Sözlük anlamına göre, Eğitim:
1-Belli bir bilim dalında, belli bir konuda bilgi ve beceri kazandırma, yetiştirme ve geliştirme işi.
2-Yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme.
Toplumumuzda yaygın olan kelime anlamı ise ‘okul ve benzeri alanlarda öğretilen-öğretilmesi gereken her şey.
Neden böyle düşünüyoruz? Eğitim aslında insanın gözlerini Dünya’ya açtığı ilk anda, farkına dahi varmadan başladığı bir süreç.
İlk olarak; temel gereksinimlerinin hiçbirini karşılayamayan bir yavruya, yemek yemek, uyumak, konuşmak ve benzeri ihtiyaçlarını gidermeyi öğretmeyle başlıyoruz eğitime. Evet eğitim önce evde başlıyor. Zaman içinde ebeveynler yolun uzunluğunu fark ettiklerinde, bu görevi ilk basmak olan anaokulu evresinde üzerinden atıp kaçmaya meyilli oluyor.
Toplum olarak çocuk okula başladığında, çocuğun yaşamsal becerilerin artık tamamının öğretmeni tarafından öğretilmesi gerektiği inancına kapılıyoruz. Oysa evladının ilk öğretmeni olmak, anne babasının asli görevidir. Önce doğru bir insan olarak evladına örnek olmalı ve yardıma ihtiyaç duyduğu her alanda yavrusunu desteklemeli.
Kendinde bu potansiyeli göremeyen insanlar ise kişisel hevesler uğruna bu meşakkatli yola girmemeli. Çünkü bu yol güzelliklerinin yanında ciddi fedakarlıklarla dolu ve kimse ebeveyn olmak zorunda değil.
Evde başlatılamayan ya da okul ile birlikte evde desteklenmeyen eğitim, maalesef sekteye uğruyor. Zorlaşan bu sıkıntılı halden ebeveynlerin genel olarak beklediği çözümse; öğretmenlerin elinde olan sihirli değnek ile bu sıkıntılarının çözülmesi. Bu tabi ki mümkün olmuyor. Emin olun böyle bir kabiliyeti olsa, öğretmenler bunu seve seve yapmak isteyecektir ama bu bir ekip işi ve bu sorunu ekibin sadece bir üyesinin çözmesi mümkün değil.
Ekip olmadığımızda bu denklemin sonucu genelde topluma uyum sağlamakta zorlanan çocuklar ve mutsuz gençler oluyor. Bu denklemin anne babalar üzerindeki rolü ise fazlasıyla büyük. İşte tam da bu sebeplerden dolayı evdeki eğitime azami derecede önem vermeliyiz. Herkes kendi kapısının önünü süpürürse, toplum olarak ahlaki ve insani yönden çok daha fazla gelişeceğiz. Günümüz toplumundaki çoğu sorunun esas nedeni aile içi eğitime verilen önemin yitirilmiş olması.
Adab-ı muaşeret eğitimi ailede başlatılmalı. Bu eğitimden mahrum bırakılan bireyler, akademik başarıya ulaşsalar bile, topluma faydalı bireyler haline dönüşemiyorlar. Bu da ahlaki yozlaşmaya neden oluyor. Şu an içinde bulunduğumuz ahlaki yozlaşmanın temel nedeni budur. Adab-ı muaşeret eğitimini, öğrenmediğimiz müddetçe de bu yozlaşmadan kurtulmamızın mümkünatı yok.