Eğitim Öğretim başladığından itibaren bir ayı geride bıraktık. Eğitimci değilim. Fakat bir veli olmam, toplumsal ve sosyal olayları, gelişmeleri gözlemleyen psikoloji eğitimi almış biri olarak bu yazımda okullarda ‘ki şiddet olaylarına değinmek istedim.
Şiddet deyince aklımıza sadece fiziksel eylemler gelmemeli. Sözel, davranışsal ve psikolojik taciz olarak ta şiddet uygulanabilmektedir.
Şiddet içeren davranışlar arasında öfke patlamaları, tehditler savurmak, yaralamaya çalışmak, kavga etmek, itmek davranış şekilleri vardır.
Şiddet insanlara, doğaya ve doğadaki tüm canlılara karşı uygulandığını söylemek mümkündür. Kişiyi şiddete iten neden bir sebebe bağlı olmadığı, Çevresel, Toplumsal, Ailesel ve Bireysel faktörlerin rol oynadığını gözlemleyebildiğimiz gibi bilimsel araştırmalardan da anlıyoruz.
Şiddet insanlara uygulandığı gibi hayvanlara hatta doğaya Karşı’da uygulandığını söylemek mümkündür.
Her yaştan çocuğun öğrenim gördüğü süredeki, eğitim hayatındaki davranışlarını inceleyen Sosyoloji ve Psikoloji disiplinleri arasında ele alınan bir konu olduğunu eğitim-öğretim camiasının bildiğini kabul ediyoruz.
Çocukların ve Gençlerin eğitim hayatında normal olmayan birçok davranış sergilediği gibi zaman zaman arkadaşları arasında şiddete başvurmaları, hatta öğretmenlerine ve okul yöneticilerine karşı şiddet eylemlerine kalkıştıklarına şahit oluyoruz.
Şiddet ve kavga nedenlerinin ise basit algılanıp; yan baktı, laf attı, kız yüzünden gibi sebeplere bağlanıp geçiştirilen olaylara haline getirildiğinde asıl tehlike burada gizlenmiş oluyor. Yine bununla birlikte eğitim kurumuna, okula gelirken yanında kesici, delici maddeler, ateşli silahlar getiren gençlerin bu cisimleri yanında taşımalarının nedenlerine inilmeyip bir daha olursa disiplin kuruluna sevk edilirsin uygulaması ile risk faktörleri sadece ötelenmiş oluyor.
Oysaki şiddeti uygulayan ile Şiddete maruz kalan bu olayın mağdurları durumunda olduğu gözden kaçırılıyor. Şiddete zemin hazırlayanlar, şiddetin nedenleri, şiddeti tetikleyenler, şiddeti kolaylaştıranlar asıl burada araştırılması ve sorgulanması gereken, arkasındaki görünmeyen faktörler gözden kaçırılıyor.
Şiddetin Sorumlusu Kim?
Çocuğu şiddete iten birçok neden bulunmakta. Çocuklara ilgi gösteremeyen aileler, yanlış uygulama içerisinde olan okul yönetimleri, elektronik iletişim ve bilgisayar oyunları, çocuğun yaşına uygun olmayan filmler, uyumsuz akran ilişkileri, çocukların yaşına uygun gelişiminin sağlanmasına katkı sunulmaması, sınıfların kalabalıkları, öğretmenlerin çocuklara karşı orantısız ilgisi, okulların fiziki yapısı, gelir dengesizliğine bağlı olanak ve olanaksızları şiddeti tetikleyen bazı sebeplerdir.
Bu sebepler, çocuğu şiddete iten başlıca sebepler olurken, çocuğun yaşına uygun olmayan diğer kötü alışkanlıklara da başlamasına neden olabilmektedir.
Peki, neler yapılmalı?
Bu konuda yayınlanmış birçok araştırma, makale ve yayınları bulmak mümkün. Yine Milli Eğitim Kurumu ve Üniversiteler bu konuda birçok araştırma yapmakta ve yayınlar sunmaktadır.
Şiddet davranışı gösteren veya eğiliminde olan çocuklar için mutlaka ailelerle iletişime geçerek okul ve aile bu süreci birlikte yönetmelidirler. Unutulmamalıdır ki burada mağdur olanlar şiddeti uygulayan çocukla şiddete uğrayan çocuktur. Çözümün kesinlikle çocuğu cezalandırmak olmadığı bilinmelidir.
Problemin ne olduğu iyi belirlenmelidir. Sonrasında İyi bir Analiz yapılmalıdır. Bu süreçten sonra Çözüm süreci yönetilmeli ve tüm bunlardan sonra Değerlendirme yapılarak iyileşme durumu gözlenmelidir.
Çocukların davranışları ve tutumları bir yansımanın dışa vuruş şeklinin olduğunu bilmeliyiz.
Çocuklarımızı mağdur etmeyelim, Çocuklar geleceğimizdir.
Saygıyla kalınız.