Seçime 14 gün kala meydanlar oldukça hareketli; boş vaatler de, yerinde vaatler de çok. Gündüz meydanlar, gece uzun saatler süren seçim özel programları sıcak röportajlardan çıkan manşetlerle dolu. Kim kime ne cevap verecek diye heyecanla bekler olduk.
Biri çıkmış, Külliye’yi satmaktan; bir diğeri TRT’yi, TİKA’yı satmaktan bahsediyor. Kapatmak, satmak ve yıkmak seçim meydanlarının popüler siyasi söylemleri arasında en çok duyduklarımız.
Yürüttüğü inceden inceye siyasetle CHP’nin adayı Muharrem İnce meydanlarda. Adaylığı açıklandığında kimileri ‘yok artık’ derken, kimileri de ‘acaba mı?’ demişti. Çıkışında ki kucaklayıcı, ılımlı ve pozitif yaklaşımıyla puan kazanmayı başarmış, son dakika açıklanan bir isim olması merakı arttırmış ve kendisini odak haline getirmişti belki de. Sahnede bisiklete binmesi, Avrupa liderlerinin bisikletli sade hayatlarına bir gönderme niteliğindeydi. Cumhurbaşkanı adayıyım ama sizden biriyim, şatafatlı ve gösterişli yaşamayacağım, kaynakları millet için harcayacağım’ mesajlarını bol bol verdi.
Asrın çılgın projesi olarak nitelendirilen ‘Kanal İstanbul’ projesini, ‘Yerli otomobil’ projesini iptal edeceğinin altını kalın kalın çiziyor, İnce. Daha önce Külliye’yi yıkmaktan bahsetmiş, sonrasında gençlere tahsis edeceğini ve bir bilim merkezi haline getireceğine karar vermiş durumda. Malum, adaylık çıkışında atoma, fiziğe epeyce değinmişti kendisi.
Rizeli’lere seslenerek kendisi için ‘şerbetli bir gelin‘iniz var diyen muhalefetin bir diğer cumhurbaşkanı adayı İyi Parti lideri Meral Akşener’de sahnede. Ne söylüyor? Türkiye’nin uluslararası alanda tanındığı kurumları satmayı vadediyor. TRT, TİKA, AFAD öncelikliler arasında. TRT’yi satacağı parayı da halka dağıtmayı vadeden bir aday… Sonraki satışları henüz muamma.
Düşünün ki ülkeyi, milleti yönetmeye talip olan zihniyetler sadece iptal ve yıkım üzerine dayalı bir siyaset anlayışından bahsediyor. Mevcut muhalefetle; ülkesine ve milletine değer kazandıracak vizyoner, üretken, yenilikçi, dünya ülkelerinin örnek göstererek konuşacağı projeleri yapmayı kendilerine amaç edinmiş olmalarını beklemek imkansız.
Teknolojiden, tasarımdan, markadan, ekonomiden, üretimden, tarımdan, eğitimden ve istihdamdan bahsetmek güzel, iyi hoş da bu alanlarda katma değer sağlayacak bir proje yaratabilmek esas olan, içi boş söylem siyasetiyle harcanacak kadar ucuz malzemeler değil bunlar. Seçime sayılı günler kala, propogandaların arttığı son düzlükte yalan dolan boş ithamlar, alaycı, kavgacı, hoşgörüden uzak bir kültür tavan yapmış vaziyette. Bu mantıkla mı ülkeyi yönetmeye talipsiniz acaba?
Diğer taraftan, 16 yıldır ufkunu ortaya koyarak fikir ve proje üreten, dünyanın en’lerini hayata geçirerek ülkesine ve milletine katma değer sağlayan bir dünya lideri cumhurbaşkanımız ve cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan var. İster beğenin, ister beğenmeyin bugün Türkiye; laf siyasetiyle değil, icraat siyasetiyle dünyada yükselen ülkeler arasında yerini alan öncü bir ülke haline gelmiştir ve yeni sisteme geçişle birlikte güçlenmeye de devam edecektir. Bu millet ‘Vakit Türkiye Vakti’ demeye devam ettikçe, muhalefet kendisini yenilemeye ve yeni şeyler söylemeye mecburdur.
Bu vesileyle Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, 24 Haziran’da vatandaşlık görevinizi yerine getirmek ve sandıklara gitmek için azami çaba göstermenizi rica ediyorum, zira önemli bir seçim bizi bekliyor.