Anlatmak istediğim o kadar şey var ki. Zihnimden hızla geçen onca şeyi bir sıraya koymakta zorlanıyorum.
Hepimizin gündemi malum.
Covid-19 diğer adı Korona..
Birileri çıkıp da birkaç ay sonra böyle bir pandeminin- salgının yaşanacağını söylese inanamazdık değil mi?
Oldukça zor zamanlardan geçiyoruz.
Yaşamakta olduğumuz tabloyu değiştirmek tamamen bizlerin elinde!
İçinde bulunduğumuz bir karantina süreci var. Ve bu süreç bizlerin gerekli önlemleri alıp almamasına göre uzayacak ya da öngörülenden daha kısa sürede bitecek. Bu zamana kadar gelinen noktaya bakıldığında kısa sürede biteceğine dair umudum maalesef pek yok.
Her yerde; camilerde, televizyonlarda, sosyal medyada konuya dair hassasiyetin devam ettiği bas bas bağrılıyor.
Ancak!
Bazen o kadar cahilce hareket ediyoruz ki. Bu nasıl olur diye oturduğum yerden hayretle izliyorum olanları..
Bence,
Ocak ayında varlığından beri haberdar olduğumuz virüs için;
Hacı adayları hacca gönderilmese
Okullar hemen tatil edilse
Cuma namazı da dahil cemaatle namaz kılınmasa
Sokağa çıkma yasağı daha uygun bir dille ve saatte açıklansa
Aile yakınlarıyla bir süre telefonla görüşme sağlansa
Hafta sonu ilan edilen yasağın ardından aylarca eve tıkılıp kalınmış gibi sokağa çıkılmasa
Maske kullanımına özen gösterilse
Zorunlu haller dışında evde kalınsa
Maske tedariği sağlansa
Dezenfektanlar bu kadar pahalı olmasa
Sağlık çalışanlarının emeklerini hiçe sayan insanlar sosyal mesafeyi gerçek anlamda koruyabilse
Durumun ciddiyetinin farkında olsa idi şimdi çok daha güzel tablolar bizi bekliyor olurdu.
Sokağa çıkma yasağının çok amatörce ilan edildiği o akşam ortaya çıkan tablo herkesin hafızasındadır. Sonrasınsa İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu da yapılan açıklamanın bu sonuçları doğuracağını bilmediğinden olsa gerek bir hata yaptığını kabul edip istifa etti. İlk kez biri hatasını üstlendi ve efendi gibi istifasını sundu dedim.
Dedim demesine de, bu sefer de istifası kabul olmadı!
Neyse..
Olay sizlere basit gibi gelebilir. Durumun ciddiyetini anlamanız için yakınınızın ya da sizlerin virüse yakalanmış olması ve o süreci yaşaması lazım sanırım.
Peyami Safa’nın da dediği gibi; ‘Ölüm bir eve girince, sağ kalanları da biraz öldürüyor.’
Bunun ne demek olduğunu en sevdiğinizin tabutunu evden çıkarken gördüğünüzde anlayacaksınız.
Hatta onun cenaze namazına bile katılamadığınızda!
Daha geç olmadan..
Başımıza korkttuğumuz bir felaket gelmeden gerekli önlemleri almak çok önemli.
İkinci bir virüs dalgası konuşuluyor.
Bir yandan sokağa çıkma yasağının sürelerinin uzatılacağından bahsedilirken diğer yandan alış veriş merkezlerinin açılacağı, uçuşların başlayacağı gibi konular da gündemde.
Acaba bu kadar kısa sürede ‘normalleşmeye’ çalışmak doğru mu?
Hastalığa dair iyileşen, test yapılan, yeni vaka olan, vefat eden kişilere dair verilen rakamlar ne kadar doğru veya sağlıklı?
Semptomların göründüğü herkes doktora gidip tedavi oluyor mu?
Ya da bildiğiniz gibi asemptomik olan insanlar var. Korona virüsünü taşıyor ancak belirtilerini göstermiyor!
Normalleşme çabalarının hemen ardından sokaklara bakın lütfen. Her yer dolup taşmış, sosyal mesafeye dair bir hassasiyet yok.
Maske takmak hak getire..
Sonrasında yetkililer çıkıp da ‘bu görüntüler bizi üzdü’ diyor!
Tüm bunların dışında korona virüsü belirtileri taşıyıp, bu hastalığı kaptığını bilip de söylemeyenler var.
Bu da cahillikte gelinen son nokta!
Hadi konu komşuyu düşünmüyorsun ailen, sevdiklerin de mi umrunda değil?
Bana bir şey olmaz deme!
Mesele zaten sadece sen değilsin..
Powered by Froala Editor