Korku İmparatorluğu!

Referandum seçimlerine üç beş gün kaldı kalmasına… Lakin millet seçim biran önce olsa da şu gerilimli atmosferden kurtulsak havasında… Siyasi iktidar Avrupa'yla cebelleşerek hem oradaki seçmenlerimizi hem içerideki seçmenleri evet…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Referandum seçimlerine üç beş gün kaldı kalmasına… Lakin millet seçim biran önce olsa da şu gerilimli atmosferden kurtulsak havasında… Siyasi iktidar Avrupa’yla cebelleşerek hem oradaki seçmenlerimizi hem içerideki seçmenleri evet yönünde hizaya getirebilmek için çok uğraştı. Türkiye ile çatışır gözüken Avrupa ise evet oylarını tahrik etmek için elinden geleni yaptı. Siyasi iktidarla kayıkçı kavgasında sınır tanımadılar. Buna rağmen Sayın Cumhurbaşkanı Avrupa ülkelerinin tutumunu hukuksuzluk olarak nitelese de, aynı hukuksuzluğu ve adaletsizliği hayır tercihi yapan insanlar üzerinde de göstermeye devam ettiler.

Muhalif kanadın toplantılarına yapılan engellemeler, salon yasakları, bürokratik dışlamalar, adaletsiz medya paylaşımı, tarafsız olmaları gereken kamu kurumlarını ve kamuya mahsus ve mensup kişileri propaganda aracı olarak kullanmak ve Kamuda çalışan ‘Hayır’ tercihi kullanacağını açıklayan sözleşmeli personellerin işleriyle ilişkisini kesmek, israf derecesinde devlet imkânlarıyla propaganda yürütmek gibi adalete ve eşitliğe aykırı davranışlar ilk akla gelenler…

İnsanlar  hiçbir seçimde bu kadar sindirilmemiş, işi ile aşı ile tehdide varan uygulamalarla karşı karşıya kalmamış düşüncesinden vereceği oydan dolayı ötekileştirilmemiştir… Anket ve araştırma firmaları bile yaptıkları analizlerinde, kararsızlar kitlesi içinde kaygı ve korkudan ötürü tercih beyan etmeyen yahut gerçek dışı beyan eden bir kitlenin varlığını belirtmek zorunda kaldılar!

Son haftaya girdiğimiz günlerde iktidar partisi tarafından  STK’lar baskı altına alınmaya dernek başkanları evet demeleri bu yönde açıklama yapmaları istenmektedir. Meydanlarda Erzurumlular, Gümüşhaneliler, Bayburtlular, Trabzonlular, Sivaslılar vs. Beykoz’da faaliyette olan irili ufaklı ne kadar yöre derneği ve sivil toplum kuruluşu varsa  ‘Evet’ Diyor” şeklinde pankartları meydanlar iktidar partisi tarafından asılmıştır. Bu konuda fikirlerini sorduğum dernek başkanlarımızın kimisi kendi insiyatifi ile yaptığı için mahsur görmediğini ifade ederken Giresunlular dernek başkanımız Ali Bilir ve Kastamonulular dernek başkanımız Süleyman Çalık içerisinde her türlü düşünceden ve siyasi partiden insanları barındıran hemşeri dernekleri ve üyeleri bu durumdan çok rahatsızlar. Dernekçilik açısından bu durumun etik olmayacağını kararın halkın iradesine bırakılması gerektiğini  ifade ediyorlar.

Sırf bu yüzden kamu ile etkileşimli tüm kurumlar riyakâr olmak zorunda bırakılıyor. İktidarın gadrine uğramaktan çekiniyorlar. Bu durumdan aslında ‘Evet’ diyen aklı başında demokratik kuruluşlar da çok şikâyetçi ve mahcuplar…

Milletin sesi olması gereken Sivil Toplum Kurumları (STK), meğerse Resmi Toplum Kurumu (RTK) hâlini almış! 

Ayrıca Kavacık meydanda AKP, MHP ilçe teşkilatları AKP milletvekili  Beykoz belediye başkanımız ve STK temsilcilerinin katıldığı  çok yoğun katılımlı  AKP, MHP ve BBP Beykoz ilçe başkanlıkları ve 31 STK ve birçok muhtar alanda cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ‘Evet’ diyor standı açtı. 6 gün boyunca farklı noktalara kurulacak stantlarda neden evet denileceğini anlatacaklar anlatacak anlatmasına da bütün pankartları ve stantları hazırlatan AKP ilçe teşkilatı feshedilmiş BBP Beykoz ilçe başkanlığı standını da kendileri ihdas etmiş… BBP İl Başkanlığı Beykoz’da tüm angajmanları Ak Parti yönetimine devretmiş olacak ki, bırakın Beykoz’da bir ilçe başkanlığı kurmayı, ilçede kurulan propaganda standına iki kişi yollayamamış!

“Referandum sonucu ‘Evet çıkmaz’ ise…” diye başlayan tehdit ve korku salan ifadelerle devam eden cümleler kurarak mesaj veren siyaset kurumu, yarın bir gün suyun başında geçtiğinde neler yapabileceğinin ipucunu veriyor aslında…

Şu anda birileri demokratik bir şekilde tercihini dile getirip, hakaret ve küfür etmeden kendini ifade ediyorsa ve ‘Hayır’ diyorsa, düşüncesini medeni bir şekilde dile getiriyorsa sen de çıkıp bunlar ‘bölücü’ ve ‘terörist’ diyorsan; kusura bakmayın da bu direk gelecekteki düzenin alamet-i farikası bir siyasi davranıştır. Ayrıştırıcılığın ağababalığını yapmaktır.

O zaman bizde rahatlıkla deriz ki: Demek ki siyasi iktidar cenahında Hayırcılar için bu ithamları edenler için gelecekte ‘bir arada’ yaşayacak bir toplum değil de sadece oy lazımmış!

Neyse…“Allah milletimize ve devletimize zeval vermesin. Referandum sonuçları ne çıkarsa çıksın milletimiz ve ülkemiz için hayırlısı olsun.” Diyelim ve yazımızı Sayın Doğan Cüceloğlu’ndan bir pasaj ile bitirelim: “Bilinçli olarak bir korku kültürü oluşturuluyor. Çünkü korku atmosferi başlı başına bir çeşit savunma mekanizması işlevi görür. Çünkü ortada korkulacak bir şeyler olmayınca insanlar olan biteni sorgulamaya başlar! Eğer ortamda korku varsa ortada akıl ve izan olmaz. En önemlisi Adalet olmaz. Riyakârlık sınır tanımaz. Çünkü korkutulan, korkunun otomatikman kaynağına saygı duyar. İnsanın özü, onuru tekliği ikinci plana itilir; önemli olan güçtür. Güç de korku kültürüyle sağlanır

Korku İmparatorluğu!
Bizi Takip Edin