40 günlük esaretin hikâyesi

Gazeteci Yazar Bünyamin Aygün, “IŞİD'in Elinde 40 Gün” adlı söyleşi programında Beykozlularla buluştu.

Beykoz Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlikle Beykozlularla buluşan Gazeteci Yazar Bünyamin Aygün, “IŞİD'in Elinde 40 Gün” adlı söyleşi program

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gazeteci Yazar Bünyamin Aygün, “IŞİD’in Elinde 40 Gün” adlı söyleşi programında Beykozlularla buluştu.

Beykoz Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlikle Beykozlularla buluşan Gazeteci Yazar Bünyamin Aygün, “IŞİD’in Elinde 40 Gün” adlı söyleşi programında esaret günlerini ve izlenimlerini izleyicilerle paylaştı.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programda, Milliyet Gazetesi Foto Muhabiri Bünyamin Aygün, haber için defalarca girip çıktığı Suriye’de, Irak Şam İslam Devleti IŞİD tarafından kaçırılışı, esir alınışını ve başından geçenleri zorlu günleri anlattı.

40 gün boyunca esaret altında kalan Aygün, filmlere konu olacak hikâyesini, haber peşinde koşarken tarihe tanıklık etmesini, MİT’in yaptığı başarılı operasyon sonucunda kurtarılmasını anlattı. Aygün söyleşiyi ilgiyle takip eden izleyicilerden gelen soruları da yanıtladı.

Bünyamin Aygün: “Kitabı yazdıktan sonra rahatladım”

40 gün boyunca IŞİD’in esiri olarak yaşadıklarını kitaba aktarma sürecini “Dünya IŞİD konusunda çok cahil. Ben onlarla 40 gün yaşadım. Benim bunu anlatmam gerekiyordu. Yazarken aynı duyguları tekrar tekrar yaşadım ama yazdıktan sonra rahatladım, toparladım” diye özetleyen Aygün, söyleşide yaşadıklarını samimiyetle anlattı.

“Ben döndüğümde beni kaçıran IŞİD bu kadar tanınmıyordu. Sonra dünyada IŞİD duyulmaya başladı, bir başka deyişle ünlendi. Dünya da Türkiye de halen IŞİD konusunda çok cahil. Ama ben bu insanlarla 40 gün yaşadım. İyisini de gördüm, kötüsünü de. Her tarafıyla bu insanlara temas ettim. Bunu yazmazsam gazetecilik mesleğine ihanet edeceğimi düşündüm. Yani oraya gidip ölümle burun buruna gelmemin nedeni de gazetecilik tutkusuydu. Yazarken şuna dikkat ettim; yalın bir dil kullanmalıyım ki hiçbir yanlış anlamaya fırsat vermeyeyim. Ama ne kadar yazarsam yazayım, yinede kafamı bir türlü boşaltamıyorum” şeklinde konuşan Aygün, “Aynı duyguları tekrar tekrar yaşadım yazarken. Evet, ağır gelen yerler oldu. Artık orayı da okuyucu kendi kafasında kursun. Çünkü yaşadığım olayın travma olduğu konusunda hemfikiriz. Bu travmanın bulunduğun ülkede, imkanların dahilinde bir tedavisi de yok” diye ekledi.

Aygün konuşmasına şöyle devam etti: “Kitabımı yazmam takdiri ilahi, yaşadığım bu vahim olay bana sorumluluklarımı yerine getiremediğimi hatırlattı. Namaz kılmayı, Allah’a karşı sorumluluklarımı daha çok yerine getirmeyi düşündüm. Keşke bu olayları yaşamadan bunların farkına varsaydım dedim. Esaretten kurtulmam için ülkemizdeki farklı görüşteki gazete temsilcilerinin ve derneklerin biraraya gelerek harekete geçmeleri, gösteriler yapmaları beni gururlandırdı. Çok farklı grupların ve ideolojilerin birleşmeleri beni çok sevindirdi.”

Ortadoğu’ya farklı bir bakış

Bünyamin Aygün kitabında Ortadoğu’nun analizi de yaptığını aktararak: “Ortadoğu dinamiklerini, Irak kaosunu ve Suriye iç savaşını anlamadan Irak Şam İslam Devleti örgütünü ya da bilinen adıyla IŞİD’i anlamak mümkün değil. Yüz yılı aşkın zamandır Batı, Ortadoğu ile yakından ilgileniyor, siyasi ve askeri müdahalelerle bölgeyi sık sık abluka altında tutuyor. Bölgeye defalarca girip çıkan, savaşın ortasında hayat hikâyeleri ve muhteşem kareler yakalayan, 40 gün boyunca IŞİD mensuplarıyla yakın temasta bulunan birinden Ortadoğu’yu dinlemek, bölgeye farklı ve daha gerçekçi bir gözle bakmanıza neden olabilir” diye düşündüğünü söyledi.

Söyleşinin ardından Aygün, programa katılan herkese “IŞİD’in Elinde 40 Gün” adlı kitabını imzalayarak hediye etti.

40 günlük esaretin hikâyesi
Bizi Takip Edin