Beykozlu gençlerin kitap aşkı!

İstanbul Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Yazarlar Okullarda” projesi kapsamında yazar Cemal Çakar, Beykozlular’la tekrar buluştu.

Okuma alışkanlığı kazandırmak ve kitap okumada sürekliliği sağlamak amacı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İstanbul Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Yazarlar Okullarda” projesi kapsamında yazar Cemal Çakar, Beykozlular’la tekrar buluştu.

Okuma alışkanlığı kazandırmak ve kitap okumada sürekliliği sağlamak amacı ile İstanbul Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen “Yazarlar Okullarda” adlı söyleşi projesi çerçevesinde “Sular Tutuştuğunda” ve “Sel ve Kum” adlı öykü kitaplarının yazarı Cemal Şakar, Beykozlu ortaöğretim öğrencileri ile Ahmet Mithat Efendi Kültür Merkezi’nde tekrar bir araya geldi.

Ortaöğretim öğrencileri için ikincisi düzenlenen söyleşi için Feridun Karakaya sahnesini bu kez Beykoz Kız Teknik Meslek Lisesi, Barbaros Hayrettin Paşa Denizcilik Meslek Lisesi, Galip Öztürk Çok Programlı Lisesi ve Prof. Dr. İbrahim Canan Anadolu Öğretmen Lisesi’nin öğrencileri doldurdu.

Söyleşiye Beykoz İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne Şube Müdürü olarak bir ay önce ataması yapılan Necla Çağlayan, Beykoz İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Görevli Araştırmacı Dilek Yıldırım, davetli okulların müdürleri ile öğretmen ve öğrenciler katıldı. Programın sunumu ise Prof. Dr. İbrahim Canan Anadolu Öğretmen Lisesi Müdürü Mustafa Bülbül tarafından gerçekleştirildi.

“Ben bir iyilik meleğiyim”

Beykoz İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Necla Çağlayan, yaptığı açılış konuşmasında, salonda bulunan öğrencilere okumanın önemini hatırlattı. Gençlere bir kütüphaneleri olması ve yanlarında her zaman bir kitap ve not defteri taşımaları öğüdünde bulunan Çağlayan, “okuduklarınızı, bilgilerinizi insanlar ile paylaşın. Öğrenmenin yaşı yok, herkese yol gösterin” dedi.

Atatürk’ün Cumhuriyeti kendilerine emanet ettiğini hatırlatan Çağlayan, bu nedenle Beykozlu gençlere yeni bir projesi olduğunu duyurarak, söz konusu projeyi açıkladı. Necla Çağlayan, “Ben Bir İyilik Meleğiyim” adını verdiği proje kapsamında, salonda bulunan öğrencilerden okuma yazma bilmeyen en az üç kişiye ulaşmalarını istedi ve “bunun ödülü de, bu şekilde üç tane hayatı kurtarmanız olsun!” dedi.

Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Okullar nasıl ki size hayat oldu ise, hayat boyu öğrenme ile de anne ve babalarımıza hayat olalım. Bu da benim Beykoz’da ilk projem olsun. Zamanımızda okuma- yazma bilmeyen kalmasın. Bu günden itibaren hepiniz birer iyilik meleği olun!”

Yazarın Beykoz’a ikinci gelişi

Şube Müdürü’nün konuşmasının ardından ise yazar Cemal Şakar sahneye çıktı. Daha önceki söyleşi programında Ferit İnal Lisesi, Fevzi Çakmak Lisesi, Anadoluhisarı Ticaret Meslek Lisesi ile Celal Aras Anadolu Lisesi öğrenci ve öğretmenleriyle bir araya gelmiş olan yazar Şakar, sözlerine yeni öğrenciler ile bir arada olmaktan duyduğu memnuniyet ifade ederek başladı.

Okuma ile yazma arasında ciddi bir uçurum olduğunu kaydeden Şakar, “Yazarlar Okullarda” projesinin bu uçurumu kapamayı ve temelinde de gençlere okumayı sevdirmeyi amaçlayan bir proje olması dolayısıyla önemine vurgu yaptı.

Popüler kültürü eleştirdi

“Popüler kültür etrafımızı zar gibi kaplamıştır” diyen yazar Şakar, bu kültürün insanlara bir giyim, bir düşünce ve hatta bir okuma tarzı empoze ettiğini ve yükseltildiği yeri hak etmeyen idoller yarattığını ifade ederek, popülizmin istediği yazarı ürettiğini söyledi. Cemal Şakar, “Elif Şafak, Orhan Pamuk neden 500 bin satıyor da, diğerleri 50 binde kalıyor? Popüler kültür bize seçimlerimizi kendimizin yaptığını düşündürür, ancak öyle değil.

Recep İvedik eleştirisi

‘Recep İvedik gibi bir filmi 3 milyon insan seyretti. İnsanlar seçmiyor, seçtiriliyor; siz ise seçtiğinizi sanıyorsunuz” dedi.

Bizi biz yapan seçimlerimizdir.

