Ücretsiz kültür ve sanat kurslarına yoğun talep

Beykoz Belediyesi’nin düzenlediği ücretsiz kültür ve sanat kurslarına oldukça yoğun bir talep var!

Beykoz Belediyesi’nin düzenlediği ücretsiz kültür ve sanat kurslarına oldukça yoğun bir talep var! Okul öğrencilerine ders takviyesi…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Beykoz Belediyesi’nin düzenlediği ücretsiz kültür ve sanat kurslarına oldukça yoğun bir talep var!

Beykoz Belediyesi’nin düzenlediği ücretsiz kültür ve sanat kurslarına oldukça yoğun bir talep var! Okul öğrencilerine ders takviyesi niteliğinde verilen çeşitli kurslar ile her yaş ve seviyeye hitap eden kültür- sanat kurslarına vatandaşların ilgisi günden güne artıyor!

Bugüne kadar 6 bin başvuru yapıldı!

Beykozlular, Beykoz Belediyesi bünyesindeki kültür ve sanat kursları ile yeteneklerini keşfe çıktı! Gelen talebi karşılamakta zorlanan yetkililerin verdikleri bilgilere göre, kurslara bugüne kadar 6 bin başvuru yapıldı!

Talep o kadar çok ki, seçimde sınırlama konuldu!

İlk olarak 2011 Haziran ayında Kavacık’taki Hizmet binasında iki aylık yaz kursları şeklinde başlatılan bu etkinliklere ilginin artması neticesinde bugün yetkililer talebi karşılamakta adeta zorlanıyor! Öyle ki, her talebi karşılamaya çalışan hizmet birimleri, bu amaçla kursiyerin branş seçiminde kısıtlamaya gitmeye başladılar. Şöyle ki, kurslara kayıt yaptırmak isteyen bir kişi, 23 farklı branştan en fazla ikisine başvuru yapabiliyor.

Kavacık Hizmet Binası’ndan başlayan kültür hareketi!

Kavacık Hizmet binasının talebi karşılamakta yetersiz kalması üzerine Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi, Soğuksu Bilgi Evi ve Tokatköy Hizmet Binası’nda da verilmeye başlanan kursların önümüzdeki dönemlerde Çavuşbaşı ve Yeni mahalle bölgelerinde açılacak yeni kurs merkezleri ile genişletilmesi planlanıyor.

Hangi kurslar var?

Beykoz Belediyesi’nce düzenlenen ücretsiz kültür ve sanat kurslarında yer alan branşlar ise şunlar:

Matematik, İngilizce, Türkçe, Fen Bilgisi, Geometri, Biyoloji, Kimya, Fizik, Coğrafya, Arapça, Osmanlıca, Tiyatro, Keman, Fotoğrafçılık, Kaligrafi, Gitar, Bağlama, Diksiyon, Hızlı Okuma, Genel Muhasebe, İspanyolca, Kanun, Ney.

Bu kurslardan bazıları ile ilgili olarak sizlere bilgi aktaralım istedik!

Ney kursları

Kursun ney hocası Şaban Keşkeş’in yaklaşık 15 öğrencisi var. Dersler haftada bir gün olmak üzere Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde yapılıyor. Ney sınıfında eline hiç ney almamış olan öğrenci de var, farklı yerlerden daha önceden ney eğitimi almış olanlar da. Sınıftaki her öğrencisiyle ayrı ayrı ilgilendiğini söyleyen eğitmen Keşkeş’in belirttiğine göre, “dünyanın en zor sazları üfleme sazları! Ney, bu mânâda diğerlerinden de zor. Perdelerden ses çıkartmak kolay değil. Ciddi bir müzik kulağı ve nefes hâkimiyeti istiyor. Ney çalarken yüz kaslarını iyi kullanmak da gerekiyor.”

“Ancak!” diyor Şaban Keşkeş, “Gülü seven dikenine katlanır!”  Keşkeş, ney üflemeyi öyle güzel sözler ile tarif ediyor ki,  insanın eline defalarca diken batacak da olsa, bu güle ısrarla dokunası geliyor:  “ Ney, insan ruhunu doğrudan yansıtan bir saz. Neye hayat veren neyzen, bunu nefesi ile yapar. Neyi güzel üfleyebilmek için onunla hemhal olmak gerekir. Neyzen, gözünü kapattığı zaman ney, onun vücudunun bir parçası gibi olmalı. O zaman çok güzel şeyler ortaya çıkar.”

