Hafiften bir çise, otantik bir sis ve mis gibi bir Boğaz Havasını yakaladın mı hemen oltanı kapacaksın; ya Kandilli, ya Kuleli veya Çubuklu sahiline -amiyane tabirle- akacaksın. Biz biraderle bu Pazar ‘Üçü Bir Arada’yı yakalayınca kendimizi Kuleli sahiline attık. Kısa bir süre balık tutmaya çalıştıktan sonra daha ağır basan bir tutkumuzu eda etmek üzere Anadolu Hisarı Spor Akademisi Stadı’na geçtik.
Uzun yıllar İstanbul un en önemli stadlarından biri olan Spor Akademisi stadı 100 yıllık Çınar Beykoz 1908 ve Anadolu Hisarı İdman Yurdu’na 1. Lig(Milli Küme) de dahil olmak üzere farklı farklı profesyonel lig kademelerinde ev sahipliği yapmış, İstanbul amatörünün de yıllarca kalbi olmuş bir stad. Çocukluğumuzda en yakın bir kaç arkadaşımızı alıp o zamanlar toprak zemine sahip stadda amatör ruhun en mücadeleci, en asil maçlarını seyretmekten büyük haz duyardık. Maçları izledikten sonra da Spor Akademisi Stadının hemen yanındaki kum sahada abilerimizden gördüklerimizi uygulamaya çalışır, annelerimizin haklı isyanını göze alma pahasına kendimizi paralayana kadar top peşinde koşardık.
Bu sımsıcacık anıların ısıttığı yüreğimizle soğuk havaya rağmen Spor Akademisi öğle seansında(!) yerlerimizi aldık. İlk denk geldiğimiz maç ilçemizin güzide kulüplerinden Kavacık’ın Kınalıada’yla yaptığı maç oldu.
1. Amatör 16. Grup’ta ilçemizin bir diğer güzide kulübü Çubuklu ile ilk ikiyi paylaşan Kavacık Spor Kulübü Süper Amatöre tekrar döneceğine dair ciddi sinyaller veriyor. Nitekim maçın 85. dakikasına 1-1 berabere girmelerine ve penaltı kaçırmalarına rağmen maçtan kopmayıp 3-1 galibiyetle sahadan ayrılmaları ne kadar ciddi olduklarının en güzel göstergesi.
Kavacık Spor un maçının hemen ardından mahallemin takımı Küçüksu Yenimahalle’nin Koşuyolu ile maçı vardı. 1. Amatör 14. Grup’ta mücadele eden, geçen sene destansı bir kümede kalma hikayesi ile adını İstanbul Amatör’ünde duyuran Yenımahalle, sezona yeni bir yönetim ve heyecanla ile başlamasına rağmen talihsiz maçlar yaşadı ve ve ligin orta-alt sıraları arasında gidip gelmeye başladı. Koşuyolu karşısında 15-16 yaşındaki gençlerin ağırlıkta olduğu bir takım ile çıkan Küçüksu Yenimahalle sahadan yine talihsiz bir yenilgi ile ayrıldı.
Sahada gençlerin futbol oynama çabaları yanında içimizi ısıtan diğer bir unsur tribünde bir kaç dost ile yaptığımız güzel sohbet oldu. 16.11.2014 Pazar günü spontane yaşadığım bu huzur bana bir yerlerden tanıdık geldi;
Yine bir Kasım Ayında bundan 2 sene evvel; 04 Kasım 2012 tarihinde Beykoz 1908’in maçını seyretmek üzere Beykoz Stadında yerimi aldığımda eski bir İstanbul Beyefendisi Tarık Bey ile tanışmış ve koyu bir muhabbete dalmıştım. Şahit oldukları ve tecrübeleri(yaşadıkları) ile tam bir hazine olan Tarık Bey’in anlattıklarını Beykoz İlçesinin Spor Tarihi hakkında bildiklerimle harmanlamış ve ortaya çıkan enfes yazıyı Joganita.net adresinde yayınlamıştım.
Şimdi sizi, yayınladığımız zaman rekor bir tıklanma ile eşine az rastladığımız bir ilgiye mazhar olmuş , ‘Güzel Bir Sonbahar Pazarı Beykoz’da Kabul Günü’ başlıklı yazımda Beykoz’un Spor Kültürünü ve Tarihini iki kulübün -hatta üç- (Beykoz 1908 ve Paşabahçe S.K. ve Anadolu Hisarı İ.Y.) özelinde irdelediğim satırlarla başbaşa bırakıyor, ilçemizin diğer kıymetli spor kulüplerini ise ilerleyen yazılarımızın konusu yapmak istiyorum.
