İHH Beykoz Gönüllüleri , ‘Darusselam Hasta Dinlenme Evi’nin yemek giderlerini karşılamak amacıyla yardımseverleri sabah kahvaltısında bir araya getirdi.
Ülkelerinde yaşanan savaş sebebiyle yurtlarından edilen Suriyeli kardeşlerimiz için, İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından açılan, ‘Darusselam Hasta Dinlenme Evi‘nin yemek giderlerini karşılamak amacıyla, İHH Beykoz Gönüllüleri yardımseverleri sabah kahvaltısında bir araya getirdi.
İBB Beykoz Korusu Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen sabah kahvaltısına İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım’ın yanı sıra Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı Salim Öztürk, İlçe Milli Eğitim Müdürü Kazım Bozbay, Beykoz Müftüsü Hüseyin Demirtaş, Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanı Şeref Kaçmaz, Muhtarlar Derneği Başkanı Hüsnü Kolcu, AK Parti Beykoz İlçe Başkan Yardımcısı Ahmet Deliak, meclis üyeleri Nevzat Oral, Bayram Çevik, Gül Biçer ve Emin Yavuz, başkan danışmanları, STK temsilcileri, muhtarlar ve yardım gönüllüleri katıldı.
İHH İnsani Yardım Vakfı Beykoz Temsilcisi Uğur Yoleri yapmış olduğu konuşmasında Beykoz’da İHH yola çıktı artık ve dönüşü yok. İHH’nın kuruluşunda 20 m2 yerde başladığı yolculuk Beykoz’a kadar geldi. Bundan sonra genciyle yaşlısıysa iş artık Beykozlularda. Beykoz’da ki bu sese kulak vereceğiz. Yetimin mazlumun sesi İHH olacak. Destek ve yardımlarınızı bekliyoruz. dedi. Yoleri konuşmasının ardından Mazlumların ve mağdurların, yetim ve öksülerin dertlerine koşan insan.. Yıkılmadan, yorulmadan hakkı savunan insan. Çok kıymetli abimiz sözleri ile İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım’ı konuşmalarını yapak üzere kürsüye davet etti.
İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım’da katılımcıları selamlayarak başladığı konuşmasında şunları söyledi;
Mazlumların ve mağdurların yanına hep beraber koşuyoruz.. Yetim ve öksüzlerin elinden hep beraber tutuyoruz. Biz sadece bu işin görünür kısmıyız. Bu işi asıl yapanlar; kazandıklarını veren, dünya malını sevmeyen, bir yetim çocuğun gözündeki sevgi ve mutluluğu kendi imkanlarından daha çok esirgeyen sizlersiniz. Allah sizin sayınızı arttırsın.
Bizler Müslümanız. Kitabımız Kur’an-ı Kerim bizim yol göstericimizdir. Biz Müslümanlar başımız sıkışıp, gönlümüze sıkıntı düştüğünde Allah’la dertleşir başımızdaki sıkıntının nasıl giderileceğini yine ondan öğreniriz. Bizler herşeyimizi Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in gösterdiği yolda sünnetinden alırız. Kur’an-ı Kerim bir topluluğa rahmet inmesinin şartlarını şöyle sıralar. Birincisi Namazı dosdoğru kılacaksınız. İslam topluluklarında ne yazık ki namaz kılınmaz hale geldi. Sabah namazında zaten camiler boş. İnsanlarımız namazı unuttu. Oysaki Allah’a en yakın olduğumuz an secde anıdır. Dünya sıkıntıları ile uğraşırken Allah’tan birşey isteyeceksek namazı dosdoğru kılacağız. İkincisi tek başına yemeyeceğiz, zekatımızı vereceğiz. Üçüncü ve sonuncusu da Allah resulüne itaat edeceğiz. Bu üç şartı yerine getirince işte o zaman rahmet geliyor. Bu kişisel hayatımızda da böyledir. Bir genç üniversite imtihana girdiğinde, hastalık varsa, borcumuz varsa, Filistin de ayakları ile başına basılan bir çocuğu kurtarmak istiyorsak bunları yapsın. Suriye’de babasının yerini söylemediği için dizleri matkapla delinen 9 yaşındaki çocuğu kurtarmak istiyorsak bunları yapacağız. İzmir’de yetişkin bir insanın Suriyeli bir çocuğu yere çarparak vurduğunda bu adamın kalbinde merhamet olsun ki bir daha yapmasın diyorsak bu 3 şartı yerine getirerek yapacağız. Cennete gitmek istiyorsak bunları yapmak zorundayız.
Beykoz’da aç olarak sabahlayan varmı?