Ney’e “hu” diye üflenilir

Ney öğretmeni Keşkeş’in belirttiğine göre, derste nazariyat ve solfej eğitimini birlikte alan öğrencilere ilk öğretilen şeylerden biri tabii ki parmak pozisyonları ve tutuş. Ancak bir şey var ki, o belki de en temel olanı: Ney’e üflenirken “hu” diye üflenilir; “Hu” ise “Allah” demektir.

Ney kamışından çıkan ders!

Neyin en önemli unsuru olan kamış, onun kalitesini belirlemede en önemli unsur. Şekil olarak hiç hoş olmayan bir kamıştan mükemmel bir ney olabileceği gibi, çok yakışıklı bir kamıştan ise vasat, hatta vasatın altında bir ney de çıkabilir! Bundan insanoğlunun da çıkaracağı bir ders var gibi! Aynı şey Ademoğulları için de geçerli değil mi?

Rivayet edilir ki…

Birçok güzel eserin yazarı olan ve “Attar” lakabıyla anılan Feridüddin, “Mantıkü’l-tayr” adlı eserinde neyin kökenini, Hz. Muhammed’in zamanına kadar götürür. Feridüddin’e göre, bir gün Hz. Muhammed, damadı Hz. Ali’ye bir sır açıklamış. Bir kuyunun başındaki Hz. Ali, daha sonra başını kuyunun içine eğerek Hz. Muhammed’in esrarlı sözlerini tekrarlamış. Daha sonra, Allah, o kuyuda son derece uzun bir kamış yaratmış. Oradan geçmekte olan bir çoban da bu kamışın ucunu keserek kendine bir kaval (ney) yapmış. Bu çobanla günün birinde karşılaşan Hz. Muhammed, Hz. Ali’ye açıklamış olduğu sırların çobanın kamışından çıktığını duymuş. Hz. Ali, yaratılan mûcizeyi görünce de Peygamber’e olan sevgi ve bağlılığına şükretmiş…

Mevlana’dan “ney” ile ilgili birkaç beyit…

Duy şikâyet etmede her an bu ney,
Anlatır, hep ayrılıklardan bu ney.

… Der ki feryadım kamışlıktan gelir.
Duysa her kim, gözlerinden kan gelir.

… Ney zehir, hem panzehir ah nerede var?
Böyle bir dost, böyle bir özlem var!

Ney kursiyerleri ile görüştük!

Mehmet Karaçay (12):

Ney üflemek zor ama güzel! Neyi çok seviyorum çünkü Tasavvuf Müziği’ni çok seviyorum.

Esma Nur Silik (18):

Ney, diğer enstrümanlardan farklı. Mevlana, neyi “insan-ı kâmile (olgun insan)” benzetmiş! Ney üflemeye yeni başladım. Ama rüyamda 2,5 sene boyunca hep ney üflediğimi gördüm. Dersler şimdilik iyi gidiyor! Neyimi kendi harçlıklarımı biriktirerek aldım. Ney, hayatımda hep olacak. Bu kurs ücretli olsaydı, belki gelmek nasip olmazdı. İyi ki var! Yüşâ Tepesi’nden geliyorum buraya. Orada da kurs olsa iyi olurdu!

Sümeyra Gik (12):

Ney’i yeni öğreniyorum. Bana diğer enstrümanlardan daha özel geliyor. Herkesin yapamayacağı bir şey. Zor ama zevkli. Kurslar ücretli olsaydı da gelirdim. İleride neyi çok güzel bir şekilde çalmak istiyorum.

Fotoğrafçılık kursu

Beykoz Belediyesi Kültür ve Sanat kurslarının çok talep gören branşlarından bir diğeri ise fotoğrafçılık kursu.

7’den 70’e kursiyeri olan bu branşın hocası ise 6 yıldan beri fotoğrafçılık eğitimi vermekte olan Zafer Söğüt.

