Padişahın canı bir gün patlıcan yemek istemiş, hemen pişirmişler, afiyetle yemiş ve demiş ki:
-Şu patlıcanda ne kadar güzel bir sebzedir!
Dalkavuk onaylamış:
– ‘’Ağzınızın tadını biliyorsunuz efendim. Patlıcan öyle lezizdir ki; 40 çeşit yemeği olur, tatlısı olur, turşusu olur… İnsan yemeğe doyamaz, parmaklarını yer’’
.Padişah ertesi gün tersinden kalkmış. Bir gün önce çok beğendi diye, yine patlıcan yemeği pişirip, sofrasına getirmişler. Padişah kükremiş bu sefer:
-Bu ne yahu? Her gün patlıcan, her gün patlıcan, bari bi şeye benzese!..
Dalkavuk atılmış hemen:
-Haklısınız efendimiz, ne yemeği yemek, ne tadı tat, zaten kara kuru bi şey!..
Padişah çok kızmış ve dalkavuğa bağırmış:
-Daha dün, patlıcanı yere göğe sığdıramayan sen değil miydin? Benimle alay mı ediyorsun?
Zavallı dalkavuk boynunu bükmüş ve demiş ki:
-Aman padişahım, yanlış anlamayın! Ben patlıcanın değil, sadece sizin dalkavuğunuzum!..
Genel olarak siyasete ilişkin yazmamaya gayret ediyorum ama bazı şeyleri de söylemeden geçemiyor insan.
Geçenlerde parti içinden bazı dostlarla sohbet ederken bazı arkadaşların çuvaldızı kendine batırmak nevinden dile getirdikleri samimi iç muhasebelerinin sonucu başbakanın, arkasında kendisi gibi yük alacak kaliteli ve nitelikli bir kadro olmadığına, bu yüzden de beklentileri tam anlamıyla karşılayamadığına gelince, ‘’o kadroları kim oluşturdu’’ diye bir soru sormuştum.
Cevaplar genelde, ‘’ama’’, ‘’işte’ türündendi.
Eğri oturup doğru konuşmanın zamanıdır !
Bu işin ‘’ama’’sı falan yok maalesef !.
İlçe yönetimi ya da belediyelerden tutun da, bakanlık ya da başbakanlığa kadar, ne yönetimi olursa olsun,eğer kadro kurarken ilk ölçütünüz, ‘’liyakat’’ değil de, ‘’itaat’’ olursa, etrafınızda da ‘’nitelikli ve sağlam karakterli kadrolar’’ dan ziyade, dalkavuklar ordusu oluşturmuş olursunuz. Ve işler sıkıya girdiğinde de, emin olun ilk darbeyi o ‘’itaat’’inden emin olduklarınızdan yersiniz.
Çünkü milletinden ziyade, kendi ikballerinin peşinden koşan bu insanlar, doğruyu görseler de bunu söylemek yerine kolay olan yolu seçecek ve en iyi ihtimalle ‘’vardır bir bildiği’’ kolaylığına kaçarak yanlışa ortak olmanın dayanılmaz cazibesini tercih edeceklerdir.
AK Parti, bu milletin makus talihini değiştirmek adına siyasi arenada önemli bir dönüm noktası ve misyonunu temsil ettiğini biran bile unutmamalı, kadro oluştururken de ‘’itaatinden emin olduklarını’’ değil, taşıdığı bu misyon ve sorumluluğun farkında olan, nitelikli insanları değerlendirmenin ‘’ön şart’’ olduğunu fark etmelidir.
Aksi takdirde, olan yine milletin zamanına ve bir türlü gelmek bilmeyen yarınlarına olacaktır !
İktidar dalkavukluktan hazzetmeye başladığı zaman, şeref daima ayaklar altında ezilmiştir. (Shakespeare)
- Kaybımıza sebep olan dalkavuk çoğu zaman, bizi tenkit ederek kurtaran dosttan daha itibar görür. (Delavigne)