortak tada katkı sağlamaları?, ?birlik? gibi kültürümüzün özünde hep var olan güzellikleri devam ettirme bilinci ile birbirinden farklı tatları aynı kazanda kaynatıp, aşure aşı yapmaya, birlikte yaşamanın sembolünü tadarken muhabbeti paylaşmaya devam etmektedir.
Dini anlamda Aşura günü ile ilgili neler yapmak gerekir?
Aşure gününde iki olayın olduğunu ifade ettik. Birisinin dini, diğerinin ise siyasi olduğunu belirttik. Dini tarafa gelince dini kaynaklarımızda bu konuda şu bilgiler yer alır:
Aşûre günü (On Muharrem):
Hz. Peygamber (s.a.s.) Medine?ye hicret ettiğinde, orada Arap halkla birlikte yaşayan Yahudiler vardı. İşte bu Yahudiler, Hz. Musa ile İsrail oğullarının, Firavun?un zulmünden Aşûre günü kurtulduğunu söyleyen Yahudileri, Hz. Peygamber yalanlamamış ve hatta bu yönde olumlu bir tavır sergilemiştir. Bunun yanı sıra tüm Samî dinlerde özel bir yere sahip görünen aşûre günü, Cahiliyye Arapları?nca da önemli kabul edilmiştir. Hatta Resûl-i Ekrem?in de peygamberlik öncesi ve sonrası dönemde, bir süre bu günde oruç tuttuğuna dair rivayetlere de rastlanır. Medine döneminde bu orucu Müslümanlara tavsiye ettiği bilinen bir husustur. (Buhârî, Savm, 69; II, 250; Tirmizi, Savm, 50; III, 128)
İbni Abbas?ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: ?Hz. Peygamber Medine?ye geldiğinde, Yahudilerin Aşûre günü oruç tuttuklarını gördü. ?Bu nedir?? diye sordu. ?Bu hayırlı bir gündür. Bu, Allah?ın İsrail oğullarını düşmanlarından kurtardığı, bu sebeple de Musa?nın oruç tuttuğu gündür? dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.), ?Ben Musa?ya sizden daha lâyığım.? buyurdu ve hem kendisi bu günde oruç tuttu, hem de başkalarına oruç tutmalarını emretti.? (Buhârî,Savm, 69; II, 251; Müslim, Savm, 127; I, 795)
Yine bir rivayette ?Ramazan orucu farz kılınmadan önce (Kureyşliler) Aşûre günü oruç tutarlardı. Aşûre günü, Kâbe?nin örtüsünün değiştirildiği gündü. Allah Teâlâ Ramazan orucunu farz kılınca Resûlullah (s.a.s.), ?Dileyen Aşûre günü oruç tutsun, tutmak istemeyen de tutmasın? dedi.? (Ahmed, VI, 244)
Bu sene 2011 yılın Aşure günü 5 Aralık 2011 Pazartesi günüdür. Bu veriler ışığında baktığımızda İslami geleneğimizde Aşure gününden bir gün önceden başlayarak 9.,10., 11 günleri yada 10,11.,günleri oruç tutmak güzel kabul edilmiştir.
Değerli halkımız aşure geleneğini yaşatıyor. Birçok kişi, kurum, kuruluş aşure yapı dağıtıyor. Değerli halkımıza bu duyarlılığı için teşekkür ediyorum.
Son mesajınız nedir?
Beykoz Güncel Haber Ailesine bu duyarlığı için teşekkür ediyorum. Değerli halkımızın Muharrem ayını, yeni hicri yılını tebrik ediyorum. Bu vesile şehitlerin efendisi İmam Hz. Hüseyin ve Kerbelâ şehitleri olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Ehl-i Beyt-i Mustafa?yı saygıyla selamlıyorum. Asırlardan beri Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisi etrafında kenetlenen milletimizin barış, huzur, güven, karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşamaya devam etmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.