Fotoğraf, hızlı düşünme yeteneğini geliştiriyor

Söğüt, “fotoğraf eğitimi almanın, kişide hızlı düşünme gibi zihin aktivitelerini etkilediğini ve zihnin gelişmesine katkıda bulunduğunu” belirtiyor.

Kurs eğitmeni Zafer Söğüt, fotoğrafçılık branşına başvuranların yaş ve ön bilgi bakımından çok farklı düzeylerde olduklarını kaydediyor. “Öyle ki, 5-6 yıldır fotoğrafçılık ile uğraşmakta olup çok ciddi ekipmana sahip olanların yanında, hiçbir bilgiye sahip olmayan yani eğitime “sıfırdan başlayanlar” var. Kursa başvuranların eğitim düzeyleri de oldukça çeşitli: Kursiyerlerin içinde doktorlar, öğretmenler, esnaflar, girişimciler gibi farklı sosyal kesimlerden kişiler bulunuyor.” Söğüt, bu farklı bilgi seviyesine sahip öğrencileri aynı potada eritmeyi ise başarıyor!

Çekmeköy ve Halkalı’dan gelenler dahi var!

Söğüt’ün belirttiğine göre, derslerine Çekmeköy’den ve hatta Halkalı’dan gelenler dahi var! Bu kişiler, tavsiye üzerine geliyorlar!

Kurs, kendi içinde derinlik kazandı!

Kurstaki öğrencileri ile çok iyi bir ekip oluşturduklarını belirten branş öğretmeni “ kursumuz kendi içinde çok derinlik kazandı. Başlangıçtaki amacımız temel bir fotoğrafçılık eğitimi vermekti. Ancak Beykoz Belediyesi’nden destek almaya devam edersek, klasik eğitim aşamasını aşacağız” diyor!

Beykoz’un tarihi ve doğasını fotoğraflar ile arşivlemeyi istiyoruz!

“ Tarihi ve doğası eşsiz olan bu ilçenin, kurs bünyesinde çekilecek olan arşiv niteliğindeki fotoğraflar ile daha derinden hissedilmesinin sağlanmasını hedeflediklerini” ifade eden Söğüt, bu şekilde gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak tutulacağını da kaydediyor.

 Kişi, bu sanatta kendini ve doğayı tanır

Fotoğrafçılık kursuna başlamadan önce bir öğrencisinin avcılık yaptığını hatırlatan kurs eğitmeni, “ bu öğrencim şimdi o yerlere giderek, fotoğraflar çekiyor. İşte, fotoğrafçılık böyle bir dönüşüm! Fotoğrafçılık sanatında, kendini tanımak, doğayı tanımak şeklinde kazanımlar var” diyor.

Şu anda 4 grup halinde eğitim veriliyor

Kursta, yaşça küçük olanlar ayrı bir sınıfta eğitim alıyorlar.

Fotoğraf çekmek için özel geziler yapılıyor!

Fotoğrafçılık kursunda kursiyerlere ilk olarak teknik kavramlar hakkında bilgiler veriliyor ve bu bilgilerin üzerine kompozisyon kuralları da oturtularak, bundan sonra fotoğraf çekimine başlanıyor. Fotoğraf terminolojisi, fotoğraf makinasını tanımak, fotoğraf sanatının türleri (gazete, manzara, spor fotoğrafları gibi), fotoğraf tarihi konularında alınan derslerin ardından, “ fotoğrafta komposizyon” eğitimi alan öğrenciler, bundan sonra ise fotoğraf üretmeye ve bunları incelemeye başlıyorlar.

Bu şekilde bir öğrenci, kursun sonunda, kursa başlamadan önce çektiği fotoğraflarını kendisi  yorumlayabilecek hale geliyor. Yani, kurslarda bu anlamda bir “ farkındalık” yaratılıyor!

Bu amaçla uygulama gezileri de düzenleniyor. Bu gezilerden biri, geçtiğimiz günlerde Yoros Kalesi’ne düzenlendi. Eğitmen Zafer Söğüt’ün dediğine göre, “ öğrenciler, 1,5 saatlik süre zarfında bir sergi açılabilecek kalite ve sayıda fotoğraflar çektiler.”

