Bir Muhsin Başkan vardı!

Bir Muhsin Başkan vardı… Anadolu'nun bağrından çıkmış mert, dürüst, açık yürekli, cesur, fedakâr, samimi bir insandı…  Saf, tertemiz, katıksız ve hormonsuzdu kaygısı da kavgası da  bu millet ve vatan  için…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir Muhsin Başkan vardı… Anadolu’nun bağrından çıkmış mert, dürüst, açık yürekli, cesur, fedakâr, samimi bir insandı…  Saf, tertemiz, katıksız ve hormonsuzdu kaygısı da kavgası da  bu millet ve vatan  için olan özü sözü bir adamdı!

Bir Muhsin Başkan vardı… Yalansız dolansız bir insandı, siyaseti kişisel hesapları için ve meslek algısıyla değil, milletin değerlerini yaşamak ve yaşatmak için yapardı. Söz konusu olan millet ve vatansa tavrı belliydi; gözü pekti, sertti ve mertti bu hususta. Taviz vermeyen adam gibi adamdı.

Bir Muhsin Başkan vardı… 12 Eylül 1980’de yapılan askerî darbenin ardından, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası sanığı olarak cezaevine giren, beş buçuk yılı hücrede olmak üzere yedi buçuk yıl Mamak Cezaevi’nde birçok işkenceye maruz kalan, bu davadan herhangi bir ceza almadan ömrünün en verimli yıllarını cezaevinin soğuk duvarları arasında geçiren bir adamdı… Tüm yaşananlara ve yaşatılanlara rağmen devletine küsmeyen cezaevinden çıktığı gün “nerde kalmıştık?” diyerek bıraktığı yerden tekrar işe koyulan adam gibi adamdı.

Bir Muhsin Başkan vardı… Mazluma Yunus zalime Yavuz olan  tam bir Anadolu delikanlısıydı. Edep ve ahlak abidesiydi…

Bir Muhsin Başkan vardı…  Ben toprağı saksıda, köylüyü sinemada, çileyi edebiyat kitaplarında okumadım. Her türlü çilenin İçinde yaşadım, içinden geldim diyen bir adamdı.  

Bir Muhsin Başkan vardı… Sevgili peygamberimizin çizgisinde bir hayat yaşamayı ilke edinen, ona layık olmaya çalışan mahcup bir insandı. Müslümanlıktan kopmuş bir Türklük onun için bir önem ifade etmiyordu. Türklük bedenimiz, Müslümanlık ruhumuz diyen bir adamdı…

Bir Muhsin Başkan vardı… her daim hizmetinde olduğu bu ülke insanının her bireyinin, ay-yıldızlı bayrağın altında kardeşçe yaşadığı imtiyazsız, sınıfsız  bir ülke hayal ederdi… Kızıl elması ise Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar kaynaşmış güçlü bir Türk dünyası idi…

Bir Muhsin Başkan vardı… “12 Eylül 1980 öncesi sokakları, caddeleri paylaşamadık ama hücreleri paylaştık, oralarda birbirimizi daha iyi anladık.  Sonuçta herkes bu vatanın evladı. İnsanlar ortak değerlerde buluşup birlikte hareket edebilmeyi öğrenmeli” diyen erdemli bir adamdı.

Bir Muhsin Başkan vardı… Etnik ve ırka dayalı ayrımları ve üstünlük iddialarını reddederdi. Yaratılanı yaratandan ötürü seven biriydi…

Bir Muhsin Başkan vardı… “Allaha şükür 41 yıllık mücadele hayatımda sizin karşınıza çıkarken utanacağım hiçbir şey yoktur. 41 yıllık mücadele hayatımda sizin karşınıza çıkarken birisi bir şey der mi diye hiç kaygı duymadım”  diyen bir adamdı…

Bir Muhsin Başkan vardı… “Kim söylemiş niye söylemiş ayırt etmeden kim doğru bir iş yapsa veya söz söylese onar takdir ederim. Yine aynı şekilde kim yanlış bir iş yaparsa  veya yanlış söz söylerse uyarır düzeltmeye çalışırım… Tün bunları söylerken hiçbir komplekse kapılmam” diyen adil bir adamdı…

Bir Muhsin Başkan vardı… “Seçimler kavga aracı olmamalı sel gider kum kalır. Siz bu liderlere bakıp da onların üsluplarına kapılmayın… Bu seçimde gidecek sizler komşu, akraba, hemşeri olarak birlikte yaşamaya devam edeceksiniz… Seçimlerde liderlerin kullandığı siyasi dil yüz yüze bakmayı engelleyecek şekilde olmamalı” diyen bir adamdı.

Bir Muhsin Başkan vardı… İlkelerinden taviz verseydi, dünyevî makamların çoğuna erişebilirdi. Lakin omurgalı bir duruş sergilemeyi tercih etti. Güç ve otoriteye yaslanmadı. Nimeti de külfeti de paylaşan bir düzenin hayalini kurdu. Hak bildiği yolda eğilip bükülmeden  geri adım atmadan hep dost doğru yürüdü…

Bir Muhsin Başkan vardı… Bir saniyesine bile hükmedemediğiniz bu dünya için fırıldak olmaya değmez diyen adam gibi adamdı.  Ne kendisi fırldaklık yaptı ne de fırıldak insanlara paye verdi…

Evet… Bir Muhsin Başkan vardı… Türkiye’yi yasa boğan şehadeti sonrası rahmetli valideleri Fidan Yazıcıoğlu’nun  “oğluma bir ben değil uçan kuşlar bile ağladı…” derken haksız sayılmazdı. Vefatı ile partili- partisiz, yediden yetmişe milyonları üzüntüye gark etti… Çok arzu ettiği “büyük birliği” cenazesinde sağladı!

Allah ona rahmet eylesin… Mekânı cennet ruhu şâd olsun…

Bir Muhsin Başkan vardı!
Bizi Takip Edin