Beykoz Akbaba Köyü’nde kurulu Osel İlaç fabrikası son üç yıldan bu yana karmaşık bir takım finansal oyunlarla boğuşuyor.
95 yıllık Beykoz Osel İlaç Fabrikası 2008’da mali darboğaza düştü. Fabrika sahipleri mahkemeye başvurdu iflas erteleme talebinde bulundu. Mahkeme talebi yerinde buldu, fabrikaya rahat nefes aldırabilecek kararı verdi. Ancak bu karardan yedi ay sonra aynı mahkeme bu kez fabrikanın iflasına karar verdi. Osel’in sahipleri ceketlerini alıp fabrikadan çıktı. İddiaya göre, Osel için atanan üç ayrı iflas idaresi tasfiye sürecinin yönetmek yerine fabrikanın içini boşalttı. Osel’in sahipleri soruşturma talep etti. 22 kişi hakkında iki ayrı mahkemede dava açıldı.
Beykoz Akbaba Köyü’nde kurulu Osel İlaç Sanayi A.Ş., Türkiye’nin en eski fabrikalarından biri. Miralay Mehmet Zekai Bey tarafından 1917’de kurulan fabrika son üç yıldan bu yana karmaşık bir takım finansal oyunlarla boğuşuyor.
95 yıllık geçmişi bulunan fabrikanın yaşadığı sürecin başlangıcında, Camcı Ailesi’nin 2008 yılında yaptıkları iflas erteleme başvurusu yer alıyor. Şirket sahipleri, 2008’deki küresel krizin de etkisi ile 18 Haziran 2008’de Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurarak iflas erteleme talebinde bulundu.
Mahkeme bu talebe bir ay sonra olumlu yanıt verdi. Fabrika, atanan kayyum denetiminde üretimini sürdürmeye devam etti. Kayyum kontrolündeki süreç devam ederken aynı mahkeme, alacaklı firmalardan birinin talebi sonrası, 5 Mart 2009’da Osel İlaç’ın iflasına karar verdi. Ve Kadıköy İflas Müdürlüğü 26 Mart 2009’da fabrikanın kapısına kilit vurdu; yüzlerce kişi bir anda işsiz kaldı.
‘HİLELİ İŞLEMLER’ ŞÜPHESİ
Alacaklılardan oluşan üç kişilik ilk iflas idaresi bir süre kapalı kalan fabrikayı yeniden işletmeye aldı. Fabrikada düşük kapasite ile de olsa üretime devam edildi. Osel İlaç için karmaşık süreç de, oluşturulan iflas idarelerinin faaliyetleri sonrası ortaya çıktı. Fabrikanın sahibi Camcı Ailesi, şirketin içinin boşaltıldığı, ürünlerin paravan şirketler üzerinde ucuza satıldığı, fabrikanın bir takım hileli işlemler sonrası icradan düşük bir değer ile satılmak istendiği iddiası ile harekete geçti.
İKİ AYRI DAVA AÇILDI
Konu ile ilgili Kadıköy ve Beykoz Cumhuriyet Savcılıkları’na suç duyruları yapıldı. Yapılan suç duyruları sonrası Kadıköy 5. Asliye Ceza ve Beykoz 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde 22 kişi hakkında ‘görevi kötüye kullanma’ ve ‘zimmet’ suçlarından davalar açıldı. Sanıklar arasında Osel İlaç için atanan iflas idaresi görevlileri, fabrikanın eski genel müdürü emekli general Volkan Kaplama, Erciyes Ecza Deposu’nun sahibi Hakan Hasşerbetçi, Bayramoğlu Faktoring’in ortakları Bayram Tanrıverdi ile Vahit Tanrıverdi ve fabrika personelinin de aralarında bulunduğu 22 sanık bulunuyor.
‘FABRİKAMI ELE GEÇİRMEK İSTEDİLER’
Zaman zaman kapısına kilit vurulan Osel İlaç fabrikası şimdilerde aylık 300 bin lira kâr elde ediyor ve 300’e yakın da çalışanı bulunuyor. Fabrikanın ilk kapatıldığı 26 Mart 2009 gününü anlatırken gözleri dolan Selçuk Camcı şunları söyledi: “O gün benim için çok zor oldu. Çalışır durumdaki fabrikayı kapattılar. Ceketimi aldım çıktım. İflas idaresi atanınca biz ayrılmak durumunda kaldık. Fakat bir süre sonra fabrikanın ele geçirilmeye çalışıldığını fark ettik.
