Bumerang Siyaseti

Geçen hafta, Arap asıllı İngiliz gazeteci yazar arkadaşımdan bir mail aldım. Mailin içeriği ve temel sorusu şuydu: 'Bir operasyon için Türkiye'ye geleceğim. 15.Temmuz kalkışmasına atfederek, bu dönem gelmem ne derece…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçen hafta, Arap asıllı İngiliz gazeteci yazar arkadaşımdan bir mail aldım. Mailin içeriği ve temel sorusu şuydu: ‘Bir operasyon için Türkiye’ye geleceğim. 15.Temmuz kalkışmasına atfederek, bu dönem gelmem ne derece uygun? Ülke güvenli mi? Geldiğimde beni karşılayabilir misin?‘. Bunu soran finans ekonomi yazarı bir gazeteci, ‘dünya insanı’. Kim olduğu, ne yaptığı çok da önemli değil aslında, önemli olan yurt dışında yaşayan sıradan bir insanın şuan ki ‘Türkiye‘ algısı!

Türkiye, 15 Temmuz öncesi ve 15 Temmuz sonrası olmak üzere ikiye ayrılıyor artık. Bu başka bir şey!

Türkiye, yakın siyasi tarihinde çok şeyler yaşadı. Terörle, ihtilallerle, yoklukla, haksızlıklarla, ihanetlerle imtihan edildi ancak 15.Temmuz tarihinde yaşanan durum artık ‘Yeni Türkiye’ için bir milat olarak kabul ediliyor.

60, 70, 80 ihtilalleri dönemi boyunca Türkiye’de yaşananları kitaplardan okudum, hocalarımızdan ve aile büyüklerimizden dinleyerek öğrenmeye çalıştım hep, lakin benzer bir durumu bir fiil hissede hissede yaşamak başka birşey!

Korkunun, özgürlüğün, geleceğin, acının, heyecanın aynı anda hissedilerek nefes alındığı o anlar, o saatler geçirdiğim en uzun günler ve haftalar olarak bende kalacak olsa da,  ‘Biz milletiz, Türkiye’yi darbelere, teröre yedirmeyiz’ diyen bir milletin mensubu olduğum için gururluyum.
Darbe girişiminin nedenini, niçinini, mevcut durumunu yazmayacağım. Gerek de yok, zira her yerde fazlasıyla konuşulmakta ve çokça yazılıp çizilmekte. Gelin başka bir yerden bakalım…

Geçtiğimiz haftalarda bir haber yansıdı basına: Avusturya Viyana Havaalanı’nda ki bir bilboard da ‘Türkiye’ye gitmek sadece Erdoğan’a kazandırır’, yani ‘Türkiye tatili sadece Erdoğan’a yarar’ şeklinde bir uyarı cümlesi yer aldı. Türkiye aleyhine benzer bir diğer cümle de İsveç Havalimanı’ndan geldi: ‘Türkiye, 15 yaşındaki çocuklarla cinsel ilişkiye girilmesine izin veriyor’. Bunlar, karalama ve itibarsızlaştırmaya sadece bir kaç örnek. Onlar yapar da biz durur muyuz? Hayır! Atatürk Havalimanı’nda ki bir billboarddan İsveç’e cevap geldi: ‘İsveç’in dünyada tecavüz oranı en yüksek ülke olduğunu biliyor musunuz?

15 Temmuz sonrası Türkiye’nin her köşesinde olduğu gibi Amerika’da ve Avrupa’da yaşayan farklı etnik kökenden ve siyasi görüşten insanımız, milli birlik ve beraberlik duygusunu yaratmak ve Türkiye’ye destek olmak adına meydanlarda bir araya geldi. Aslında bazı gruplar için bir araya gelmeye çalıştılar desek daha uygun olabilir çünkü toplanma ve eylem yapma hakkının, özgürlüklerin kalbi Batı’da büyük bir rahatsızlıkla karşılanıyor olması ayrı bir ironi ve paradoks olarak karşımıza çıktı! Öyle ki, bırakın bayrak asma iznini ve ifade özgürlüğü hakkını ‘Türkiye iç siyasetine angaje olmak isteyenler, memnuniyetle ülkemizi terk ederek Türkiye’ye geri gidebilirler’ tavrını takınan Almanya ve Avusturya ile karşılaştık.

Uluslararası arenada Türkiye karşıtı karalama kampanyalarının nasıl ve ne şekilde hazırlandığı, yürütüldüğü ve servis edildiği artık açık. İngiliz The Times gazetesinin FETÖ’nün Türkiye karşıtı bir rapor hazırlatmak için 116 bin sterlin ödediğini yazması ve Eylül 2015’te raporun yayınlanmasının ardından başta İngiliz The Guardian olmak üzere, ABD, Rus ve İran medyasında Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan haberlerin yer aldığının deşifre edilmesiyle gündeme taşındı.
Türkiye; milletiyle, büyüyen ekonomisiyle, başarılarıyla, gelişen, güçlenen siyasi ve sosyal toplum yapısıyla ve diğer tüm dinamikleriyle dünya sahnesinde en çok takip edilen, hedef alınan ve itibarsızlaştırmak için özel çaba sarfedilen yıldız bir ülkedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, dünya liderleri arasında en çok konuşulan ve en çok takip edilen liderler arasında ilk sıradadır. Hal böyle olunca, içten ve dıştan her türlü tehdide açık bir ülke konumundayız.

Siyasette 24 saat çok uzun bir zamandır ve bu süre her zaman olağanüstü son dakika gelişmelerine gebedir. Dolayısıyla, unutulmamalıdır ki; atılan her bumerang hedefi vurduktan sonra başlangıç noktasına geri döner ve sahibini bulur.

Bumerang Siyaseti
Bizi Takip Edin