Mithat Cemal Kuntay ‘On Beş Yılı Karşılarken’ adlı şiirinde diyor ki;
‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak,eğer uğrunda ölen varsa vatandır’…
Bu destansı milletin bekçileri olmaya hak kazanmış, şerefli, onurlu ve en önemlisi gururlu insanlarız biz. Şeref timsali olmaya canlarını adamış Türk Silahlı Kuvvetleri’nin göz bebeği okullarının öğrencileriyiz. Kendi mutluluğunu başka insanların mutluluğuna feda etmiş, gençliğini hiçe saymış evlatlarız. Küçük yürekleriyle koca adamlar olmayı başaran çelik yumruklarız.
Tek değiliz, bir yüreğiz…
Bize verilen emaneti kanımızın son damlasına kadar korumaktır tek amacımız. Yeter ki bayrağımız dalgalansın, ezanlar dinmesin isteriz.
Bin bir güçlükle girdik o okullara. Nöbet tutarken zifiri karanlıklarda, ailesinden henüz yeni ayrılmış olan arkadaşlarımızın hıçkırık seslerini az dinlemedik. Al bayrağımız ve silahlarımız üzerine ellerimizi koyarak yemin ettik biz. Yemin törenine katılan ailelerimizin herkesi tek tek ayakta alkışladıkları günleri ise hiç unutmadık. Bayrağımız ve milletimiz için gerekirse gözümüzü kırpmadan canımızı feda edeceğimizi bilen insanlarız. En zor zamanlarda birbirimizin omzunda ağladık. Aza az demeden yetinmeyi bildik. En zor şartlarda bile mezuniyetimizi hedefleyip vatanımıza layık askerler olmayı istedik biz.
Bunları hak etmedik…
Unutulmasın!
Bizim yeminimiz son nefesimize kadar geçerli olacak. Eşi benzeri bulunmaz vatanımız sağ olsun. Yaşayan şehitler burada…
Yukarıdaki cümleler sizlerin de tahmin edebileceği gibi mezun olup ailesini biraz daha gururlandırmaya çok az kala okumakta olduğu askeri okulun kapatıldığı bir öğrenciye ait.
Ne mutlu bana ki, 2009 yılında öğretmenlik yapmaya başladığım Beykoz Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nden mezun olan, benim öğrencilerimden birine ait.
Bilindiği gibi 30 Temmuz’da çıkan ilgili kararnamenin resmi gazetede yayımlanmasıyla beraber, Harp Akademileri, askeri liseler ve astsubay hazırlama okulları kapatıldı.
Yani bu okullara hakkıyla girmeyi hak kazananlar, bu yıl mezun olduklarında subay ve astsubay olarak atanmayacak. Öğrenciler puanlarına göre lise ve üniversitelere yerleştirilecek!!!
İşin acı tarafı ise bu kişiler aldıkları puanla askeri okullara gitmeyi tercih ettiler. Herhangi bir üniversitede okumak isteselerdi bunu zaten o dönemde yaparlardı.
Askerlik; mühendislik, gazetecilik, öğretmenlik veya doktorluk gibi bir meslek değildir. Liseden sonra asker yaptığınız insanlarla, eğitimine ergenlikten itibaren başlatıp motive edilen askerleri bir tutamazsınız!
Adanmışlık, sadakat, fedakarlık, cesaret gibi özellikler üniversite çağındaki bir insana öğretilebilecek şeyler değildir. Askerlik karakter ister bu karakter de çocukken oluşmaya başlar.
Sabahın 5.00’inde kalkan, askeri eğitimin zorluklarına katlanan, vatanına hayırlı evlat olmak için canını dişine takan, hakkıyla okulunu kazanan, çocukluğundan beri asker olmanın hayaliyle yaşayan, her bir Türk askeri bizlerin gururudur, gururu olmaya da devam edecektir.
Zamanında ‘hoca efendi’ diye bağırlarına basılan bugünlerde ise FETÖ-terör örgütü diye adlandırılan cemaate mensup kişileri ayıklamak adına yapılan askeri okulların kapatılması girişimini;
Evin temizliğini beceremeyip evin yakılması olarak nitelendiriyorum.
Siyaseten hatalı olduğunu düşünen, kabul eden herkesi istifa edip adaletin karşısına çıkmaya davet ediyorum…