Sınav heyecanını yenmek için de fotoğrafçılık!

Söğüt, alınan fotoğraf eğitiminin öğrenciler için bir diğer yararını da şu sözler ile aktarıyor bize: “ Fotoğrafçılık eğitimi almış bir öğrenci, bu sayede sınav heyecanını yenmeyi de başarabilir. Çünkü fotoğrafta doğru dile ulaşabilmek için zihin aritmetiği çalıştırılır. Yani, fotoğrafçılık eğitimi alan bir öğrenci, aslında sadece fotoğrafçılık alanında gelişmiyor, gördüğünüz gibi!”

Arapça kursu

Beykoz Belediyesi Kültür ve Sanat kurslarının rağbet gören diğer bir branşı ise Arapça ve Osmanlıca kursları. Kursların hocası ise Mustafa Bayramgil. İmam Hatip Lisesi’ne başlamadan önce, yıllarca özel Arapça dersi alan Bayramgil, lise eğitiminin ardından Yüksek İslam Enstitüsü’nde dersler almış ve pratik yapmak için Kuveyt ve Libya’da yaşamış olan bir isim.

Arapça öğrenmek konusunda özellikle yetişkinlerden çok talep geldiğini ifade eden eğitmen Bayramgil’in belirttiğine göre, “Araplar ile konuşmak, son yıllarda çok önemli olmaya başladı. Hem Arap ülkelerinden Türkiye’ye daha sık geliniyor, hem de oralara daha sık gidiliyor artık.”

Kursiyerler arasında İmam Hatip öğrencileri de, ev hanımları da var

Kursiyerler öğrendikleri Arapçayı konuşmak da istiyorlar. Aralarında İmam Hatip Lisesi öğrencileri ve üniversitelerin Arap Dili bölümünde okuyan öğrenciler de bulunuyor. Derslerini geçmekte sıkıntı duyan bu öğrenciler, takviye amaçlı olarak bu kursa katılıyorlar.

Bayramgil’e göre, İmam Hatip Liselerindeki ders sayısı Arapça’yı öğrenmeye yeterli değil. Üstelik, bu öğrenciler okullarında sade gramer ağırlıklı ders görüyorlar; dili konuşamıyorlar!

Eğitmen Bayramgil, kursiyerleri arasında ev hanımlarının çoğunlukta olduğunu ifade ediyor. Tabii ki beyler de var!

Arapça zor değil!

Mustafa Bayramgil, Arapça’nın zor bir dil olmadığını belirterek, şunları söylüyor: “Öğrencilerimiz açısından bu dili öğrenmeyi olabildiğince kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Daha öncesinden biraz bilgisi olanları dahi sıfırdan başlatıyoruz.”

Talep gelmeye devam ettikçe kurlar da artarak devam edecek

Kurslar, Mart- Mayıs dönemi, birinci dönem; 15 Haziran- 15 Ağustos arası ikinci dönem; Eylül- Aralık arasında ise 3. ve son dönem şeklinde devam ediyor. Şayet öğrencilerden talep gelir ise, 4. kur şeklinde de devam edecek.

Sıfır düzeyinde bir Arapça bilgisi ile derslere başlayan bir kursiyer, ikinci kurun sonuna geldiğinde edindiği 300’e yakın kelime ile insan organları ve tabiattaki varlıkların isimlerini sayabiliyor; bir Arap turist ile tanışarak, ona günlük ihtiyaçları konusunda yardımcı olabiliyor!

“Kuran’ı okuyoruz ama anlamıyoruz” diyenler çoğunlukta

Kursiyerlerin Arapça öğrenmedeki amaçlarının daha çok, Kuran’ı Kerim’in anlaşılması yönünde olduğunu kaydeden kurs hocası Mustafa Bayramgil, “kurslarımıza başvuranlar, Kuran’ı okuduklarını ancak anlamadıklarını belirtiyor ve okuduklarını anlamak amacıyla kursa geliyorlar” diyor ve ekliyor: “ Bu öğrenciler, okuduklarımızı anlayınca sevgimiz de, ilgimiz de artıyor” diyorlar.