Fabrikama akbabalar kondu resmen. Koca fabrikayı 8-10 milyon liraya icradan üzerlerine geçirmeye çalıştılar. En kalabalık alacaklı grup işçiler ve başka bazı alacaklılar kandırıldıklarını fark etti ve yeni bir iflas idaresi atandı. Şimdi işler sorunsuz bir biçimde yürüyor.
Bu arada borçların dört yıl vade ile yeniden yapılandırılması için konkordato talebinde bulundum. Mahkeme bu talebimizi uygun buldu şimdi Yargıtay’da bu kararın kesinleşmesini bekliyoruz. Bu karar kesinleşince iflas idaresi kalkacak biz yeniden fabrikamızın başına geçeceğiz.
55 milyon TL borcum var. İflas eden kaçar, ben işimin başındayım, borcumun sahibiyim. Çalışıp tüm borçlarımı ödeyeceğim.”
ŞİRKETİN İÇİ BOŞALTILDI
Dosya kapsamında bulunan iddianame ve bilirkişi raporlarına göre Osel İlaç, iflas idaresi denetiminde olduğu süreçte 11.3 milyon lira zarara uğratıldı. Yine anılan dönemde vergi idaresi, SGK ve tedarikçilere 6.4 milyon TL borçlanıldı. Osel’in alacaklılarından biri olan Hakan Hasşerbetçi, ‘iflas idarelerini denetimine alma’, ‘fabrikanın ele geçirilmesini organize etme’ iddiası ile suçlanıyor.
Bilirkişi raporunda Hasşerbetçi, iki eski çalışanı üzerine kurduğu Lifos Ecza Deposu ve Talas Ecza Deposu isimli şirketler aracılığı ile Osel İlaç’ın içini boşaltmakla suçlanıyor.
Mahkemelere sunulan raporlara göre Osel’in ürünleri söz konusu şirketlere piyasa değerinin yüzde 70’i kadar düşük fiyattan satıldı. Ancak yine aynı şirketler üzerinden alınan ürünler ise pahalıya alındı. Yine aynı isimlerin denetimindeki Turkuaz Farma İlaç isimli bir şirkete 160 ton ilaç faturasız bir şekilde sevk edildi.
‘PARAYI ZİMMETİNE GEÇİRDİ’ İDDİASI
Anılan raporda Osel İlaç için Nisan 2009 ve Mayıs 2011 dönemini kapsayan üç ayrı iflas idaresinin atandığı, her üç idarenin de usulsüz işlemlere göz yumduğu iddiası yer alıyor. Fabrikanın eski Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Oğul, anılan raporda 201 bin lirayı zimmetine geçirmekle suçlanıyor.
Osel İlaç hesabına yapılan kimi harcama kalemlerindeki usulsüzlük de raporda yer alıyor. Şirket kayıtlarına göre tek bir araç için 240 lt benzin alındığı, bu alım için 36 bin 594 liralık bir ödeme yapıldığı kaydına ulaşıldı. Yapılan detaylı incelemelerde söz konusu harcamanın fabrikaya ait olmayan araçlar için alınan yakıtları da kapsadığı belirlendi.
MİLYONLARCA İLAÇ TAKİP SİSTEMİ DIŞINDA
Dosyada, halk sağlığını yakından ilgilendiren bir takım kritik işlemler de dikkat çekiliyor. sağlık bakanlığı’nın uyguladığı karekod (ilaç takip sistemi) ile ilacın ne zaman nereye gittiği kime satıldığı takip edilebiliniyor.
Ancak yapılan bir takım ‘aldatıcı’ işlemler sonucu 1 milyon 278 bin 631 adet serum ve 335 bin 412 adet klinik ampulün izine rastlanamıyor. 1.2 milyon lira değerindeki ilaçlar Nisan 2010’da Osel İlaç’da haczedildi, haciz kararı geçtiğimiz Haziran ayında uygulandı. Ancak bilirkişi raporuna göre söz konusu haciz işlemi gerçekte mal kaçırma amacı taşıyor. Söz konusu ilaçların faturasız satışlarla ilaç takip sisteminin dışına çıkarılmasından endişe ediliyor.
Hürriyet