Siyasette son durum – 1

Türkiye'de siyaset tam anlamıyla tıkanmış durumda. 16 Nisan referandumu sonrası yetkilerin tek elde toplanması, Türkiye'nin Sayın Tayyip Erdoğan tarafından OHAL şartlarında KHK'ler eliyle yönetmesi, Parlamentonun hatta Adalet ve Kalkınma Partisi…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’de siyaset tam anlamıyla tıkanmış durumda. 16 Nisan referandumu sonrası yetkilerin tek elde toplanması, Türkiye’nin Sayın Tayyip Erdoğan tarafından OHAL şartlarında KHK’ler eliyle yönetmesi, Parlamentonun hatta Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin bile bu şartlar içinde pasifize olması bunun en büyük nedeni…

Siyaset üreten Sayın Erdoğan, tüm bakanların yetki ve görevleri kapsamına giren konulara direkt müdahale edip yön verende Sayın Erdoğan… Atamalar, gündem belirlemeler, dış politik hamleler, medya yönetimi vs gibi konularda Sayın Erdoğan’ın uhdesinde…

Meral Akşener Hanımın kurduğu İYİ Parti muhalefete biraz hareket getirse de, kamuoyu indinde itibarı olsa da bu ilgi ve itibarı oya tahvil edebilecek mi merak edilen konu bu… İYİ Parti’nin yaptığı en iyi iş MHP’yi bloke etmek oldu. MHP’nin Sayın Erdoğan’ın gölgesine “zorunlu” olarak sığınmasında Akşener Hareketi’nin ciddi etkisi oldu. Siyasi iktidar uyum yasaları meclisten geçene kadar kendisine MHP’nin kendisine olan desteğini kaybetmemek ve bu doğrultuda motivasyonunu bozmamak adına Akşener’i vizyonda göreceğiz.

CHP’ye gelince… Sanki Adalet ve kalkınma Partisi’nin 16 yıllık iktidar süreci sonrasında bırakacağı Türkiye’yi devralmamak (enkaz devralmamak) gibi bir çizgi izliyor. Adalet yürüyüşüyle siyaseti tıpkı Sayın Erdoğan gibi sahaya dökmeyi başarmıştı. Hatta iktidar çevrelerini ürkütmüştü. Fakat bu tür halkla iç içe muhalefeti fazla sürdüremedi.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun da MHP Genel Başkanı devlet Bahçeli gibi salıdan salıya grup toplantılarında esip gürlemekten başka muhalefet adına yapacak bir şeyi yok. Tek fark, Bahçeli iktidar sözcülüğü yaparken Kılıçdaroğlu öz de değil sözde çıkışlarla yetiniyor. Vakit ana muhalefetin tam koşacağı vakit ama sanki kendilerini gemliyorlar!

Yukarıda değindik, Adalet ve Kalkınma Partisi 2019’a kadar üç seçimi “nasıl kazanırız?”ın derdinde. Bir yanda metal yorgunluğu, diğer yanda yolsuzluklar, en önemlisi partinin içerisindeki yoğun FETÖ kadroları… Siyasi iktidar iki yıldır tüm muhaliflerini FETÖ’cülükle suçladı ama bırakın kendi kapısının önünü, evinin içini temizlemedi… Sayın Erdoğan Partisindeki, teşkilatlarındaki, il-ilçe yerel yönetim kadrolarındaki 11 yıllık bu yoğun FETÖ potansiyeliyle nasıl seçime gidecek en büyük derdi bence bu… 16 Nisan referandumunda siyasi iktidar teşkilatlarındaki atalet ve isteksizliğin bence en büyük nedeniydi.

Şu anda 18-25 yaş arası gençlerde AKP’ye oy vermeme oranı %73 civarında olduğu doğrultusunda bilgileri içeren anketler kamuoyu ile paylaşıldı. Ak Gençlik olarak tabir edilen AKP’nin gençlik örgütlerinde de ciddi sıkıntılar var. Bilhassa; hak-hukuk, sorumluluk, temsiliyette yer alamama, iktidar nimetinin kendi tabanlarına az saçılması veya belirli zümrelere saçılması gibi konularda rahatsızlık duyuyorlar. Soyguna, yandaş kayırmaya ve avanta dağıtmaya, bunlara karşı çıkanları susturmaya dayalı sistemle mücadele edecek güçleri olmadığından çoğu motivasyonunu kaybetmiş durumda…

Bakalım bu büyük orandaki genç kitle ve mevcut ekonomik krizi en iyi hisseden kadınlar oylarını kime verecek önümüzdeki seçimde? Bu iki kitleye ümit veren ve güvenini kazanan bu kitlenin oyunu alır!

Önümüzdeki dönem İYİ Parti Genç Parti etkisi yaparak MHP’yi meclis dışı bırakacağına eminim. Böyle bir durumda Sayın Erdoğan Sayın Akşener’in kapısını bile çalabilir. Olmaz olmaz demeyin burası Türkiye.

Saadet Partisi ise en omurgalı duruş sergileyen parti bence… Siyasi iktidarın Fetö başta olmak üzere bir çok ithamlarına karşı sağlam durdu. Mücahit Erbakan provokasyonları da iyi direndi… Teşkilatları sahada en diri partilerin başında geliyor. Muhalefet adına söylenmesi gerekenleri çekinmeden söyleyen bir parti… Sevindirici olan Erbakan markasıyla oy ummayı bırakıp mevcut hükümeti eleştiren ve yanlışlarını yüzüne vuran bir duruşa geçmeleri kendileri için çok hayırlı olmuş gibi…

Bence hem duruşuyla hem de diri teşkilatları tam bir “muhafazakâr parti” anlayışı sergiliyorlar. Saadet Partisi bu haliyle başa oynayan bir parti için “ittifak yapılacak” parti özelliğini bozmadı.

BBP’si ile alakalı değerlendirmelerim 2. Yazımda…

Siyasette son durum – 1
Bizi Takip Edin