Beykoz Kız Teknik ve Meslek Lisesi, gerçekleştirdiği çarpıcı bir yılsonu etkinliği ile 2011-2012 Eğitim ve Öğretim Yılı’na son noktayı koydu
Beykoz Kız Teknik ve Meslek Lisesi, gerçekleştirdiği çarpıcı bir yılsonu etkinliği ile 2011-2012 Eğitim ve Öğretim Yılı’na son noktayı koydu. Okulun öğretmen ve öğrencileri, gerçekleştirdikleri yılsonu programıyla, bu öğretim yılı içerisindeki çalışmalarını konuklarına ve velilerine sergilemenin mutluluğunu yaşadılar.
Salon yetmedi!
Beykoz Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinliğe Beykoz İlçe Milli Eğitim Müdürü H. Nazmi Yekrek ve eşi Hülya Karakurt Yekrek, Belediye Başkan Yardımcısı Nevin Çalışkan, İlçe Milli Eğitim Şube Müdürleri Tevfik Kaşıkçı, Necla Çağlayan, İsmail Hakkı Kurtoğlu, Beykoz Halk Eğitim Müdürü Beycan Kal, Kaymakamlık Yazı İşleri Müdiresi Nurgül Direk ve vatandaşlar katıldı.
Programa katılımın yüksek oluşu nedeniyle, Kültür Merkezi’nin tiyatro salonu tamamen doldu; öyle ki, bazı misafirler ayakta kaldı! Programı izlemeye gelmiş olan gençler ve çocuklar da sergilenen etkinlikleri merdivenlere oturmak suretiyle izlediler, ancak hallerinden oldukça memnundular!
Misafir miniklerin, özellikle ablalarının sergiledikleri tiyatro oyununa kendilerini kaptırmaları ise salonda ayrı bir neşe kaynağı oldu!
Sergi açılışı ve kokteyl
Etkinliğin başlangıcı öncesinde, davetli misafirler eşliğinde okul sergisinin açılış merasimi yapıldı. İlçe Milli Eğitim Müdürü Nazmi Yekrek, eşi Hülya Karakurt Yekrek ile birlikte okul öğrencilerinin el emeği eserlerinden oluşan küçük serginin açılış kurdelasını kesti.
“Tezyin sanatı”ndan cam işi örneklerin ve öğrencilerin “glopaj” tekniği ile yani, kalıp kullanmadan manken üzerinde kumaşa model vermek suretiyle hazırladıkları minyatür kıyafetlerden örneklerin de sunulduğu serginin gezilmesinin ardından ise davetli misafirlere ikramlarda bulunuldu ve sonrasında da programa geçildi.
Müzeyyen Özgür
“Beykoz’a daha donanımlı bir okul hediye edeceğiz”
Sunumu okul öğretmeni Sema Bozbay tarafından yapılan gece, İstiklal Marşı ve saygı duruşunun ardından başladı. Programın açılış konuşmasını Okul Müdiresi Müzeyyen Özgür yaptı. Özgür, konuşmasında gerçekleştirecek oldukları etkinliğin okulun 1968 yılındaki kuruluşundan bu yana “ilk yılsonu kutlama programı” olduğunu hatırlattı ve okul velilerini okula yaklaştırmak, bir kurum kültürü oluşturmak ve okullarını Beykoz’da tanıtmak amacıyla düzenledikleri bu programın, ileride yapılacak daha güzel çalışmaları da beraberinde getireceğine inandığını kaydetti.
Müzeyyen Özgür, konuşmasının devamında, okullarının bina olarak yetersizliğine değinerek, “ ilköğretim seviyesinde dahi olmayan bir yapıda eğitim faaliyetlerimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Ancak öğrencilerimizin hak ettikleri bir okulda eğitim öğretim alabilmeleri yönünde çabalarımız var. Okulumuzun kapasitesini daha da geliştireceğiz ve Beykoz’a daha donanımlı bir okul hediye edeceğiz. O zaman okulumuz, kendi bünyesinde çok daha rahat etkinlikler yapabilecek” dedi.