Allah resulüne itaat etmek ne demek? Onun sevdiğini sevmek, yap dediğini yapmak, yapma dediğini de yapmamaktır. Bir hadisde Bir toplulukta eğer bir kişi aç olarak sabahlarsa Allah o topluluktan himayesini kaldırır. buyuruyor. Soruyorum size Beykoz’da aç olarak sabahlayan varmı? Türkiye’de varmı? Dünya’da varmı? Ben biliyorum ki Beykoz’da bir aç var imkanım doğrultusunda ona bir çorba götürmek. Ben biliyorum ki Afrika da bir aç var. O zaman yapabileceğimi yapabilmek.
Yine Hz. Muhammed diyor ki; Bir evde bir yetimin gözyaşı varsa o ev harap olmuştur. Şuanda mülteciler Avrupa’ya giderken 10 binlerce yetim çocuğumuz kayıp. Organ mafyalarının çetelerin ellerinde. Misyonerlerin, suç çetelerin elinde.. Türkiye’de kimsesiz çocuk sayısı 57 bin olduğu tahmin ediliyor. Bunlar aç yatıyor mu yatıyor. Etrafımızda o kadar aç var ki. Beykoz’da da var mutlaka.
İsraf başkasının hakkını gasp etmektir
Suriye’den mülteci akını başladığı andan itibaren İHH’nın gönüllü gençleri seferber oldu. Suriye içerisinde IHH tarafından 9 kamp açtık. Başbakan’ın bahsettiği bu kampların olduğu bölgenin 4 yıldır tampon bölge olmasını istiyoruz. Bu kamplardan bir tanesi yetimlere ayrılan bir kamp. 10 bin kişilik ama 15 bini buldu. Kampların tamamında 120 bin kişi kalıyor. Günlük ihtiyaçları karşılanıyor. Bunların hepsini sizlerle yapıyoruz. Eski düşünür derki; İsraf başkasının hakkını gasp etmektir. Şu yaptığımız israflara bakacağız kaç tane fakir fukaranın, yetimin hakkını yiyoruz.
İHH olarak yetim çalışmasını başlattığımızda yapamazsınız dediler. Gerçekten çok zor ama lezzetli. Her ay baktığımız 81 bin yetimimiz var. Bizim yetimhanemizde çocuklar hep güler. Belli yaştan sonra da üniversite hayatı, iş hayatı ve evliliği takip edilir. Beykoz Belediyesi de yetimlerden sorumlu bir kişiyi görevlendirmelidir.
Herkes sahtekar
Hama’da bir hapishane 5 bin 700 kadın Anne, kız, kız kardeş.. Ve o hapishaneden bir şekilde çıkan bir kadının yalvardığı an. Kadınlar içindeyken burayı toptan bombalayın. Neler yaşandıoğını siz anlayın. Hani kadınlar günü. Herkes sahtekar. Suriye’de şuan 16 ülkenin uçağı kadın ve çocukları bombalıyor. Dünya Kadınlar Günü’nü bize armağan eden sözde ülkeler koalisyon güçleri adı altında Suriye yi bombalıyor.
Yarın bizim başımıza gelmez demeyin!
Türkiye’de hepimiz aynı gemideyiz. İster solcu olalım, ister sağcı olalım veya kemalist ateist olalım bombalar bu ayrımı yapmaz. Güçlü olup kendi nesillerimizi kurtarmak zorundayız. Suriye ye savaş öncesi gittiğimde cami avlusunda yatan 3-4 kişiyi sorduğumda dediler ki; Irak’tan gelenler başımıza bela oldu. O gün Irak’ın başına geleni Suriye yaşarken bugün Suriye’nin başın geleni biz yaşıyoruz. Yarın bizim başımıza gelmez demeyin. O yüzden kulaklarımızı ve gözümüzü açıp nerde aç var yetim var bulup ilgileneceğiz.
İHH, Türkiye’nin ilk uluslararası yardım kuruluşudur. İlk başladığımızda hepimiz üniversite öğrencisiydik. 20 m2 yede başladık, bugün ise Dünya en çok konuşulan kuruluşu olduk. Tabiki sizlerin sayesinde. Zalimlere karşı güçlü olmak zorundayız. Biz onlara zulmetmeyiz. Öyle bir hale gedik ki bizim gençlerimiz onlara özendi. Kendi değerlerimizi unuttu. Çocuklarımızı mutlaka takip etmeli iyi yetiştirmeliyiz. Yetimleri öksüzleri yolda kalmışları Allah bize emanet etmiştir. 7 milyar insanın mutluluk ve saadetinden sorumluyuz. Dini ve dili ne olursa olsun. İman varsa imkan vardır.
Kahvaltı, Beykoz Müftüsü Hüseyin Demirtaş’ın duası ile sona erdi.