2010 yılında yapılan anayasa değişikliği referandumundan sonra Evet’in Dayanılmaz Cazibeleri başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
Yazımda 12 Eylül 1980 darbesiyle başlayan devletin içerisine yuvalanan oligarşik yapının 12 Eylül 2010 referandumu ile çözüleceği, değişeceği ve milletin esas olduğu yepyeni bir sistemin kurulmasına öncülük edeceğini yazmıştım.
Geçen 7 yılda acı gerçekleri bir bir gördük ve yaşadık. 1980 yılında bugünlerde adını çokça duyduğumuz yabancı devlet ve yapılar tarafından kurulan sistemi değiştirmemek için denemedikleri yol kalmadı. En son 15 Temmuz darbe ve işgal girişimiyle niyetlerini en açık halde ortaya koydular.
249 şehit ve 2194 gazi ile topyekün Aziz Milletimiz bu toprakların vatan olduğunu, teslim alınamayacağını ve aslında her şeyin farkında olduğunu tüm dünyaya göstermiş oldu.
Yine bahse konu yazımızda 12 Eylül neyin dönüm noktasıdır? sorusuna şu cevapları vermiştik.
Türkiye’deki demokratikleşmenin önünün açılmasının dönüm noktasıdır.
Türkiye’de terörün bitmesinin dönüm noktasıdır.
Türkiye’de sivil iradenin yönetime hâkim olabilmesinin dönüm noktasıdır.
Türkiye’de milletin egemenliğinin yeniden millete teslim edilmesinin dönüm noktasıdır.
Türkiye’de hukukun üstünlüğünün gerçek manada tecelli etmesinin dönüm noktasıdır.
Türkiye’de derin yapıların yaptıkları ile yüzleşmelerinin ve mutlaka hukuk önünde hesaba çekileceklerinin herkes tarafından bilinmesinin dönüm noktasıdır.
Türkiye’de artık hiçbir şeyin gizli icra edilemeyeceği gerçeğinin bilinmesinin dönüm noktasıdır.
Çok değerli dostalar; yukarıdaki satırları okurken lütfen geçen süre içinde yaşanan olayları, 17-25 Aralık, MİT Tırları, 7 Şubat, 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi, bu olaylarda devletimizin verdiği mücadele ve başta CHP olmak üzere oligarşik yapının devamı için mücadele eden çevre ve odakları bir düşünelim.
Bugünden baktığımızda devletimiz yepyeni ve güçlü bir gelecek inşa etmek adına nasıl kararlı hareket ettiğini, milletimizin ferasetiyle devletimizin yanında durduğunu ve başta FETÖ olmak üzere haçlı Siyonist ittifakın iç ve dış unsurlarının direnişini açık ve net olarak görebiliyoruz değil mi?
16 Nisan Pazar günü yapılacak anayasa değişikliğine CHP’nin batı dünyası ile birlikte şuursuzca yaptığı engelleme çabalarını milletimiz hepsinin yüzüne vuracak ve kendi yoluna devam edecektir.
– Peki milletimiz Neye EVET neye HAYIR diyecek..
– Mili iradeye EVET, oligarşik ve bürokratik vesayete HAYIR
– Milletin Adamına EVET, milleti düşmanınızdır diyenlere HAYIR
– Bağımlılığa HAYIR, bağımsızlığa EVET
– Haçlı Siyonist ittifakına HAYIR, İslam Birliğine EVET
– FETO’nun ve batının oyuncağı olmuş CHP’ye HAYIR, milletin hizmetinde bir CHP için EVET
– Gençlerine güvenmeyen CHP zihniyetine HAYIR, Türkiye’nin milli, şuurlu ve imanlı gençlerine EVET
– Darbe sevicilere HAYIR, milletle birlikte omuz omuza olanlara EVET
– Batıya köle olmaya HAYIR, İslam Alemi’ne lider olmaya EVET
– Yalana dolana HAYIR, dürüstlüğe EVET
– Milleti kendi içinde bölmeye HAYIR, birlik ve beraberliğe EVET
Sonuç olarak, milletimiz kendi hür iradesiyle kararını verecektir. Verilecek karar devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü, kardeşliğimiz, gençlerimiz ve geleceğimiz için yepyeni bir başlangıç olacaktır.
Milletimiz için EVET, devletimiz için EVET, birliğimiz için EVET, beraberliğimiz için EVET, İslam Dünyası için EVET, EVET, EVET
Selam ve saygılarımla