“Emsalleri arasında tercih edilen bir okuluz”
Okullarının akademik başarısını daha da arttırmayı hedeflediklerini kaydeden okul müdiresi, “ Beykoz ilçesinde emsalleri arasında tercih edilen bir okuluz. Bütün gayretimiz bu yönde devam ediyor” açıklamasını yaptı.
H. Nazmi Yekrek
“Beykoz, donanımlı bir Kız Teknik ve Meslek Lisesi’ne kavuşacak”
Okul müdiresi Özgür’ün ardından söz alan İlçe Milli Eğitim Müdürü H. Nazmi Yekrek ise, “fiziki yapıların, eğitimin olmazsa olmazı olduğunu” belirterek, “ bu konu ile ilgili olarak Beykoz’un yapısına uygun bir okul oluşturma çabası içindeyiz. İnşallah, Beykoz kısa bir zaman sonra donanımlı bir okula kavuşacak” dedi ve kendilerine bu konuda destek veren Kaymakam Aydın Ergün ve Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek’e teşekkürlerini iletti.
“Gönlümüz yarışta önde olmak istiyor”
Yekrek, konuşmasının devamında şunları söyledi: “ Kurumlar arası bir yarış var. Okulumuz kendi kategorisinde bu yarışı Türkiye ölçeğinde götürüyor. Gönül istiyor ki, bu yarışta hep en önde olalım. Bunun birinci yolu, öğrencilerimizin disiplinli olarak gayret göstermeleri. Fiziki mekân yetersizliğini göz ardı edemeyiz. Bu yetersizlik giderildiğinde daha büyük bir başarı da ardından gelecektir.”
“Okulumuz örnek olacak”
İlçe Milli Eğitim Müdürü, “ Beykoz’da hedefimizi yüksek tuttuk. Sık sık toplantılar yaptık. Hedefimiz, Beykoz’u eğitimde, kültürde, sanatta ve sportif faaliyetlerde en iyi şekilde temsil edecek çalışmalar yapmak” ifadesine yer verdiği konuşmasını, çağın hızla değiştiğini ve bunun gerisinde kalınamayacağını, dolayısıyla marka değerler üretmenin zorunluluğunu ifade ederek sonlandırdı. Yekrek, Beykoz Kız Teknik ve Meslek Lisesi’ne atfen, “ okulumuz bundan sonra kendi alanında örnek olacak” dedi.
Ve… Açılsın perde!
Çöp arabası gelmeyince!
Yapılan açılış konuşmalarının ardından ise sıra, her kademedeki okul öğrencilerinin yeteneklerini sergilemelerine geldi. Ve öğrenciler, en alt kademeden yani anaokulu düzeyinden başlayarak, sahneye çıkmaya başladılar.
Perde, sıra bekleyen büyüklerine inat ilk olarak sahneye çıkan “Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü”nün Uygulama sınıfı minikleri için açıldı! Ne de olsa onların sahne tecrübesi büyüklerinden fazlaydı! Zira, 23 Nisan’da da sahneye çıkmışlar ve çok başarılı bir tiyatro oyunu sergilemişlerdi.
Minikler bu sefer sahneye “çöp arabasının sokaktan toplamadığı çöpler” olarak çıktılar! Cips poşeti, karton kutu, plastik bardak, buruşturulmuş gazete kâğıdı, mavi kapak, pet şişe olarak sahneye çıkan Uygulama Sınıfı öğrencileri, büyüklerine şu mesajı gönderdiler: “ Temiz bir gelecek için atık malzemeleri geri dönüşüm kutusuna atalım!”
Minik Kerim’in isyanı!
Minikler tam sahneden ineceklerdi ki, içlerinden alüminyum folyolara sarılmış haldeki Kerim, arkadaşlarıyla birlikte gördükleri ilgiden rahatsız olmuş olacak, “ bir daha yapmayacağım!” diyerek, şöhretsiz bir dünyayı tercih ettiğini gösterdi ve sahne hayatına tövbe etti! Kerim’in, anıları arasına katması için “küstüm!” dercesine seyircilere sırtını dönmüş haldeki fotoğraflarını foto galerimize eklemeyi ihmal etmedik!
