İstanbul Medipol Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü tarafından “Otizmli Bireylere Güvenlik Becerileri Farkındalığı” başlıklı etkinlik düzenlendi. Güney Kampüs Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte otizmli bireyler ve güvenlik becerileri, problemli davranış anında güvenli müdahale ve dijital dünyada otizmli çocuklar için alınabilecek güvenlik önlemleri geniş çerçevede ele alındı.
Engelli Öğrenci Ofisinin de paydaş olduğu Konuşmacılar arasında Tohum Otizm Vakfı Eğitim Ar-Ge Direktörü Dr. Nursinem Şirin, Kurul Onaylı Davranış Analisti M.S. BCBA Başak Topçuoğlu, SOBE Vakfı Eğitim Direktörü Dr. Z. Alperen Sağdıç ile Otizmli çocuğu ile ilgili yaşadığı deneyimleri paylaşan Doç. Dr. Berat İlhan Ceylan yer aldı.
ŞİRİN: BİREYLER TEHLİKEYİ ALGILAMAKTA ZORLANABİLİR
Dr. Nursinem Şirin, otizmli bireyler için güvenlik becerilerinin hayati önem taşıdığını vurgulayarak “Bazı güvenlik becerileri günlük hayatta sıkça karşımıza çıkarken, bazıları sadece nadir durumlarda gereklidir. Örneğin, mutfakta bıçak kullanımı her gün gereklidir ancak kaybolma durumunda ne yapacağını bilmek sadece belirli zamanlarda ihtiyaç duyulan bir beceridir.” dedi.
Ayrıca, güvenlik becerilerinin ev, okul, çalışma ortamı ve toplumsal alanlarda farklı şekillerde sınıflandırılabileceğini ifade eden Şirin, “Bu bireyler bazen tehlikeyi algılamakta zorlanabilir veya yaşadıkları bir olayı ailelerine veya yetkililere aktarmakta güçlük çekebilirler. Otizmli bireylerin güvenlik becerilerini geliştirmek için bazı yöntemler de uygulanabilir.” diyerek güvenlik becerilerini öğrenmenin ve uygulamanın önemine vurgu yaptı.
TOPÇUOĞLU: GÜVENLİ MÜDAHELE EĞİTİMİ ŞART
Özel gereksinimli bireylerle çalışırken hem kendini hem bireyi korumanın önemine değinen M.S. BCBA Başak Topçuoğlu, “Müdahale sırasında bireyin haysiyeti, temel ihtiyaçlarının karşılanması ve güvenli bir ortamın sağlanması öncelikli olmalıdır. Nasıl ki bir fabrikada çalışanların iş güvenliği için koruyucu ekipman kullanması gerekiyorsa, özel gereksinimli bireylerle çalışan uzmanların da gerekli güvenlik önlemlerini alması gerekmektedir.’’ dedi.
Kendi deneyimlerinden yola çıkarak, güvenli müdahale eğitimi sayesinde problem davranışlarla nasıl başa çıkılabileceğini anlatan Topçuoğlu “Tokat yedim, tırmalandım, tekmelendim ancak güvenli müdahale eğitimi aldığım için bu tür durumlar karşısında nasıl bir strateji izleyeceğimi biliyordum. Bu eğitimin her yıl güncellenmesi gerektiğine inanıyorum. Türkiye’de bu tür müdahale yöntemlerinin bilimsel temelli hale getirilmesi ve yaygınlaştırılması büyük bir gereklilik.’’ diyerek bu alandaki bilimsel çalışmaların çoğalması gerektiğini ifade etti.
SAĞDIÇ: ÇOCUKLARA DİJİTAL OKURYAZARLIK EĞİTİMİ VERİLMELİ
Otizmli bireylerin dijital dünyada karşılaşabileceği riskler ve yardımcı teknolojiler hakkında bilgiler veren Dr. Z. Alperen Sağdıç ise “Akıllı çocuk saatleri artık pek çok ebeveyn tarafından kullanılıyor. Ancak, bu saatleri sadece takmak yeterli değil; çocuklara saatleri nasıl kullanacaklarını da öğretmemiz gerekiyor. Özel eğitim öğretmenleri olarak bizlerin bu cihazları eğitsel sürecin bir parçası haline getirmesi önemli. Örneğin, SOBE Vakfı’nda yürütülen çalışmalarda, çocuklara acil durum butonunu nasıl kullanacaklarını öğretiyoruz. Kaybolma veya kriz anında ebeveynlerine ya da öğretmenlerine sinyal gönderebilmeleri için bu beceriyi kazanmaları gerekiyor. Aynı şekilde, görüntülü arama yapmayı öğretmek de çocuğun güvenliği için kritik bir beceri olabilir.’’ dedi. Sağdıç, aynı zamanda dijital dünyada sosyal medya ve çevrimiçi platformların getirdiği risklere de değinerek, ebeveynlerin çocuklarına dijital okuryazarlık eğitimi vermesi gerektiğini vurguladı.
DOÇ. DR. CEYLAN: OTİZMLİ BİREYLER DE AKRANLARIYLA BİRLİKTE EĞİTİM ALMALI
Hem akademisyen hem de bir otizmli çocuk annesi olarak yaşadığı deneyimleri paylaşan Doç. Dr. Berat İlhan Ceylan da “Akademik hayatımda eğitimle ilgili çalışmalar yapıyorum, ancak bugün burada bir anne olarak da konuşmak istiyorum. Çünkü otizmli bir çocuğun gelişimi için eğitimciler, aileler ve toplum arasındaki iş birliği büyük önem taşıyor. Otizmli bireylerin eğitimi konusunda en çok vurgulamak istediğim noktalardan biri kapsayıcılık. Maalesef eğitim sistemimizde öğrenciler çok fazla sınıflandırılıyor.” diyerek tüm öğrencilerin eşit şartlarda eğitim alması gerektiğinin altını çizdi.
Otizmli bireylerin eğitim sisteminde kapsayıcı bir yaklaşımla desteklenmesi gerektiğini, onların sosyal ve akademik gelişimleri için akranlarıyla bir arada bulunmalarının önemli olduğunu belirterek “Kendi deneyimimizden yola çıkarak söyleyebilirim ki, otizmli çocukların akranlarıyla birlikte eğitim alması onların sosyal ve akademik gelişimine büyük katkı sağlıyor. Oğlum Baran, yüksek akademik başarı gösteren bir çocuk olmasına rağmen, sınav kaygısı ve hastalıklar nedeniyle eğitim sürecinde zorluklar yaşadı. Ancak sınıf arkadaşlarının desteği sayesinde bu süreci daha kolay atlattı.’’ dedi.
Etkinlik, konuşmacılara plaket takdim edilmesi ile sona erdi.
Yorumlar kapalı.