Takvimler 9 Temmuz 2018’i gösterdiğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk başkanlık sistemine geçişinin birinci günü, yani ülkemizin birinci Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin ve ilk kabinesini açıklama günüydü. Bu tarihi güne tanıklık etmek için Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne davet edilenler arasındaydım.
Tören çok kapsamlı ve detaylı organize edilmesine rağmen Çorlu’da yaşanan tren kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımız nedeniyle çok sade bir şekilde icra edildi. Yine de sergilenen ritüellerle ülkemizin ne kadar köklü bir geçmişi olduğunu onlarca yabancı devlet başkanları ve her dine mensup misafirlerle birlikte bizlerde bir kez daha gördük.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Anıtkabir’de Ulu Önder Atatürk’ün mozolesine çelenk bırakmasından külliye avlusunda ki tören alanına kadar geçen süre alanda bulunanlara barka vizyonlardan canlı olarak gösterildi. Yerli yabancı binlerce devlet adamı, sanatçılar, sporcular, iş dünyası temsilcileri gibi birçok isim bu ana şahitlik etti.
TRT ekranlarında yazılı olan Yeni Türkiye ifadesi dikkatimi çeken önemli bir olaydı. Evet, ülkemiz için yeni bir dönem başladığına şahitlik ediyordum. Heyecan verici bir durum ama bir o kadar da düşündürücü. Düşündürücü diyorum çünkü bunun negatif veya pozitif bir anlamı yok. Fakat yeni sistemden de umutluyum, umutlu olmak da istiyorum. Yeni sistemi halkın çoğunluğu istedi ve onayladı. Tabiki yeni olan her şeyin bir geçiş ve adaptasyon süreci olduğu gibi bu sisteminde olacaktır.
Tekrar tören alanına ve sayın Cumhurbaşkanı’nın alana girişine ve konuşmasına dönecek olduğumda şu ifadeleri kullanmak istiyorum. Her şey sade idi ve bu sadeliğin içerisinde ülkemizin köklü ve güçlü yapısı kendini hissettiriyordu. Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmasına dua ederek başladı. Bu dua kendisineydi ve halkına karşı mahcup olmama duasıydı. Bu durum bana otuz yıl öncesini hatırlattı. Sayın Cumhurbaşkanı otuz yıl öncesinde aynı duayı etmişti. Mahcup olmama duası. Kısa ve sade konuşması ise şimdiye kadar dinlediğim konuşmalarının arasında en iyilerinden biriydi.
Evet bundan sonra birçok şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin. Parlamenter sistemin değişmesi, devlet yapılarındaki değişiklikler, belki yerel yönetimlerle ilgili düzenlemeler vs. sırasıyla olmaya başlayacaktır.
Peki yapının değişmesi kişinin de değişmesi anlamı taşıyor mu? İşte burada durmak gerekiyor. Eğer değişimler doğru, isabetli kişi ve kadrolarla yapılırsa hedeflere ulaşılabilecektir. Aksi durumda değişim yanlış kişi ve yönetimlerle kaoslar doğuracaktır.
Benimde duamda Allah Sayın Cumhurbaşkanımızın duasını kabul etmesi ve milletimizin ve ülkemizin daha iyi yarınlara uyanmasıdır.
Yeni Türkiye’den sadece türk halkı değil Türki Cumhuriyetleri ve İslam ülkeleri umutlu.
Umutlarımızın solmaması için sevgi, saygı ve hoşgörüyü ruhumuzda besleyelim ve her canlıyla paylaşalım.
Dostça ve sevgiyle kalınız.