Türkiye'nin en büyük film platosu Beykoz'a kuruldu

Çanakkale Zaferi'nden sonra İngilizleri mağlup ettiğimiz en büyük zafer Kûtulamâre dizisi için Beykoz Riva'da Türkiye'nin en büyük film platosu kuruldu.

Çanakkale Zaferi'nden sonra İngilizleri mağlup ettiğimiz en büyük zafer Kûtulamâre'de ya

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çanakkale Zaferi’nden sonra İngilizleri mağlup ettiğimiz en büyük zafer Kûtulamâre dizisi için Beykoz Riva’da Türkiye’nin en büyük film platosu kuruldu.

Çanakkale Zaferi’nden sonra İngilizleri mağlup ettiğimiz en büyük zafer Kûtulamâre’de yaşandı. Büyük destanın hikayesi ise Mehmetçik Kûtulamâre dizisiyle TRT ekranlarında seyirciyle buluştu. Bu şanlı zaferin dizisi için Beykoz Riva’da Türkiye’nin en büyük film platosu kuruldu; Bağdat ve Kut şehirleri inşa edildi. Biz de platoyu gezdik, çekimlere tanıklık ettik ve oyuncularla görüştük

I. Dünya Savaşı Irak Cephesi. Osmanlı Devleti, Kûtulamâre çevresinde konuşlanan İngilizlere karşı büyük bir kuşatmaya girişti. Dicle ve Fırat nehirlerinin ortasında kalan ve stratejik öneme sahip olan bölgede İngilizleri hezimete uğrattı, binlerce askeri ve generallerini esir almayı başardı. İngilizlere karşı Çanakkale Zaferi’nden sonra ikinci büyük zafer olan Kûtulamâre Zaferi de böylece tarihe geçti. Bu şanlı zaferimiz son dönemde çeşitli etkinliklerle anılıyor. Bu noktada TRT 1’de yayınlanan Mehmetçik Kûtulamâre dizisi önemli. İki yıllık hazırlık süreci geçiren projenin galası ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın katılımıyla Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Bir sinema filmi havasındaki bu şanlı zaferin hikayesi ekranda büyük ilgiyle karşılandı.

BEYKOZ’A TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK FİLM PLATOSU KURULDU

Biz de Kûtulamâre Zaferi’ni ve kahramanlarını anlatan askeri dönem dizisinin çekildiği Beykoz Riva’da kurulan platonun yolunu tuttuk. Burası Türkiye’deki en büyük dizi/film platosu… Ormanlık alandaki dev platonun bir yanında Dicle Nehri ve Kut şehri, diğer yanında ise Bağdat şehri var; 1900’lü yılların izlerini taşıyor. Şehirde Osmanlı Ordusu’nun karargahı, kışlası, hanlar, çarşı, siperler ve pentatlon alanları mevcut. Bağdat Şehri’ndeki Osmanlı karargâhının kapısından girip merdivenleri çıkınca Teşkilat- ı Mahsusa’nın lideri, Osmancık Taburu Kumandanı Süleyman Askeri’nin karargah odasına varıyoruz. Oda aslına uygun olarak yapılmış; masalar, sandalyeler, kitaplık, haritalar, telefon ve gaz lambası bile aynı. Süleyman Askeri rolündeki Kaan Taşaner kumandan kıyafetiyle odaya giriş yapıyor, masasına kuruluyor.