Karadeniz paçileri döktürdü!
Miniklerin ardından ise sıra, kemençenin insan kanını zıplatan hareketli nağmelerine kendilerini kaptıran folklor ekibine geldi. Efe öğretmenin paçileri, salondan bolca alkış aldılar! E, tabii kemençe ustası da!
Defile, profesyonellere taş çıkarttı!
Beykoz Kız Teknik ve Meslek Lisesi’nin “Giyim Üretim Teknolojisi Bölümü” öğrencilerine sıra geldiğinde ise, anladık ki, bu hamarat kızların içinden en az bir kaçı kesin manken çıkacak! Hocaları eşliğinde diktikleri pijamaları, günlük ve abiye kıyafetleri, profesyonel manken ablalarını oldukça iyi gözlemlediklerinin ispatı olacak bir başarıyla sergileyen öğrenciler, salondakilerden ıslık eşliğinde bolca alkış aldılar!
Genç kızların, bu kıyafetleri diktikleri sırada aldıkları zevkten belki de daha fazlasını, maharetlerini sergiledikleri bu defile sırasında duydukları kesindi!
Duygu yüklenmeden olmaz!
Defilenin ardından ise 10-C sınıfından Yağmur Demir, herkesin önünde İstanbul’a aşkını ilan etti!
Aşkını herkese duyururken Necip Fazıl Kısakürek’in, “ Canım İstanbul” isimli şiirinden kopya çeken Yağmur’un söylediklerine tüm salon kulak kesildi:
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, edâ, iklim;
O benim, zaman, mekân aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misâle…
Biraz da gülmek lâzım!
Bu kadar duygusallığın yettiğine kanaat getiren ve salondakileri güldürmek isteyen öğrenciler bu sefer karşımıza birbirinden tuhaf psikolojik sorunlu hastalar ile muhatap olan zavallı psikolog Dr. Özge’nin gün içerisinde yaşadıklarını anlatan bir skeç ile çıktılar!
Şarkı ve türküsüz olmaz!
Skecin ardından ise 9-A sınıfı öğrencisi Gamze Kılıç, okuduğu şarkı ve türküler ile salondakilere keyifli dakikalar yaşattı. Gamze’nin seslendirdiği şarkılardan birinde şöyle diyordu: “Bu devirde kimse sultan değil, hükümdar değil, bezirgân değil! Bu kadar güvenme hiç kendine kimse şah değil, padişah değil…”
“Tembeller Ülkesi” hiç de keyifli değilmiş!
Daha sonra ise Çocuk Gelişimi ve Eğitimi öğretmeni Meral Orhan’ın talebeleri olan 11- A sınıfı öğrencileri, başarılı bir tiyatro oyunu ile seyircilerin karşısına çıktı.
Ders çalışmaktan bunaldığı bir sırada kendisine musallat olan Tembeller Ülkesi Kralı ile onun kurnaz mı kurnaz yardımcısı “Yalancı”nın tuzağına düşen minik Pınar, kendisini birden hiç kimsenin çalışmadığı, sadece sabahtan akşama kadar yiyip içip uyuduğu, uyuduğu, uyuduğu ve “çalışmak” kelimesinin adeta kulakları tırmaladığı “ Tembeller Ülkesi”nde bulur. Bu ülkede çocuklar oyuncaklarla bile oynamamaktadırlar; o kadar tembeldirler yani!
Burada bazı sınıf arkadaşları ile karşılaşan Pınar, Tembeller Ülkesi’nde hiç mi hiç mutlu olmaz! Arkadaşları Alper ve Sevil de kendisi gibi ailelerini, kitaplarını, okullarını özlemişlerdir; hatta ders çalışmayı bile!
Bu ülkeye mahkûm olan çocuklar, sürekli uyudukları için neşeleri de yoktur; hayal bile kuramazlar ve çok derin uyudukları için rüya dahi göremezler!
Ah, annelerin yemekleri!