Bu konuda iddialıyız!

Kurs eğitmeni Bayramgil’e, halk arasında Araplar’ın dahi Kur’an-ı Kerim’in dilini anlamadıkları şeklinde bir bilginin var olduğunu hatırlatarak, bir yabancının sonradan öğrenmesi ile kutsal kitabın anlaşılıp anlaşılamayacağı hususunu sorduğumuzda ise bizi şu şekilde cevaplıyor: “ Evet, Araplar Arapça’yı ana dil olarak konuşuyor. Gelgelelim, bu dil Kura-ı Kerim’in dilinden farklı. Arapların Kuran’ı anlayabilmeleri için lise ve üniversite seviyesinde tahsil yapmış olmaları gerekir. Bizim kursiyerlerimiz 10.kura geldikleri zaman Kuran’ı Kerim’i anlayabilecek seviyeye gelecekler. Bu konuda iddialıyız!

Talep çok!

Haftanın bir günü, günde dört saat şeklinde verilen derslere talebin çok olduğunu ifade eden Bayramgil, günlük Arapça dergileri de dershanelerine getirmeyi planladıklarını ifade ederek, amaçlarını “öğrencilerinin tercüme yapabilecek seviyeye gelmeleri” olarak açıklıyor bize. Bayramgil, talep ile kıyaslandığında sınıf ve ders saati sayısının yeterli olmadığını da ifade ederek, “ sınıf sıkıntımız var” diyor.

Osmanlıca dersleri

Kültür ve Sanat kurslarında verilen Osmanlıca derslerinin eğitmenliğini de Mustafa Bayramgil yapıyor. Kendisine Osmanlıca öğrenmek isteyenlerin, genel olarak hangi gerekçeler ile kursa kayıt yaptırdıkları sorusunu yönelttik.

Babasından kalma Osmanlıca günlüğü okumak için kaydoldu

Kursiyerler arasında camii, çeşme, mezar taşlarını okumak isteyenler var. Örneğin, bir öğrencim babasından kalan Osmanlıca ile yazılmış bir günlüğü okuyabilmek için kaydoldu kursa. Yine, içlerinde arşiv yazılarını okuma meraklıları da var; Osmanlı tarihini okumaya meraklı olanlar da.”

Neslimiz, dedesinin dilini anlamıyor

Neslimiz, dedesinin dilini anlayamayan bir nesil. Yabancı turistler gibi geziyoruz. Biz de kurs olarak, ‘Madem kursiyerlerimizde böyle bir okuma isteği var, bir gezi düzenleyelim’ dedik ve Yuşa Tepesi,  Kırklar Sultan ve Onçeşmeler’e gittik. Yuşa Camii’nin yanındaki tarihi mezar taşlarını okuduk. Bu taşların üzerlerinde şiir şeklinde çok güzel yazılar var. Öğrencilerimiz burada yazılanların yüzde 80’ini okuyabildiler ve buna çok sevindiler.”

Osmanlıca kursları şu anda haftada bir gün, 3 saat olmak üzere Kavacık Hizmet Binası ile Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde veriliyor.

En rağbet gören branş: Gitar eğitimi!

Beykoz Belediyesi Kültür ve Sanat kurslarının en rağbet gören branşı ise gitar! Bu kurslarda şu an 500 öğrenci eğitim alıyor. Kursun eğitmeni ise Karadeniz Teknik Üniversitesi mezunu bir müzik öğretmeni: Yakup Gürpınar.

Klasik gitar eğitimi için Kartal’dan gelenler var!

Kursta öğrencilere klasik gitar eğitiminin yanında, pop gitar konusunda da bilgiler veriliyor. Bir kur, iki ay sürüyor ve öğrenci ilerleme gösterdiği müddetçe kur açılmaya devam ediyor.

Kullanım alanı oldukça geniş olan ve Türk Halk ve Türk Sanat müziklerinin icralarında da kullanılabilen bir enstrüman olan gitar, genelde lise öğrencilerinin ilgi gösterdiği bir enstrüman.