3 BİN TON ÇÖL KUMU GETİRİLDİ

Karargahın hemen arka tarafında dönemin mimarisinin yansıtıldığı Bağdaş çarşısı bulunuyor. Çamurla sıvanmış mimari yapılar. Zaten Antalya’dan iki şehir için 3 bin ton çöl kumu getirtilmiş, palmiye ağaçları dikilmiş. Hemen karşı tarafta ise 60 sokaklı Kut Şehri var. Şehirde işgalci İngilizlerin kaldığı konak, Kut Kalesi, çarşısı, cami, tekke, evlerin birebir aynısı yapılmış. Dicle Nehri de unutulmamış. Evlerin içleri ise yaşanır halde. Altı ayda inşası tamamlanan platodan bir başka çekim noktası olan Mehmet rolündeki İsmail Ege Şaşmaz ve İngiliz ajan Cox rolündeki İlker Aksum’un çekimlerinin olduğu Şile Sahilköy’e geçiyoruz. Adeta çölün ortası burası. Dizinin yönetmeni Mustafa Şevki Doğan da ‘Biraz önce kum fırtınası vardı. Bizim için zorlayıcı oluyor ama bir nefer gibi çalışıyoruz‘ diyor. Ekip çalışmalarını sürdürürken biz de rol alan oyuncularla keyifli söyleşiler gerçekleştirdik.

KAAN TAŞANER (Osmancık taburu kumandanı ve Teşkilat-ı Mahsusa’nın lideri Süleyman Askeri)

Teşkilat-ı Mahsusa’nın lideri Osmancık Taburu’nun komutanı Süleyman Askeri’yi canlandırmak zorlayıcı oldu mu, nasıl biri sizce?

Süleyman Askeri ile ilgili okuduğum hatıralar ve kendi yazılarından temel bir yol haritası çizdim. Bütün oyun dili, duygusal davranışlar haliyle bana ait. Süleyman Askeri; zeki, çok hırslı, atak ve ölüme meydan okuyan biri. Ama sohbet etmekten keyif alacağınız, eğlenceli biri. Tarihteki Mehmetlerin kimliklerini hiçbir zaman tanıyamadık; belki sesi güzel belki bağlama çalan belki fıkra anlatan birileriydi.

Dizide yer alan ezeli düşman ise Cox karakteri. Akıllarınızı yarıştırıyorsunuz, casuslarla mücadele etmek nasıl?

Sürekli akıl oyunlarıyla oynamak çok yorucu bir süreç. Evet, casusluk mekanizması dünyanın en eski mesleklerinden biri. Casuslar gittikleri coğrafya, dilleri ve kültürleri hakkında her şeyi biliyorlar. Pazar yerinde rahatlıkla geziyor. Kimse casusları yabancı zannetmiyor. Bu tehlikeli, heyecan verici bir tecrübe. Tarih boyunca Ortadoğu stratejilerini casuslarla yaptılar. Şimdi Süleyman Askeri gibi bir karaktere can verince Cox’un da kendi idealleri uğruna aynı stratejileri işlettiğini görüyorum. Aralarında bir denklik var ve stratejik savaşta Süleyman Askeri ile Cox aynı masada. Ama tek temel farkları inanç. Bize gözü karalığı veren inanç İngilizlerde eksik…

İnsanlar böyle tarihi dizilere özlem mi duyuyor, dizi nasıl bir bilinç oluşturacak sizce?

Kûtulamâre Zaferi’nin bilgisini almamız yıllarca engellendi, ulaşamadık. Bu proje ile bu zaferin bilgisine ulaşma yolu açıldı.

İLKER AKSUM (İngiliz casus Cox)

Böyle bir teklif geldiğinde ne düşündünüz?

Her şeyden önce ben bir asker çocuğuyum. Babam bir savaş pilotuydu. Askerliğe ilgim hep oldu. Bu meseleleri iyi bilirim. Şehidin ne demek olduğunu çoğu kimse bilmez. Baba pilot olunca gerçekten birebir bu tarz olayları yaşayan ailelerdeniz. Kûtulamâre’yi bilmiyordum. Okudukça büyük bir zafer olduğunu anladım. Merakımı cezbetti, heyecanlandırdı, beni çeken askeri bir kişilik olmasıydı.

Babanızın pilot olmasından kaynaklı hayatınızla da özdeşleştirdiniz o zaman.

ynen. Bu nedenle özdeşleştiğim bir iş oldu. Fakat benim rolüm bir İngiliz ajanı. Halk genelde Arabistanlı Lawrence’ı biliyor. İngiliz ajanı Cox bilindik bir tip değil ama Ortadoğu’nun haritasını çizen baş aktörlerden biri. O Ortadoğu’yu epey karıştırmış. Osmanlı’ya karşı aşiretleri birleştirmiş, büyük bir savaş başlatmış.