Cemal Şakar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Okumak bir alışkanlıktır ve bu alışkanlığı kazanmak istikrar ister. ‘Hayatın akışına uyup güle oynaya oynamak var iken, niye okuyorum?’ diyebilirsiniz. Öncelikle bu soru ile muhatap olmak lazım. ‘Ben okumalı mıyım, okumamalı mıyım,’ sorunun yanıtlanması gerekiyor. Bizi biz yapan, yaptığımız seçimlerdir. Yapılan bu seçimler sonucunda bir kişilik elde edersiniz. Ancak her seçimin de bir bedeli vardır. Kitap okumanın bedeli de o kitaba ödediğiniz para ve zamandır. Okumak da bu anlamda bir seçimdir.

Okumak insanı bir başkası yapar

Okumak insanı bir başkası yapar; zenginleştirir. Tabii, burada iyi, has kitaplardan bahsediyorum. Popüler kitaplardan bahsetmiyorum. Okumak, biriktirmek demektir. Okursanız, ‘ben kimim?’ sorusuna da sağlıklı cevaplar bulursunuz. İnsanî özüme ulaşmak için okumam gereklidir.”

Yazarın konuşmalarından derlemeler

Program, Cemal Şakar’ın konuşmasının ardından ise interaktif bir şekilde devam etti. Şakar’ın, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından daha önce kendilerine dağıtılmış bulunan kitaplarını okumuş olan gençler, yazara kendisi ve yazdığı hikâyeler ile ilgili sorular yönelttiler. Şakar’ın bu sorulara verdiği cevaplardan yaptığımız kısa derlemeyi dikkatlerinize sunuyoruz:

Yol ve yolculuk temalarını yaklaşık 10 yıl boyunca hikâyelerimde işledim. Bu benim ‘ben kimim?’ sorusuna verdiğim bir cevaptır. İnsanın yeryüzündeki hayatının bir yolculuk olduğunu düşünüyorum. İnsan galubela’da yaratılmış ve sonsuza giden bir yolcudur bana göre. Okuyucu da kendisine “ben yolcu muyum?’ sorusunu soruyor ise, kitap amacına ulaşmış olur.

Türk Dil Kurumu, “Öykü” sözcüğünü “hikâye”nin karşılığı olarak uydurmuştur. Fakat edebiyat eleştirmenleri son 20 yılda öykü ile hikâye arasında fark olduğunu tartışıyorlar. Öykü dediğimiz tür bizim edebiyatımıza Ahmet Mithat Efendi ile birlikte girmiştir. Bana göre modern tür “öykü”, geleneksel anlatımlar ise (Leyla ve Mecnun gibi) hikâyedir. Hikâyede esas olan “anlatım”, öyküde esas olan ise “kurgu”dur.

“Tekasür” adlı öykümde, yaşadığım değişim süreci vardır. Kur’an’daki Tekasür sûresini okuduktan sonra hayatım değişti. Bu öykü, yaşadığım o değişimin süreçleridir.

Ömer Seyfettin ile Sait Faik öykücülüğü arasında fark vardır. Ömer Seyfettin, Osmanlı’nın çöküş dönemimin edebiyatçısıdır. Ve döneminin problemleriyle çok ilgilenmiş, ideolojik bir sanatçıdır. Ömer Seyfettin, öyküyü de bunun için bir araç olarak kullanır. Sait Faik’te ise Cumhuriyet kurulmuş, toplum sulh içindedir. Sait Faik, Ömer Seyfettin gibi temel tercihleri olan biri değildir; o, hayat ile barışık biridir. Yaşama sevinci çok yüksektir. Sait Faik, temel problemlerin peşinde koşmadan insan ve yaşam sevgisini kanırtmadan anlatır.

Öykü, romana göre ağır bir türdür. Romanın 300 sayfada yaptığını, öykü 3 sayfada yapar. Öykü, sanıldığının aksine romana değil, şiire daha yakındır.

Okumak ve hayat tecrübesi et ve tırnak gibidir. Hayatın içine girmeden, babadan kalan paraları ile ya da rant gelirleri ile yaşayan bazı yazarlar vardır. Bunların kitaplarını okuduğumuzda çekici olmayan, naylon taraflar bulunur. Hayatı ıskalayan yazarların problemidir bu. Bugün çok konuşulan, kitabı 500 bin satan bazı yazarların kitabını alırsınız, okursunuz ama o yazarın ilk kitabını kimse hatırlamaz! Mesela, Elif Şafak’ın “Pinhan” adlı kitabını kimse bilmez.

Edebiyatın hasının “şiir” olduğunu düşünüyorum. Şairleri de kıskanırım!

Türkü de söylendi!

Soru- cevap bölümünün ardından sunucu Mustafa Bülbül’ün, soru soran öğrencilerden Şilan Beytaş’ı sahneye çağırarak, kendisine bir Türkü söyletmesi gençlere hoş dakikalar yaşattı!

Programın sonunda ise İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Necla Çağlayan, yazar Cemal Şakar’a teşekkür ederek, çiçek takdim etti.

Beykoz Kız Teknik ve Meslek Lisesi Müdiresi Müzeyyen Özgür de, ilçeye bir kadın şube müdürünün atanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Çağlayan’a çiçek sundu.

Çiçek takdimlerinin arkasından ise Beykozlu gençler, okumuş oldukları kitapları yazarına imzalatma şansını yakalamış olmanın mutluluğuyla, uzun bir imza kuyruğu oluşturdular!

Beykozlu gençlerin kitap aşkı!
Bizi Takip Edin