Beykoz başta olmak üzere Karadeniz sahilinde vatandaşların boğularak yaşamını yitirmesi üzerine uzmanlar, “çeken akıntı” konusunda uyarıda bulundu.
İstanbul’un Karadeniz sahilinde hafta sonu denize giren bazı vatandaşların boğularak yaşamını yitirmesi üzerine uzmanlar, “çeken akıntı” konusunda uyarıda bulundu. Ölümcül akıntıdan kurtulmak için tek yol kendini akıntıya bırakıp, akıntının kenarından karaya çıkmak.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Gemi ve Deniz Teknolojisi Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serdar Beji, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul’un Karadeniz sahil kıyısındaki hemen hemen bütün plajlarda çeken akıntı olduğunu belirterek, özellikle Sofular ve Ağva bölgesinde çok daha şiddetli güçlü akıntılar bulunduğunu söyledi.
Bunun tamamen dalga durumu, denizdeki rüzgar ve buna bağlı dalga yüksekliğiyle ilgili olduğunu ifade eden Beji, “Dalga yüksekliği 2-5 metre olduğunda çok dikkat edilmesi, hatta kesinlikle denize girilmemesi gerekir. 200-250 metrelik mesafeyi bir dakikada alan çok güçlü bir akıntı. Yüksek hızdaki akıntıya profesyonel yüzücülerin bile karşı koyması mümkün değil. O nedenle akıntıya kapılmamak en iyisi. Rüzgarlı ve buna bağlı yüksek dalgaların olduğu ortamda denize girmemek lazım” dedi.
Beji, ramazan ayının yüzme mevsimine denk gelmesi nedeniyle suya girilmediği için boğulma vakalarının yaşanmadığını ancak bayram tatiliyle birlikte vatandaşların denize akın ettiğini anımsattı.
Bayram döneminde İstanbul ve çevresinde denize giren 16 kişinin boğulduğunu, 5-6 kişinin de kayıp olduğu bilgisinin verildiğini ifade eden Beji, son günlerdeki boğulmaların 5 metreye varan dalgalar nedeniyle yaşandığını kaydetti.
Ekiplerin su altında arama çalışmaları sırasında bile dalgalı ortamda vatandaşların halen yüzmeye çalıştığını belirten Beji, “Bu çok yanlış bir şey. ‘Bana bir şey olmaz’ mantığıyla haraket ediliyor. En büyük hata da bu. ‘Bana birşey olmaz’ değil, çok ciddi şeyler oluyor. Çünkü bunlar çok güçlü akıntı. İyi yüzücü olsanız bile bu kadar güçlü akıntı çekip sürüklediği için paniklememeniz mümkün değil. Akıntıya direnmeyip, inat etmememiz gerekiyor” diye konuştu.
“Kendini akıntıya bırak”
Akıntıya yakalanan kişinin akıntıya karşı yüzmemesi gerektiğini vurgulayan Beji, şu bilgileri verdi:
“Kurtulup ‘kıyıya doğru yüzeceğim’ çabasına girilmemeli. Bu kişiyi yorduğu gibi kurtulmak da mümkün değil. Burada yapılacak şey akıntıya kendini bırakmak. Akıntı belirli bir süre sonra yavaşlayacak. Bu süre de akıntının şidddetine göre değişir. 30 metre sonra da yavaşlar. Akıntının kenarından yüzerek karaya çıkabilirsiniz. Çok şiddetliyse 100 metre de sürükleyebilir. Akıntıyla birlikte gidilip, sağından veya solundan akıntı olmayan yerden yüzerek karaya çıkmak gerekir.”
Denizde görülen sarı, çamur rengi kanalların akıntı kanalları olduğuna işaret eden Prof. Dr. Beji, çok güçlü olması nedeniyle dipten kumu, çamuru da alıp götüren akıntının açığa doğru kanal oluşturduğunu, bu kanalların gözle de görülebildiğini anlattı. Beji, normal deniz renginin belirli bölgesinde sarı, bulanık çamur rengi gürüldüğü zaman, o alanda yüzde yüz çeken akıntının olduğunu vurgulayarak, vatandaşların böyle durumlarda, dalgalı denize girmemesi gerektiğine dikkati çekti.
Beji, “Dalgalı havada mutlaka denize girmek isteniyorsa da bel seviyesine bile varmadan girilmeli. Çünkü bel seviyesinde bile tutunamayıp su götürüyor. Ya da ayakların diz seviyesine kadar suya sokulması gerekir” diye konuştu.
“Akıntaya tutulma yaşama tutun” kampanyası
Prof. Dr. Beji, özellikle Karadeniz sahillerinde görünen çeken akıntılar nedeniyle meydana gelen ölüm ve yaralanma olayları konusunda İstanbul genelinde kamuoyu farkındalığı yaratmak amacıyla İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ile İstanbul Valiliği, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi ortaklığında “Akıntıya Tutulma Yaşama Tutun” isimli bir kampanya sürdürdüklerini anlattı.
Kampanya çerçevesinde jandarma ekipleriyle birlikte sahillere, “dalgalı ortamda denize girmeyin” şeklinde uyarı yazıları asıldığını, el ilanları dağıtıldığını ifade eden Serdar Beji, internet üzerinden de bilgilendirme yaptıklarını kaydetti.
Kampanya kapsamında hazırlanan “cekenakinti.org” sitesinde yer alan verilere göre, çeken akıntı nedeniyle 2007’de 36, 2008’de 27, 2009’da 44, 2010’da 30, 20011’de 27, 2012’de de 31 olmak üzere 5 yılda 195 kişi yaşamını yitirdi. 2007-2012 yılları arasında İstanbul İl Jandarma Komutanlığı sorumluluk bölgesinde ortalama her yıl 33 kişinin ölümünden çeken akıntılar sorumlu olurken, geçen yıl ramazan alında ise hiç boğulma vakası yaşanmadı.
Cankurtaran bulunan plajlar
Yine sahil bilgilerine de yer verilen sitede, Çatalca bölgesindeki Orhanlı veYalıköy sahilleri, Sarıyer Büyükliman ve Denizevleri ile Şile Kabakoz sahilinde cankurtaran bulunmuyor.
Çatalca Çilingöz sahilinde ise cankurtaran hafta sonları görev yaparken, Durusuile Karaburun plajında 6 cankurtaran kulesi ve 17 cankurtaran personeli hafta içi ve hafta sonu çalışıyor. Çatalca Karaca Köyü sahilinde de cankurtaran botu sürekli denizde gezerek tedbir alıyor.
Cankurtaran, Sarıyer Kilyos sahilinde 08.00 – 18.00 saatlerinde, Kilyos Noonstop’ta ise saat 10.00 -15.00’te hizmet veriyor.
Kilyos Pilavkaya’da da 08.00 -18.00 saaleri arasında cankurtaran görev yapıyor. Beykoz Poyrazköy ve Riva’da 6’şar, Şile Kızılca’da 10 cankurtaran personeli bulunuyor.
Şile Sofular’da her 300 metrede bir cankurtaran kulesi ve kulede 2 cankurtaran hizmet sunuyor. Şile Ağva’da 18 noktada 281, Akçakese’de 1 cankurtaran kulesi ile 5 cankurtaran personeli bulunuyor. Şile Alacalı’da 40, Çayırbaşı’nda 68, Doğancılı’da 8, Karakiraz’da 40, Sahiköy’de ise 11 cankurtaran görev yapıyor.