Tembeller Ülkesi’nde tabii kimse yemek yapmadığı ve her şey hazır tüketildiği için cips, çikolata, kurabiye ve börek yemekten bıkan çocuklar, annelerinin bir zamanlar pişirdiği ancak kendilerinin beğenip de yemedikleri yemekleri şimdi öyle çok özlemişlerdir ki!
Yaşasın! İyiler iş başında!
Çocukların bu hallerine çok üzülen İyilik, Umut, Neşe, Uyku, Rüya ve Hayal perileri onları bu durumdan kurtarmak için Kral AKIL ve eşi kraliçe SEVGİ’ye danışırlar ve öğrenirler ki, çocukların bu ülkede yedikleri her sağlıksız yiyecek, onlarda tembellik mikrobunu arttırmaktadır. Bu durumun çaresi ise çocukların bu ülkede üç gün boyunca hiçbir yiyecek yemeden, sadece su içerek bu mikroptan arınmalarıdır! Eğer çocuklar bu süre içinde aç kalmayı başarırlarsa, Kral AKIL ve eşi kraliçe SEVGİ, perilerin de yardımlarıyla onları bu Tembeller Ülkesi’nden kaçırıp, ailelerine ve okullarına kavuşturabileceklerdir.
Salondaki çocuklar Pınar ve arkadaşlarını uyardılar!
Perilerden talimat alan solondaki misafir çocuklar, uykularından uyandıklarında Pınar ve arkadaşlarına üç gün boyunca Tembeller Ülkesi’ndeki hiçbir yiyeceği yememeleri gerektiğini hatırlattılar. Hatta bunu büyük bir heyecan ve duyarlılıkla yaptılar! Öyle ki, oldukça heyecanlanan bir çocuk, sahnedeki oyuncu ablalarına şöyle seslendi: “ Hiçbir şey yimen!”
Bu heyecanlı çıkış, hatıralarda güzel bir anı olarak yer ederken, en az onlar kadar heyecanlanan biz büyükler de, Pınar ve arkadaşlarının azimli çabalarını ve oyunun sonunda Tembeller Ülkesi Kralı ile onun kurnaz mı kurnaz yalancı yardımcısını alt edişlerini bolca alkışladık!
İngilizce şarkı ve kurtlarını döken öğrenciler!
Gece, 9- A sınıfı öğrencisi Büşra Yanar’ın başarıyla seslendirdiği iki İngilizce şarkı ile sona erdi. Arkadaşları şarkı söylerken sahneye çıkan okul öğrencilerinin doğallıkları ve keyifleri de, en az sundukları etkinlikler kadar izlenmeye değerdi!
Pratik Kız Sanat Okulu’ndan günümüze…
1968-1969 eğitim öğretim yılında “Beykoz Pratik Kız Sanat Okulu” adıyla Beykoz Korusu girişinde Abraham Paşa Köşkü olarak bilinen iki binada gençler yetiştirmeye başlayan okulda şu anda Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Giyim Üretim Teknolojisi, Seramik Cam Teknolojileri ve Bilişim Teknolojileri alanlarında eğitim veriliyor.
Okul binası talebi karşılamıyor
1997-1998 eğitim öğretim yılından itibaren Beykoz Ortaçeşme Çayır Caddesi’ndeki yeni binasında eğitim vermeye başlayan okulun Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nün Uygulama sınıfı ise 2002 yılında tadilat gören Beykoz Korusundaki Abraham Paşa Köşkü’nde faaliyetlerine devam ediyor. Ancak öğrenci sayısının zaman içerisinde artışı neticesinde okul şu anda fiziki olarak yetersiz bir durumda. Bu durum, yılsonu etkinliğinde de zaten gerek İlçe Milli Eğitim Müdürü H. Nazmi Yekrek, gerekse okul müdiresi Müzeyyen Özgür tarafından da dile getirildi.
Not: Bu seneyi kaçıranlar için, artık kısmetse bir dahaki seneye! Ancak, okulun inşallah inşa edilecek olan kendi tiyatro salonunda buluşmak ümidiyle tabii! Bu okula “salon”, üstelik de “büyüğünden” lâzım!
Haber: Arzu Başlantı