Beykoz’a mal olmuş kişilerden biri idi Albay Doktor Ercan Bülbül…
İyilik ve yardım anlamında elinin değmediği kişi sayısı çok azdır.
Öğrencilere burs vermesinden tutun da Doğu’daki okullarda yemekhane yaptırmasına, Beykozlu çocukların erkekliğe ilk adım attığı sünnet törenlerinden yemek yerken zorlanan kişilerin dişlerinin yapılmasına kadar her şeyde onun emeği ve yardım eli vardır.
Beykoz’da Cumhuriyet Halk Partisi’nde çeşitli görevlerde bulunmuş hatta milletvekili adayı bile olmuştur. Beykoz’daki bir yerel gazetede sağlık üzerine köşe yazarlığı yaptığı da olmuştur.
5 yıllık üniversite hayatım boyunca zorundaymış gibi her ay bana burs gönderen çok sevdiğim Ercan Bülbül’ü (teyzemin eşi), mahcup etmemek adına elimden geleni yaptığım da bir gerçek. 29 yıllık hayatım boyunca Beykoz Belediyesi’nden resmi başvuru olarak 1 kez talepte bulundum. O da aynı dönemde 3 kardeş üniversite hayatını sürdürüyorduk. Burs için form doldurdum. Kısmetimizde yokmuş ya da bizlerden daha fazla ihtiyaç sahipleri varmış ki hiç birimize burs çıkmadı!
Benim için çok değerli olan amcamın vefatının seneyi devriyesinde ramazan ayında iftar vermek sonrasında da mevlit okutturmak istedi teyzem. Yaklaşık 150 kişi için düzenlenen iftar yemeği için en büyük sorunumuz masa ve sandalye bulmaktı. Maalesef yeterli sayıdaki masa ve sandalyeyi mahalledeki komşulardan bulamadık. Beykoztr Gazetesi’nde çalışırken kazandığım abilerden biri olan, o zamanın CHP Beykoz Gençlik Kolları Başkanı Ümit Serdal Okuyan’a ilettim talebimi. Sağ olsun o da benim sorunumla ilgilenip şimdilerde Beykoz Belediye Meclis üyesi Kerem Ersin’e iletti. Sonuç olarak isteğim kadar masa ve sandalye evimizin kapısına kadar getirilip mevlit sonrası tekrar aynı araç tarafından alındı. Ancak gün içerisinde sitem ve biraz da azar işittiğim bir telefon aldım. Benim için çok önemi olan belki sizler için pek de anlam ifade etmeyeceği telefon Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı Hanefi Dilmaç’tan geldi.
Telefon görüşmesinde bana ‘kızım masa ve sandalye ihtiyacını neden bana iletmiyorsun? Benim telefonum sende yok mu? Neden araya başkalarını sokuyorsun, direkt beni arasana!‘ Biraz da mahcup bir şekilde dedim ki Hanefi Bey, (Başkanım gibi kelimeler etmeye alışık değilim) ‘Böyle bir konu için sizi rahatsız etmek istemedim‘. Aldığım cevap ise; ‘Senin için önemli olan her şey bizler için de önemlidir. İstediğin sayıda masa ve sandalyeyi sana bir şekilde tedarik edeceğim. Vereceğim telefon numarasına ev adres bilgilerini gönder kızım’.
Bugüne kadar kaç kişi belediyeden bir talepte bulundu Allah bilir. Ama benim 2. talebimin Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı Hanefi Dilmaç’ın dikkatini çekmesi ve benim sorunumu önemseyerek beni araması gururumu okşadı. İsteseydi önüne gelen binlerce talep gibi benim talebimi de onaylayıp geçerdi. Neticede Beykoz’da hiçbir siyasi görevim ya da dernek görevim yok. Yani beni tanıması ve araması için pek de sebep yok, tanınan simalardan biri değilim. Ama ben Beykoz’da ikamet eden sıradan bir vatandaş olarak Hanefi Bey tarafından aranmış olmaktan mutluluk duydum. Bazen çok küçük gözüken şeyler büyük sevgi ve saygıların duyulmasını sağlar. Hanefi Dilmaç’a duyduğum sevgi ve saygının temelinde de bu olay yatar.
Ancak bu olay yaşanmasaydı Hanefi Dilmaç’ı sevmez miydim?
Şüphesiz yine severdim.
Çünkü;
Hanefi Bey halk seviyesine inip insanların kalbine dokunabiliyor.
İnsanlarla hep iletişim halinde.
Ne kadar yoğun bir gün geçirirse geçirsin kafasını kaldırıp insanların yüzüne bakarak gülümsemeyi bizlere çok görmüyor.
Her şeyden önce samimi ve şeffaf.
Eğriye eğri doğruya doğru diyecek kadar dürüst.
Eksiklik ya da hata söz konusu ise sorumluluğu kendi üzerine alıp gereğinin yapılacağını söyleyecek kadar cesur.
Kısacası bence O, bizden biri. Senin benim gibi…
Gel de böyle bir insanı sevme!
* Ercan amcamın iftar yemeği ve mevlidi için emeği geçen herkese canı gönülden teşekkürler.