Kadın olmak zor ama Türkiye gibi gelişmekte olan ya da gelişmemiş ülkelerde kadın olmak çok daha zor.
Tüm dünya ülkelerinde kadına daha doğrusu savunmasız olan her canlıya yönelik şiddet toplumsal bir sorundur. Hatta sorundan ziyade hastalıktır…
Türkiye’de kadın cinayetleri, kadına şiddet, tecavüz gibi vakalar her gün hızla artarak devam etmekte.
Bu kötü gidişatın sona ermesi, etkin ve kalıcı çözümler için bilimsel araştırmalara ve bu araştırmaları temel alan uzunnnn vadeli ve akılcı devlet politikalarına ihtiyaç var.
Var olmasına var da buna dair atılan hiçbir somut adım yok.
Hatta aksine atılan adımları da geri alıyorlar.
Dün koşa koşa imzaladıkları ve ilk imzalayıp onaylayan ülke oldukları için gurur duyanlar, bugün İstanbul Sözleşmesi için tüüüüü kaka diyorlar.
Oysaki kötü gidişatı durdurmak, şiddeti uygulayanlar için caydırıcı bir nitelik taşıdığı için imzalamışlardı Avrupa Sözleşmesini. İstanbul’da imzalanmasından dolayı almıştı İstanbul Sözleşmesi adını.
Ancak gelin görün ki yine bizlerin uykuda olduğu saatlerden birinde iktidarın almış olduğu bir karar ile Türkiye bu sözleşmeden ayrıldığını duyurdu.
Kendilerince tabi ki çeşitli sebepler söylediler.
Bana göre ise söylenenler birkaç cümle gevelemekten öteye gitmedi.
‘Başlangıçta kadın haklarının güçlendirilmesini teşvik etmeyi amaçlayan sözleşmenin, Türkiye'nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından manipüle edildiği’ yönünde bir beyanda bulundurlar.
Oysa, bir ülke bir devlet herkese kucak açmıyor muydu?
Cinsiyeti ya da cinsiyetsizliği ne olursa olsun amaç temelde insanı korumak değil miydi?
Madem kendileri için kusurlu bir sözleşme, yerine daha iyisini koymadan neden bir çırpıda vazgeçiyorlar altına imalarını attıkları sözleşmeden?
Ya da neden o maddeler için gereğini yapmadan bir gecede feshediyorlar?
Sözleşme aynı sözleşme, imzalayanlar da aynı..
Eee ne değişti bir gece yarısı!!!
Yaptıkları açıklamaları samimi bulmuyorum.
Bir gecede aldıkları bu kararı asla tasvip etmiyorum.
Geleceğimize dair kararların bir imza ile son buluyor olmasını kabul etmiyorum.
Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan Avrupa sözleşmesini fesh edenlere de akıl sır erdiremiyorum.
Kadınlara, şiddete, savunmasız herhangi bir canlıyı korumak istediklerine de inanmıyorum.
Sadece 2020 yılında bildiğimiz 234 kadın öldürüldü.
Birçoğu faili meçhul ya da katili sokakta. Senin, benim aramda elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor.
Sorun sadece İstanbul Sözleşmesini fesh etmeniz değil. Sorun olan bitene izleyici olmanız. Somut adımlar atmamanız. Kadına değer vermemeniz.
Hoş, bunu yeni öğrenmiyoruz zaten.
Kadın cinayetlerinin azaldığını söylediğinizde kimse size inanmıyor
İstanbul Sözleşmesini 1 gecede fesh edip sonrasında da şiddete yönelik önlemler alacağız dediğinizde de kimse size inanmıyor
Bu ülkedeki kadınların, geleceğe yön verecek olan çocukların gençlerin güvenini kaybediyorsunuz gün be gün.
İnşallah o düşünmediğiniz kadınlar, şiddet, taciz ve tecavüze uğramış insanlar, savunmasız olan her bir canlı çekecek ipinizi!