Buyrunuz efendim;
…’Nezih bir Türkçe’yle anlattığı birbirinden orijinal hatıralarını kaydetmek için gözlerimi gözlerinden ayırıp telefona götürdüğümde Kusura bakmayın. Rahatsızlık verdim.’ diyecek kadar beyefendi bir insan Tarık Bey.
Beykoz/Akbaba doğumlu. O zamanki ismiyle Tophane Endüstri Sanat Lisesindeki öğreniminin son senesinde 1959-60 sezonunda oynamış Beykoz Spor’da. Bir önceki sezon Abdullah’ların,Sıtkı’ların, Kelle İbrahim’lerin Fenerbahçe ve diğer büyük takımlara transferlerini gözleri ışıldayarak anlatıyor.
Kendisi Beykoz Spor’dan sonra Beykoz’un başka bir köklü kulübü Paşabahçe’de bir sezon daha oynayıp ihtisas gördüğü alanda çalışmaya başlamış. Yıllar boyunca yurt dışına gidip gelmiş. Lakin içindeki futbol ateşi hiç bitmemiş olacak ki Bölgesel Amatör Ligde zor günler geçiren Beykoz 1908 A.Ş.’nin maçını seyretmeye gelmiş.
Sadece O değil; üç dört sene öncesine kadar Bank Asya’ya çıkma mücadelesi veren takımlarının bugün bölgesel amatörde can çekişmesine aldırmadan hem deplasmanda hem de içerideki maçlar da sürekli destek veren sadık bir taraftar grubu var Beykoz’un.
Sahada ise köklü geçmişinden hiçbir iz taşımayan bir takımı..
Kötü futbolun sebebi sadece sahadaki genç çocuklar değil tabi. Son yıllara damga vuran yönetimsel hatalar bugünlere gelinmesinde aslan payına sahip.
Altın çağlarında ilçedeki fabrikaların işçilerinin maaşlarından küçük miktarda aidatlar kesilerek bütçesi oluşturulan kulüp ilk önce mevzu bahis fabrikaların kapatılması ile sarsıldı. Çare olarak şirketleşme yoluna gidildi. Bu seferde kulüp hisselerini satın alan ve/veya kulübe bağışta bulunan zengin iş adamlarına gebe kalındı. Şahıslara bağlı bu yönetim şekli şeffaflığı engelledi ve 3-4 yıl önce Bank Asya’ya çıkma mücadelesi veren futbol takımı ve Beko Basketbol Ligi’nde mücadele eden basketbol takımı olan kulüp neden bugün her iki dalda da bölgesel amatörde tutunma mücadelesi veriyor? Neler oldu/oluyor ?’ şeklinde bir soru yönelttiğimizde net bir cevap almamızı engelledi.
Benzer bir kaderi de 1980-90 lı yıllarda ilçenin bir başka köklü kulübü Paşabahçe Spor Kulübü de yaşamıştı. 1987 ile 1992 yılları arasında Basketbol 1. Liginde mücadele eden, 2. lik 4. Lük gibi derecelerle play-off a kalan, Türkiye Kupası kazanan Şişecam Paşabahçe Basketbol Takımı maddi gerekçelerle ligden çekilmişti.
Uzun lafın kısası genç cumhuriyetin ilk yıllarında yarı sosyalist yerleşkelerin denendiği Beykoz’da, kulüpler de fabrikalardan maddi destek, işçilerden de beşeri kaynak bularak ses getirmiş. İlerleyen dönemlerde ise endüstriyel futbola ayak uyduramamış ve hayli güç kaybetmişler.
Çocukluğumda 2. Lig yıllarına yetişebildiğim Anadolu Hisarı Spor Kulübü de Beykoz’un 100 yıllık kulüplerinden. Şu anda İstanbul Süper Amatör Küme de mücadele eden kulüp de eski günlerini mumla arayanlardan.
Ah ah…
Bir zamanlar Fenerbahçe’nin tesis yetersizliği yüzünden antremanlarını yaptığı Anadolu Hisarı’ndaki Spor Akademisi stadının dili olsa da konuşsa..
Bir zamanlar Fenerbahçe,G.Saray ve Beşiktaş’ı geride bırakarak Atatürk Kupasını kazanan, 1983-84 de İnönü Stadında Eskişehir Spor ile yaptığı maçla 2. Lig seyirci rekorunu kıran Beykoz Spor tarihi dile gelse de anlatsa…
Kalemimiz, istidadımız el verdikçe bu satırlarda Spor Akademisi Stadının da dili olucaz, Beykoz’un Spor Tarihini de dile getiricez EvelAllah..
Bizi izlemeye devam edin.