14 Haziran 2011 Genel seçimleri…
Milletvekili adayları sahada cirit atıyor. “Saha” derken, Beykoz’un sokakları.
Tabi seçimlerin vazgeçilmez söylemleri her zamanki gibi vaatler…
Beykoz denince ise konu 40 yıllık bir mülkiyet sorunu olan “2B.”
Tabi 2B denince de, hükümetin genel seçimlerden önceki adayları aklımıza geliyor.
2B sorunu da aslında halloldu.
Halloldu olmasına da, vatandaş mağdur mu oldu? Mutlu mu?
Geçen dönemlerde ortalarda dolaşan rayiç bedel dedikoduları halkı can evinden vurmuştu.
Belediyemiz dokuz mahallemizi “ Özel Proje Alanı” ilân edileceğini duyurdu. Böylelikle meseleyi kendi bünyesine alıp can evinden vurulan halkımızı sanki biraz rahatlattı.
Belediyemizin Beykoz’daki 2B alanlarının satışını halkımızın lehine çevireceğini en azından söylemlerden anlıyoruz. Zaten belediyelerin görevleri de halkın yanında olmak değil mi? Halka hizmet değil mi?
2B denilince de aklıma, genel seçimlerde yakından takip ettiğimiz AK Parti’nin o zamanki milletvekili adayı Metin Külünk geldi.
Evet, Metin ağabeyimiz de böyle söylemişti; bizler de onun bu söylemlerini dikkate aldık.
Metin Külünk söylemlerin değil, eylemlerin adamı olan bir büyüğümüzdür.
Ve kendisi bu günlerde Beykoz’dan sorumlu milletvekilimiz oldu.
“2B sorununu çözemezsek, Beykoz’a girmem” demişti; o ses hala kulaklarımda yankılanıyor.
-Sayın Vekilim! Mülkiyet sorunumuz çözüldü mü?
Esas sorunumuz rayiçler miydi?
Şimdi esas konu, “Kentsel Dönüşüm” değil mi sayın Vekilim?
Beykozlu kentsel dönüşümün neresinde?
Beykozlu’nun sizlerden beklentisi yerinden, yurdundan ve komşusundan olmamaktır. Kapısını açtığında Ayşe teyzesini Mehmet amcasını görmek, selamlaşmak, hasbıhal etmektir.
Yani vatandaş yerinde yurdunda kalmak istiyor Sayın Vekilim.
Çünkü bizleri burada ‘biz’ yapan, sizlerle hasbıhal içinde olmamızı sağlayan Beykozlu oluşumuzdur.
Onun içindir ki; bizler Beykoz’umuzu çok sevdik. Siz de bir sevgi adamı olarak tanıdığımız birisiniz. Bu nedenle Beykoz’u Beykozlu’dan ayırmayacağınızı umut ediyor,
Saygılar sunuyorum.