31 Mart 2019 yerel seçimlerini de ‘sayım sorunsalı‘yla geride bıraktık. Oylarımızı kullanırken değilse bile sayarken bir hayli sıkıntı yaşadık.
‘Kesin sonuçlar belli olsun da öyle yazalım’ diyerek ertelediğimiz yazılarımızı ‘yok bu sayım bitmeyecek, bari biz yazalım‘lar eşliğinde kaleme almaya koyulduk.
Bulunduğu konuma, baktığı pencereye göre herkes için ibretler ve derslerle dolu bir netice var ortada. Başarılar-başarısızlıklar, kibirler-kinler… Pek çok terazi kuruldu yahut kurulmuş terazilerin dengeleri değişti. Artık ne derseniz…
Neler sayılmaya çalışıldı peki bu seçimin sonunda?
Bir kere herkesin ama özellikle de AK Parti mensuplarının şapkalarını önlerine alıp düşünmelerine ne denli geç kaldıkları sayıldı!
‘Ben bu koltuğa oturdum, artık kimse beni buradan kaldıramaz‘ kanısının ne denli mesnetsiz bir kanı olduğu sayıldı!
İl ve ilçe teşkilatlarının birer başarısızlık yuvalarına dönüşü sayıldı!
Bu teşkilatlarda bulunanların kibirlerinin başlarını nasıl yediği sayıldı!
Yola çıkarken Sayın Erdoğan’ın rehberi olan tevazunun kelime anlamını dahi bilmeyen sözde AK Partililerin oranı sayıldı!
İstanbul ve Ankara gibi açık ara farkla, büyük bir başarıyla kazanılan iki büyük kentin elleri arasından kayıp gitmesinin başarısızlığı sayıldı!
Sayıldı da sayıldı…
Biliyorum siz içeridekiler dışarıdaki ben gibi bakmıyorsunuz siyasete. Ben mesela siyasetten anlamadığım için, liyakat sahibi insanların ehil oldukları alanlarda, o da tecrübe temelleri esas alınarak bir yerlere getirilmeleri gerektiğini, bu yerlere geldikten sonra da nereden ve ne için geldiklerini unutmamaları gerektiğini ‘zannediyorum‘. Bu elbette ki benim siyasi cehaletimin ölçüsüdür. Yoksa işin içinde olan sizler, elbette bunun böyle olmadığını biliyor ve ona göre kişileri ona göre yerlere getiriyorsunuz. Getiriyorsunuz da, şimdi hal böyleyken bu sonuçlar sizi neden şaşırttı da ha bi gayret baştan sayı saydırıyorsunuz bize, onu ben anlayamıyorum. Ah bu benim anlamamayışlarım…
Bir dava uğruna tüm ömrünü feda etmiş bir Başkan, tüm seçim kampanyasını neredeyse tek bir kelime üzerine inşa etsin de, ah bu kaderin cilvesiyle teşkilat mensupları telaffuz benzerliği yüzünden kampanyayı yanlış anlasın!!!
Sayın Başkan ‘TEVAZU‘ desin de bu mübarekler ‘TENEZZÜL‘ le karıştırsın!!!
Bir yanda seçmeninin ayağına kadar giden bir ‘Başkan‘ ; TEVAZU diye yeri göğü inletsin, öbür yanda teşkilatının üst düzey(!) yöneticileri çalan telefonlara bile TENEZZÜL edip bakmasın!
Ah bu sonuçlar ne kadar da sürpriz oldu sizlere değil mi ?…
Neyse gelinen noktada kendilerine bir sözlük hediye eden bulunur ümidimi yitirmedim daha…
…
Şimdi mekan ve isimleri verebilecekken sırf polemiğe mahal vermemek adına saklı tutmak koşuluyla bir yaşanmışlığımı sizlerle paylaşmadan duramayacağım. Yaklaşık iki ay kadar evveldi. Bir büyüğümüz ve yakın dostlarımızla bir toplantı sonrası sohbetimiz esnasında tarihi bir ilçemizin Ak Parti teşkilatının gençlik kolları adıyla yaklaşık 15 kişilik genç bir ekip büyüğümüzü ziyarete geldiler. Hep birlikte ağırladık onları. Yaklaşık yarım saatlik ziyaretleri bana yarım asırdan farksız geldi. 15 kişilik bir ekipten 15 cümlelik olsun bir sohbet çıkmaz mı ki??? Çıkmaya da bilirmiş!!! Büyüğümüzün ‘bari kitaplardan konu açayım‘ kabilindeki nezaketi sonrasında, ‘başucu kitaplarınız neler gençler‘ sorusuna, 15 kişilik derin bir sessizliğin eşlik edişini tarih maalesef ki not aldı. Devamında ‘başucu kitabı‘ kavramını, yatarken komodinlerinin üzerinde duran kitap zannedişlerini ise tarih bile not alamadı! Hiçbir oluşumun içi bu kadar boşaltılmamalıydı…
Biraz olsun donanımlı insanlar bulunmalıydı, demek ki bulunamadı…
Arkalarından ‘bu iş maalesef ki bitmiş‘ deyişimiz sanırım sizleri şaşırtmamış ve üzmemiştir.
Gün be gün içine tahtakurusu girmiş gibi kemirilen teşkilatlar, o teşkilatların kemirdiği iller, ilçeler… Sonuç beni bugün halâ şaşırtmıyor…
….
Diğer bir tarafa geçtiğimde bunca sayımların ardından değişen bir şey olsa da olmasa da seçimler sırasında bir takım dolaplar dönmediğine beni kimse ikna edemez. Aslına bakarsanız sizi de ikna etmemeliydi. Bir seçimin sonuçları tekrar sayılacak diye bir devlet size satacağı savaş uçaklarını satmaktan vazgeçmekle tehdit ediyorsa, o sandıktan çıkacak sonucun masumiyetine ben asla ikna olamam.
Her neyse… Sonuçlar halâ sayılıyor biz bunları yazarken. Sandıklardan çıkan isim her kim olursa olsun yaşadığımız bu süreç bir ‘sandık lekesi‘ olarak demokrasi tarihimizde yerini aldı. İzleyen günlerin bu günlerden daha karmaşık olmaması temennilerimle…