Rus Büyükelçi Beykoz'da öldürülseydi?

Yeni Şafak yazarı Faruk Aksoy, Rus Büyükelçi “Beykoz'da, Necmettin Erbakan Kültür Merkezi'nde öldürülseydi?” diye sordu.

Yeni Şafak yazarı Faruk Aksoy, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesini farklı bir pencereden değerlendire

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yeni Şafak yazarı Faruk Aksoy, Rus Büyükelçi “Beykoz’da, Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde öldürülseydi?” diye sordu.

Yeni Şafak yazarı Faruk Aksoy, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesini farklı bir pencereden değerlendirerek “Büyükelçi, Çankaya’da değil de Beykoz’da, Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde öldürülseydi?” sorusunu gündeme getirdi.

Yeni Şafak yazarı Faruk Aksoy’un ‘İki yüzlü medya’ başlıklı köşe yazısı şöyle;

İki yüzlü medya

Çankaya Belediyesi Ak Parti’de olsaydı, Andrey Karlov cinayeti başka şekilde tartışılacaktı.

Sanat merkezinin güvenliğini hangi şirket sağlıyor, kime yakındır, hükümetle ilişkisi nedir, en küçük ayrıntısına kadar incelenecekti.

Bakıyorum ses seda yok, hayırdır…

…

Özel güvenlik şirketi yandaş mıdır, çağdaş mıdır, sorgulamayacak mısınız?

Koskoca Büyükelçi, CHP’li bir belediyenin sınırları içinde katledildi, İsmail Saymaz’ı işin üstüne salıp detaylı bir araştırma yaptırdıktan sonra televizyona çıkarıp, işin aslını astarını sormayacak mısınız?

Büyükelçi, Çankaya’da değil de Beykoz’da, Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde öldürülseydi, yine aynı şekilde tatlı su kurnazına mı yatacaktınız?

Alacak verecek meselesi yüzünden işlenen cinayetleri, sapıkların kadın/çocuk tacizlerini bile hükümetin gevşekliğine bağlayıp “her yer suç mahalli” bağlantısı kurmakta mahir olan medyamızdan çıt çıkmayacak mı?

…

Doğrudur, bütün bunlardan hükümetler sorumludur, devleti hükümetler işletir, suçluyu suçsuzu adaletin önüne çıkarır, düzeni korur.

Fakat medya da adil olur, önyargılı olmaz, kasıtlı olmaz, gelişmeleri kamuoyuna duyururken ideolojik saplantılarla hareket etmez, milleti kışkırtmaz.

…

Bakın aynı medya, aynı köşe yazarları, bağımsızlık meselesine dönüşen Suriye savaşını da buradan görüyorlar.

Şehitlerimiz var, canlarımızın, evlatlarımızın, kahramanlarımızın vatan savunmasında mübarek kanları dökülüyor.

Şehitler, büyük Türk Milleti’ni istikbale hazırlıyor.

Adam kalkmış utanmadan yorum yapıyor, “Başkasının çocuğu üzerinden delikanlılık yapmak kolay” diyor.

Yazarken bile kendimi zor tutuyorum!…

Be haysiyetsiz, be onursuz, be vicdansız adam!

Bu milletin çocukları değil miydi Kıbrıs’a çıkan, şehit olan, gazi olan?!…

Bu milletin çocukları değil miydi Kore’ye giden, şehit olan, gazi olan?!…

Bu milletin çocukları değil miydi tam 32 yıl boyunca, Cudilerde,Gabarlarda, Kandillerde, Bekaalarda şehit olan, gazi olan?!…

Ülkeyi Ak Parti yönetince mi, şehitlik mertebesi, başkasının çocuğu üzerinden delikanlılık makamına dönüşüyor?!…

Alçak adam!…

Ecevit, başbakanken kimse kalkıp, “Kıbrıs’ta ne işimiz var, başkasının çocukları üzerinden delikanlılık yapma” dedi mi?

Kıbrıs Türkü, Rum’un zulmü altında inim inim inliyordu, her gece bir köy basılıyordu, Rum, çoluk çocuk demeden katlediyordu.

Devlet tam 10 yıl bekledi, uyardı, söz dinletemedi, en sonunda da müttefiki Amerika’ya rağmen, çelik yumruğunu Rum’un başına indirdi.

Şehit vermedik mi, gazilerimiz hala yaşamıyor mu, onlar elin çocukları mı?

PKK terörüne kurban verdiğimiz binlerce vatan evladı elin çocuğu mu, o dönemlerde devleti yönetenler, elin çocukları üzerinden kabadayılık mı yaptı?!…

Suriye’de, Türkmen köyleri boşaltılmadı mı, Türkmen Dağı ateşe verilmedi mi, Şia faşizmi, Suriyeli Türkmenleri yerlerinden yurtlarından etmedi mi?

Daha da önemlisi sıra Türkiye’ye gelmedi mi?

Kahraman askerimiz, Suriye’yi işgal mi etti, kazık mı çaktı, “Bundan sonra burası benimdir” mi dedi?

Kıbrıs’ta öldürülen Türk, Türk de, Suriye de öldürülen Türk, Türkdeğil mi?

…

O kadar hainsiniz, o kadar ince hesapların çakalısınız ki, nefretinizi kusarken bile iki ayrı bölgede yaşayan Türk’ün, inancını, mezhebini çaktırmadan sorgulayıp ona göre köpekleşiyorsunuz!

Sınırlarımızın ötesinde yaşayan soydaşlarımızın siyasi ve dini eğilimlerine göre devletimizin müdahalesini meşru, ya da gayrimeşru olarak görüyorsunuz.

Haber bültenlerinizde kahraman şehitlerimizin aileleri hakkında bilgi verirken, onların hayallerini, umutlarını anlatırken bile iyi niyetli değilsiniz.

Gencecik çocukları ölüme gönderen, onların hayatlarını çalan bir devlet algısı oluşturup halkı kışkırtmak istiyorsunuz, amacınız bu, niyetiniz bu!

Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk’ün şehit olmasından sonra, “Vatana feda olsun, millet sağ olsun” diyen ve kendi oğlunun cenaze namazını kıldıran babasını bile duymazlıktan geliyorsunuz.

Siz, Muhammet Fatih Safitürk’lerin kaymakam olmalarını da istemediniz ki şehadetlerine saygı duyasınız!

…

Herkes işini yapacak, herkes değerince tartılacak, herkes görevini, vazifesini bilecek.

Aslan Mehmetçik!…

Sakın darılma, sakın korkma, umutsuzluğa kapılma.

Sen, hiçbir zaman elin oğlu değildin, elin oğlu olmadın.

Şanlı bayrağımız, bağımsızlığımız, namusumuz, şerefimiz sana emanet aslanım…

Sen, imanımızın tescili, onurumuzun cisimleşmiş halisin.

Allah, şahadetini kabul etsin, mekanın cennet olsun.

Sana, “elin oğlu” diyen, “elin oğluyla!” hesaplaşmak da boynumuzun borcu olsun!…

Rus Büyükelçi Beykoz'da öldürülseydi?
Bizi Takip Edin