Pusu

Beykoz'da yerel bir gazetede yazıyor olmak, yerel siyasetin pesine düşmeyi gerektirir. Çoğunlukla bizde öyle yapıyoruz zaten. Ancak, ülkemde bunca endemik siyasi gelişme yaşanırken, bu gelişmelere kayıtsız yazmakta mümkün görünmüyor. İzlemekte…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Beykoz’da yerel bir gazetede yazıyor olmak, yerel siyasetin pesine düşmeyi gerektirir. Çoğunlukla bizde öyle yapıyoruz zaten. Ancak, ülkemde bunca endemik siyasi gelişme yaşanırken, bu gelişmelere kayıtsız yazmakta mümkün görünmüyor. İzlemekte olduğumuz siyasi hamlelerle ilgili yorum yapmayacağım ben şimdilik. Sadece bir noktayı işaret etmek istiyorum. Oradan bakalım, bir de öyle düşünelim diyorum. Sözün tamamı deliye söylenir diyerek…

Her ne kadar ilk duyuşta kabullenmesi zor olsa da, biraz objektif düşündüğünde insan, susup bir yutkunmak zorunda kalıyor bence! Sanırım evet; batıda düello, doğuda ‘pusu’ geleneği hakim! Hadi canim sende, demeden durup düşünmek gerek.

Şahsen ben Osmanlı aşığı bir Türk’üm!

Yine de atalarımızdan bu yana az hüküm sürmemiş pusu geleneği. Bugünde pek bir meraklısı olduğumuz apaçık! Baksanıza senelerce perşembe akşamları hayat resmen durdu! Biz ne izledik o akşamlarda? Bal gibi de seviyoruz işte bu geleneği!
Ne sağı var bunun ne de solu! Ne iktidarı, ne muhalefeti! Kurt puslu havayı sever ve de pusuyu, örnekleriyle sabit…

Bizde Allah korkusu var, bundandır cinayet işleyeceksek pusu kurarız, gizleniriz‘ diyen Bektaşi Babası kadar da ileri gidip bu olaya dini yaklaşımlarda bulunmayacağım elbet! Allah’tan gizli iş yapabileceğini düşünen birileri var mıdır gerçekte bilemiyorum, varsa da ona Allah’tan hidayet diliyorum bu vesile ile ama konumuz bu değil!

Konu şu ki Türk siyaseti halâ pusuyu seviyor, hem de çok! Kabullenmekte en çok zorlananlardan biri olsam da, tarih susmaz! Biz yazmasak ta o nasılsa konuşur…

Kardeşini, oğlunu… vs. boğazlatan Osmanlı padişahlarından da bunları pusu yoluyla icra ettirenler yok muydu?

Son padişah yurdundan sürgüne gönderilirken, pususuna düşmemişmiydi siyaseten malum şahısların!

Halkın seçtiği bir başbakan idam edilirken bu ülkede; kurulan darağacı gibi görünse de gerçekte bir pusu değil miydi?

Gün geldi cumhurbaşkanları kendi evinin içindeki en yakınının pususuyla kavuşmadı mı Hakk’ın rahmetine bu ülkede Allah adıyla yola çıkıp, bir ülkenin bütün kurumlarını en sinsi pusularla ele geçiren cemaatleri görmedik mi milletçe?

Sırf bir hükumeti yıkmak için, ‘beraber iyi salladık‘ naraları atabilmek için birbirinden çokta haz etmeyen siyasi grupların el ele pusular kurduğuna şahit olmadık mı? Bu pusular uğruna menzilinden uzaklaşmadı mı onlar?
…..

Dedim ya; ne sağı var bunun ne de solu! Kültürümüzde var; pusu…

Ben ne pusudan yanayım ne de pusu kuranlardan… Tek bir noktaya dikkat çekmek isterim; puslu hava bulduğunda pusu kurmaktan çekinmeyenlerin,  hava biraz berraklaştığında masum av numaralarıyla ortalarda mağduru oynamalarını yemiyoruz! Dün çamura buladıklarını bugün savunmalarını da samimi bulmuyoruz! Sular durulsa da bulanda da biz bazı simaları unutmuyoruz!…

Pusu
Bizi Takip Edin