Taa 1933 yılından beri, arada değişiklikler yapılsa da, yıllarca okullarımızda okutulan “Andımızın” Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararıyla kaldırılması aklımıza başka şeyleri getiriyor…
Bildiğiniz gibi Andımıza ilk olarak çözüm süreci kapsamında yapılan yasal değişikliklerle, 2013'te Türkiye'de okullarda okunması uygulamasına son verilmişti… O süreçte terör örgütüyle müzakere sürecinde terör örgütünün sevk ve idare ettiği ayrılıkçı hareketler rahatsız olmasın diye verdiğimiz tavizlerden biriydi Andımızın kaldırılması…
Türkiye ve Türk’e dair ne varsa bunlardan rahatsız olan kozmopolit kafalardan çıkma bu tür gündemlerin Öcalan’ın “Demokratik Cumhuriyet” tezi ile uyumlu HDP’nin “Türkiyelileşme” tezi ile uyumlu olduğunu unutmamalıdır.
Çözüm Süreci’nde mesafe alabilmek adına yapılan en büyük hadsizliklerin başında “Türk” kavramını siyasal ve sosyal alanın dışına tecrit etmekti maalesef…
Anlaşılan hala geçmişten ders almayan orta ve uzun vadede “idari düzenlemeler” ekseni içerisinde, “kürt sorunu” merkezli “yarım bırakılmış işler başlığı” altında yeni bir süreç yönetme heveslileri var… Fakat onlara bir hususu hatırlatmak istiyorum:
Çözüm Süreci yıllarının son demlerinde ve meskûn mahal savaşlarının başladığı günlerde yapılan 2015 seçimlerinde Büyük Türk Milleti’nin sandıkta verdiği tepkiyi hatırlatmak istiyorum. Keza son yerel seçimlerde Osman Öcalan’ın TRT vakası ve Öcalan mektubu olaylarında olduğu gibi… Yani bu tür süreçlerin siyasi anlamda bir getirisi olduğu üzerine hesap-kitap yapanlar varsa, bu işlerin sandıkta da olumlu karşılığı olmaz!
Diyeceğimiz odur ki, Türkiye, bir milletler ve halklar mozaiği değildir; Türkiye, Türklerin ülkesidir. Öte yandan Türkiye, çok-milletli, çok-halklı, çok dilli, çok-dinli bir imparatorluk değildir, Ulus-Devlet sürecini yaşayan millî bir vatandır ve de bir vatan, birden fazla milleti birden fazla halkı kaldırmaz.
“Türk” kelimesi, bir terim olarak, bir ‘ırk mensubiyeti’ anlamı taşımaz; “Türk”, sadece Orta-Asya’dan kopup gelmiş ve tarihî “kurucu unsur” olan insanların torunlarını ifade etmez; onları da kapsar, onlarla birlikte bu ülkenin bütün Müslüman vatandaşlarını da kapsar…
“İslam’da kavmiyetçilik yoktur” derler ama her nedense bu ülkede sadece bir Türk’ün ‘ben Türküm’ demesi ırkçılık olur; fakat herhangi bir etnik unsur aidiyetini göğsünü gere gere söylediğinde ise “özgürce” kimliğini ifade etmiş oluyor!
Sözümüzün özü şudur: Duruşumuz şehadetinin 12 yılını andığımız Şehit liderimiz Muhsin Başkanın izlediği tarz-ı siyaset doğrultusundadır.
Şehit Muhsin başkanımızın dediği gibi;
Ben Türküm Türk esir olmaz /Ben Türküm Türk devletsiz olmaz
Ben Türküm Türk bayraksız olmaz / Ben Türküm Türk ezansız olmaz
Ben Türküm Türk hürriyetsiz olmaz!