Bir İngiliz ajanını canlandırmak zorlayıcı oldu mu?

Cox tarihi bir kişilik. İngilizlerin bizim MİT gibi bir ajan kuruluşu için İngilizler tarafından yetimhaneden alınıp çok iyi yetiştirilmiş. Arapçayı ve Osmanlıcayı anadili gibi konuşuyor. Harika bir savaş eğitimi almış bir asker. Bunu bilip de çalışmamak mümkün değil. İlk önce ata binmeyi öğrendim. Gerçek silahla çalıştık. Ödüm koptu yani! Fiziksel olarak hazır olmak zorundaydık.

Günümüz Ortadoğu’su ile 1900’lüler Osmanlı Ortadoğu’sunda benzerlikler var mı?

Tarihe bakıldığında birebir o dönemle benzerlikler var. Aktörler hep aynı. Şu an Afrin’de aynı aktörlere karşı savaşıyor Türkiye. Biz çok haklı olarak sınırımızda tampon güvenli bir bölge istiyoruz. ABD bize ‘Hayır, her şeyi biz kuracağız!’ diyor. ‘Hayır, bir dakika! Ne diyorsunuz siz?’ 100 yıl önce de ‘Bir dakika!‘ dedik ve yendik. Yine yeneceğiz. Dünyanın en güçlü ordularından birine sahibiz. Zeytin Dalı Harekatı’na tam destek veriyorum, arkasındayım. Yarın çağırsalar giderim. Dünyanın en iyi silahlarına sahibiz ve milli silahlarımız var. Zaten deniz gücümüzle dünyada beş ülkeden biriyiz. Dünyada Afrin Operasyonu’nu beş ülke yapabilir.

Mustafa Şevki Doğan (Dizinin yönetmeni)

Büyük bir destan yazdılar

‘Kûtulamâre Zaferi olmasaydı Kurtuluş Savaşı’nı veremezdik. Kahramanlarımız oraya büyük devletlerin oyununu bozmak için gitti, büyük bir destan yazdılar. Dizide yer alan karakterlerin yüzde 70’i gerçek hayatta yaşamış kişiler. Doktorundan öğrencisine kadar her şeyi geride bırakıp ülkenin kurtarılması için savaşmışlar. Enver Paşa önemli bir kişilik, sonra diğer rütbeliler var. Süleyman Askeri, Yüzbaşı Cemil ve Mehmetlerin hatıralarından ve şehitlik mertebesine ulaşmaya çalışanlardan kesitler var. Onları yansıtabilmek için sette bir nevi nefer olduk. Bugün de emperyalist ülkelerin oyununu bozmak için Afrin’deyiz.’

İSMAİL EGE ŞAŞMAZ (Osmancık taburu neferi Mehmed)

Mehmet karakteri vatanı için her tür fedakârlığı yapmaya hazır bir karakter. Rolünüze nasıl hazırlandınız?

Bu büyük zaferle ilgili kitaplar okuduk, hâlâ da okuyoruz. O yıllara ait bazı bilgiler yansıtılmadığı için özel tarihçilerle çalıştık, özel eğitimler aldık. At üzerinde ateş etme, dörtnala ata binme, attan atlamadan düşmeye kadar çalışmalar yaptık. Dedem faytoncu olduğu için küçüklükten biraz at eğitimim vardı. Profesyonel şekilde atı öğrendik. Poligonda her tür silahı kullanmayı öğrendik. Ayrıca yamaç paraşütü pilotuyum. Aksiyonlu işleri severim.

Dizi çekimleri için bir nevi askerlik mi yaptınız?

Evet, altı ay boyunca gerçek anlamda komando eğitimi aldık. Çünkü başımızda emekli bir subay vardı. Pentatlonda özel çalışmalar oldu. Şu an her silahı kullanabilirim. Çünkü gerçek silahlarla atış talimi yaptık.

Türkiye'nin en büyük film platosu Beykoz'a kuruldu
Bizi Takip Edin