Beykoz’da düzenlenen gitar kursları için Çekmeköy ve hatta Kartal’dan gelenler olduğunu da belirtelim! Kursiyerlerin yaş aralığı ise ilkokul üç düzeyinden başlayıp 45’li yaşlara kadar devam ediyor. Yani, yaş konusunda bir sınırlama yok! İsteyen herkes, 3. sınıftan itibaren gitar öğrenebilir!

Öğrenciyi sıkmadan, en kolay yoldan çalmayı öğretiyoruz!

Eğitmen Yakup Gürpınar, öğrencinin gitar öğrenme konusundaki hızının onun ilgisine bağlı olduğunu belirtiyor ve ortalama birinci kurdan sonra öğrencilerin çok rahatlıkla parçaları çalmaya geçebildiklerini ifade ediyor. Gürpınar, kursta verilen eğitim konusunda şu bilgileri aktarıyor bize: “ Diğer gitar kurslarında gitar eğitimi çok ayrıntıya girilerek veriliyor. Bu da öğrenciyi belli bir zaman sonra sıkıyor ve öğrenci kursu bırakıyor. Bizim amacımız, öğrencilerimizin en kısa yoldan gitar çalabilmeleri. Bu amaçla en kolay yöntemleri uygulamaya çalışıyoruz. Nota bilgisini çok ayrıntıya girmeden vermeye başlıyoruz ancak ilerleyen kurlarda detaylara giriyoruz. Yani, öğrenciyi daha baştan sıkmıyoruz.”

Kurslar ücretli olsaydı, katılım düşerdi

Beykoz Belediyesi’nin ücretsiz gitar kursuna gelenler arasında kimler yok ki? Eşleri ile beraber gelen ev hanımları, doktorlar, öğretmenler, kurum yöneticileri… Eğitmen Yakup Gürpınar,  “ bu kurslar ücretli olsaydı, katılım sayısının büyük bir oranda düşeceğini” belirtiyor. “Zira ortalama yani sesinin kulağa iyi geleceği normal bir gitarın fiyatı 100- 150 TL aralığında iken, öğrenciler arasında maddi durumu iyi olmayıp, ancak 30- 40 TL’lik gitarları alabilenler var.”

Bağlama kursu

Bağlama kursunun eğitmeni ise Kocaeli Devlet Konservatuarı öğrencisi Aysun Türk. 7’den 70’e tam 24 öğrencisye bağlama eğitim veren Türk, öğrencilerinden çok memnun; “ Bu işi aşk ile yapıyorlar!” diyor.

Bağlamanın kolay bir enstrüman olmadığını ifade eden genç eğitmen, “ bağlama, pek rağbet gören bir saz değildir. Ergenlik çağındaki gençler daha çok batı müziğine ilgi duyarlar çünkü. Oysa bağlama geleneklerine bağlı bir enstrümandır. Ben ise kişilerin önce kendi özünü bilip sonra batıyı öğrenmelerine taraftarım” açıklamasını yapıyor. 

Keman

Haliç Üniversitesi Konservatuar Bölümü öğrencisi Şeyma Bostan ise, kursun keman eğitmeni. Bostan, keman öğrenmede ideal yaşın 9 ila 10 olduğunu ifade ediyor. Ancak, kendisinin 30 yaşından sonra keman öğrenmeye başlamış öğrencileri de var! Sonuçta, öğrenmenin de, hayallerinin peşinden koşmanın da yaşı yok!

Kemen dersleri 9-15 ila 15 yaş üstü olmak üzere iki grup halinde, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde veriliyor.

Hayallerinizin peşinden gidin!

Beykoz Belediyesi Kültür Sanat kursları, zamanında bu imkâna sahip olamamış olan yetişkinlere de hayallerinin peşinden koşma olanağı veriyor. Bu kurslara başvururken sahip olmanız gereken tek şey ise, “arzu!”

Kurslar konusunda detay bilgi almak isteyenler, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi, Tokatköy veya Kavacık Hizmet Binalarına bizzat ya da telefon ile başvuruda bulunabilirler.

Haber: Arzu Başlantı

Ücretsiz kültür ve sanat kurslarına yoğun talep
Bizi Takip Edin