Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nin tarihi Beykoz Kışlası’nda endüstriyel enzim ve Hepatit B aşı üretimi, sıtma ve Kırım Kongo gibi alanlarda çalışmalar yapılıyor.
Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nin tarihi Beykoz Kışlası’nda hayata geçirdiği Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü, Avrupa ve Amerika’da eğitim almış Türk bilim insanlarının dünya çapında araştırma yapabileceği bir merkez olarak faaliyete başladı. Enstitüde endüstriyel enzim ve Hepatit B aşı üretimi, sıtma, Kırım Kongo ve parat hormon üretimi gibi alanlarda çalışmalar yapılıyor.
Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi, sağlık alanında eğitim vermeye devam ediyor. Üniversite, bir yeniliğe imza atarak yurt dışından, alanlarında uzman insan kaynağını Türkiye’ye getirecek değerli bir projeyi hayata geçiriyor. Dünyanın en iyi üniversitelerinde ihtisas eğitimini tamamlamış akademisyenlerin de yer aldığı bir ekip tarafından kurulan Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsüne tarihi Beykoz Kışlası ev sahipliği yapıyor. Enstitüde endüstriyel enzim ve Hepatit B aşı üretimi, sıtma, Kırım Kongo ve parat hormon üretimi gibi alanlarda çalışmalar yapılıyor.
TERSİNE BEYİN GÖÇÜ BAŞLATTI
Bu çalışmalar hem tersine beyin göçü için önemli bir aşama niteliği taşıyor hem de sağlık alanında yapılan ithalatı azaltmaya yönelik ciddi bir kaynak oluşturmayı hedefliyor. Tarihi Beykoz Kışlası’nın geçmişi ve günümüze kadarki süreciyle ilgili bilgi veren Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Akça, 2011 yılında Bezmiâlem için yer arayışı içerisinde oldukları sırada Vakıflar İkinci Bölge Müdürlüğü’nün kendilerine bu binayı gösterdiğini söyledi.
TARİHİ KIŞLA İKİ YILDA RESTORE EDİLDİ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile irtibat kurarak tarihi binanın vakfa tahsisini sağladıklarını ifade eden Akça, Tabii camlar kırılmış, duvar yıkılmış, alkoliklerin mekânı haline gelmiş geçmişte. Böyle bir sıkıntılı süreç yaşandı. Burayı restore etme kararı aldık. Restorasyon 2 yıl sürdü. Bu binanın 200 yıllık geçmişi bulunuyor, gelecek 200 yıl da ayakta kalacak bir bina yapmak istedik. Bugün Bezmiâlem’in ya da toplumun günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan öte, 30-50 yıl sonrasının Türkiye’sinin ihtiyacı olabilecek bilimsel çalışmaları burada yürütmek dedi.
300 MİLYON DOLAR BÜYÜKLÜKTE PAZAR
Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsünün kadrosuna kazandırılan ilk Öğretim Üyesi Dr. Serdar Uysal’ın Harvard Üniversitesi’nden geldiğini belirten Ahmet Akça, şunları kaydetti: Gelir gelmez dedi ki bize, Ben enzim üretirim’ Biz restorasyona devam ederken, o bodrum katında laboratuvarını kurdu ve enzim üretti. Türkiye yılda 150 milyon dolarlık endüstriyel enzim ithalatı yapıyor. Endüstriyel enzim, 300 milyon dolarlık bir pazara sahip ve Türkiye’de üretilmiyor. Ama artık Türkiye’de üretilmeye başlıyor. Kanada’dan, Amerika’dan gelen hocalarımız bulunuyor.
100 KİŞİLİK EKİP
Her öğretim üyesi ile birlikte çeşitli sayılarda doktoralı uzman, doktora ve yüksek lisans öğrencisi ve teknisyen burada çalışma imkanı bulacak. Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ziya Doymaz, Enstitünün araştırmacı öğretim üyesi ihtiyacı dünyanın saygın üniversitelerinden tersine beyin göçü yoluyla ülkeye kazandırılarak tamamlanacak. Hâlâ öğretim üyesi alım sürecindeyiz. Yurtdışında ilana çıktık dedi.
100 MİLYAR $’LIK ALAN
Buradaki endüstriyel enzim ar-ge’si ve üretimlerinin üniversite-sanayi işbirliğinin güzel bir örneği olduğunu ifade eden Uysal, Rekombinant DNA ve mikrobiyel sistemler vasıtasıyla üretilen ürünler 100 milyar doların üstünde rakamlara ulaşan sektörlerdir. Türkiye bunların tamamını ithal etmekte diye konuştu.
BAKANLIKLA DA ANLAŞTIK’
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu ise 7 yıl gibi kısa bir sürede aldıkları mesafeyi anlattı. Alanlarında uzmanlaşmış 506 akademisyenle hizmet verdiklerini belirten Kazancıoğlu, 35 ülkeden 70 üniversiteyle işbirliği yürüttüklerini söyledi Dünyada Paratiroid bezi nakli gerçekleştiren tek multidisipliner hastanenin Bezmialem olduğunu belirten Kazancıoğlu, Türkiye’de Sağlık Bakanlığımızdan da bu operasyonu gerçekleştirmek üzere ruhsat aldık. Ayrıca Beykoz Enstitümüzdeki laboratuvarlarımızda, paratirid bezlerinin salgıladığı parathormonu üretmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz ve üretme aşamasındayız. Bakanlıkla da anlaşma yaptık. Almanya’dan da hastalar geliyor, bu nakli onlara da yapacağız. Biz bunu çok daha erişilebilir bir maliyete sunmayı planlıyoruz‘ dedi.
AÇIĞIMIZI 2-3 YILDA KAPATIRIZ’
Endüstriyel enzim araştırmalarıyla ilgili bilgi veren Dr. Serdar Uysal, Türkiye gibi biyoteknolojide 25-30 yıl geriden gelen ülkelerde, gelişmiş ülkelerin 8-10 yılda kat ettikleri yolu teknolojinin de ilerlemiş olmasıyla iki-üç yılda kat etmek ve patenti bitmiş ürünleri tersine mühendislikle yerel kaynaklarla yapma imkanı olduğunu söyledi. Uysal, ‘İkinci olarak temel bilimlere ciddi yatırım yapıp 20 yıl sonrasının teknolojilerini inşa etmek. İki alanın birbirine paralel gitmesi ve bu iki alanı da besleyecek insan kaynağının güçlü bir şekilde yetiştirilmesine ihtiyacımız var. Yapmak istediğimiz şey de bu dedi.