Mutfak enflasyonu siyasetin merkezinde!

Temmuz ayında yüzde 18.95 olarak açıklanan yıllık enflasyon ağustos ayında artışa devam etti ve yüzde 19.25’e yükseldi. Gıda ve enerji gibi oynak kalemlerin dışarıda bırakıldığı çekirdek enflasyon ise (C göstergesi) temm

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Temmuz ayında yüzde 18.95 olarak açıklanan yıllık enflasyon ağustos ayında artışa devam etti ve yüzde 19.25’e yükseldi. Gıda ve enerji gibi oynak kalemlerin dışarıda bırakıldığı çekirdek enflasyon ise (C göstergesi) temmuz ayında yıllık yüzde 17.22 iken Ağustos ayında yüzde 16.76’ya düştü.

Son 6 ay da; ABD’de soğuk hava koşullarının, Brezilya’da sıcakların, Arjantin’de ise aşırı yağışların tarım ürünlerdeki rekoltede önemli düşüşe sebep olması, bu duruma karşın Çin başta olmak üzere tarım ürünlerine olan yoğun talebinin devam etmesiyle tedarik sıkıntılarının oluşmasına neden oldu. Bahsedilen sebeplerden ötürü, iç pazarlarında fiyat baskısı ve tedarik sorunu yaşayan üretici ülkeler, tarım ürünleri ihracatına vergi uygulamayı gündemlerine almaktalar. Geçmiş yazılarımızdan hatırlayacağımız üzere üretici ülkeler salgın esnasında da hububat olmak üzere bazı kalemlere ihracat kısıtlaması getirmekten çekinmemişlerdi. Yani tarımda ihracat vergileri çok uzak bir olasılık değil! Bu işin Türkçesi; Gıda fiyatları bu kışta artmaya devam edebilir.

Çekirdek enflasyonun içinde Gıda kalemleri olmadığını hatırlattıktan sonra şunu da belirtmeliyiz: Gıda fiyatlarında artışı faiz arttırarak çözemeyiz. Zira gıda fiyatlarındaki artışın sebebi parasal değildir. Ancak kurun stabilize olmamasının tüm maliyet unsurlarını da göz önüne aldığımızda gıda kalemlerine de etkisinin negatif olacağını da ifade etmeliyiz. Bu nedenle belirlenen faize kurun vereceği tepki ölçülmelidir.

Yukarıda bahsettiğimiz şekliyle; bütün dünyada görülen fiyat artışları, ithalat kalemleri ve emtialar üzerinden ülkemizde zaten kabul edilebilir seviyenin üzerinde olan enflasyonu daha yüksek düzeylere itiyor. Son haftalarda TL'de görülen değer kazancı bu etkiyi nispeten sınırlı tuttu. Ancak yazın kurak geçmesi ve birçok temel üründe rekolte kayıpları sonbaharda ilave bir fiyat artışı konusunda endişelere neden oluyor. Nitekim temmuz ayı sonunda açıklanan yılın üçüncü enflasyon raporunda yüzde 14.1 olarak ilan edilen yıl sonu tüketici enflasyon tahmini OVP’de yüzde 16.2›ye çekildi.

Kavcıoğlu yönetimindeki TCMB’nin, bu aya kadar gösterge faiz oranını gerçekleşen ve beklenen enflasyonun üzerinde tutma sözü vermesinden mütevellit, piyasa oluşan yeni enflasyon seviyesinin üzerinde bir faiz bekliyorken, söylem değiştirilmesi ve çekirdek enflasyonun işaret edilmesi kurlarda yukarı yönlü baskıyı arttıracaktır.

Kur seviyesindeki artışın, fiyatlar seviyesi üzerine artışla ilgisinin direk olduğunu yakın geçmiş dönemden deneyimledik.

Her ne kadar hükümetin icraat politikalarını benimsese de; saha, halk, oy veren hayat pahalılığında yakınmakta. Her ne sebepten kaynaklanıyorsa da bilhassa mutfak enflasyonuna tepkilerini ifade etmekteler. Hükümetin alacağı kararları da bu zemin ve beklentiler üzerinden değerlendirmesi kaçınılmaz bir gerektir.

Tarım politikalarında genel geçer icraatlar yerine hane halkının günlük tüketiminde önemli yer tutan kalemlerin yıllık tüketim toplamı üzerinden planlama yapılarak; üreticinin planlanan ürünü, planlanan miktar üzerinden ve garantili alım ile üretmesinin, taşımadan kaynaklı firelerin önüne geçmek için saklama ve soğutma koşullarının acilen iyileştirildiği bir yapıya geçmeliyiz. Yıllardır konuşulan hal yasasının da neden meclisten geçirilmeye hazır hale gelmediği de ayrıca merak konusudur. Tarım Bakanlığının uhdesinde ve takibinde olması gerekli böylesi bir konuya her şeyden evvel öncelik vermesi zorunluluktur.

Mutfaktaki yangın faiz ile değil planlı tarım ile çözülür; bunun da gerekleri bellidir.

Mutfak enflasyonu siyasetin merkezinde!
Bizi Takip Edin