17 Nisan'dan sonra…

Tatili, bayramı, akşamı, iftarı vaktini, nikâh gününü, teskereyi, iş çıkışını, doğum gününü, paranın vadesini, faturanın son ödeme gününü, sınav tarihini, kalkma-yatma vakti gibi bekler gibi 16 Nisan referandum gününü bekler…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tatili, bayramı, akşamı, iftarı vaktini, nikâh gününü, teskereyi, iş çıkışını, doğum gününü, paranın vadesini, faturanın son ödeme gününü, sınav tarihini, kalkma-yatma vakti gibi bekler gibi 16 Nisan referandum gününü bekler olduk. Durum böyle iken oy kullanacak olan nüfusun önemli bir kısmı ise şu 16 Nisan geçse de şu gürültüler bir bitse bekleyişinde. Yine de referandum çalışmaları, mitingler, TV programları, kampanyalar vatandaşı, alıştığımız seçim atmosferine tam olarak soktuğunu söyleyemeyiz. Açıkçası bende; bu sessizliğin sonunda nasıl bir sonuçla karşılaşacağımızı açıkçası epey merak eder oldum.

Referandum sonucu ne olursa olsun birçok şeyin eskisi gibi olmayacağını tahmin edebiliyoruz. Mesela Dış Politikamız eskiye göre daha iyi olacak. En azından bu yönde bir gayret içerisinde olunacak. Bu bizim toplumsal ve geleneğimize bağlı bir durum olabilir.

Fakat algısı ve alışkanlığı bizden farklı olan batı politikası bunu nasıl değerlendirecek?

Nasıl değerlendirirse değerlendirsin! Batı’da kim oluyor! Biz kendimize yeteriz!

İleriki süreçte onarılması güç olabilecek olan bu deyişleri referandum sürecinde duyuyoruz ve bazıları da toplum olarak milliyetçilik duygularımızı okşamıyor değil.

Peki, 16 Nisan’dan sonra dış politikayla ilgili neler olacak dersiniz.

–        Avrupa ülkeleri ile bizim çok ortak yönlerimiz var.

–        İş ortaklıklarımız, ticari ilişkilerimiz ve önemli işbirliğimiz var.

–        Avrupa’daki üniversitelerde öğrencilerimiz, akademisyenlerimiz var.

–        Tarihte müttefik kurduğumuz Avrupa ülkeleri var.

–        Biz Avrupa’nın Doğu’ya açılan, Doğu’nun Avrupa’ya açılan kapısıyız.

–        Biz Avrupa’dan, Avrupa bizden vazgeçemez.

Ve daha birçok güzel, deyişler. Doğru olan zaten bunlar.

Peki, son günlerde ki söylemler, restleşmeler neden. Türk usulü seçim propaganda şekli. İster siyasi, ister bir STK veya meslek örgütü seçimi olsun, dışarıdakilere sataşmayı seçim malzemesi yaptığımızda oy kullanacakları etkileyeceği inancı.

Bakalım Avrupa ile bu restleşmemiz sandığa nasıl yansıyacak.

Sayın Cumhurbaşkanımızın Ankara’da yapılan toplu açılış programında söylediği gibi ‘Evet‘ diyen ne kadar saygınsa ‘hayır‘ diyen de o kadar saygındır‘ ifadesi toplumuzun Yenikapı Ruhunu içselliğinde güçlendirmesini sağlar.

“İyi günler gelecek” umudunu kaybetmeden, yaşadığımız iyi günlerin kıymetini bilmemiz ümidiyle, …

17 Nisan'dan sonra…
Bizi Takip Edin