Öyle zannetmiştim

– Yanlış zannetmişsin!

– Peki şimdi ne yapmam lazım?

 

– Gidip yanlış zanda bulunduğun o kişiden helallik alman lazım.. 

                &n

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

– Yanlış zannetmişsin!

– Peki şimdi ne yapmam lazım?

 

– Gidip yanlış zanda bulunduğun o kişiden helallik alman lazım.. 

                                 *       *       * 

Konuşma bu minval üzere gelişince ?zann? konusunu yazayım dedim.

Zan: öyle sanmak demek kısaca..

Ve de ikiye ayrılır:

– iyi zan: yani hüsn-ü zan

– kötü zan: yani sû-i zan 

                                 *       *       * 

Bu konuda rabbimiz şöyle buyuruyor: ?Ey inananlar! Zannetmenin bir çoğundan sakının, çünkü zannın bir kısmı günahtır? (Hucurat ? 12 )

 Bir hadîs-i kutsî?de: Ben kulumun bana zannının yanındayım buyurulmuştur.

 Bir hadîs-i şerîf?te de peygamberimiz: ?iyi ve güzel zan, imandandır? buyurmuştur. 

                                 *       *       * 

Kötü zanda bulunmak, büyük haksızlıktır. Öyle olmadığı halde yakıştırmalar, fena düşünceler günahtır.

 Eskiler: Her geceni kadir bil,

 Her gördüğünü Hızır bil! Demişlerdir.

?Bilmediğin şeyin ardına düşme!? (isra-36) ilahî ikazını da hiç aklımızdan çıkarmayalım. 

                                   *         *         * 

Ehl-i tasavvuf zan konusunda çok hassas davranmışlar, değil insanların hakkında, hayvanlar hakkında bile sû-i zanna müsaade etmemişlerdir. Şöyle bir misal verirler:

– Bir evden ağzı ve burnu beyazlar içinde bir köpeğin çıktığı görülse, o eve girilince de ortada bir yoğurt kabı ve o kabın bir köşesinde de bir köpeğin burnunun girebileceği kadar bir oyuk görülse, yine de bizzat gözle görülmediği için o köpeğe sû-i zanda bulunamayız.

Bu olay, şer?i bir hüküm olmamakla beraber, tasavvuf ehlinin ?zan? konusunda insan haklarına ve bütün yaratılmışların haklarına son derece hassasiyet göstermelerinin bir ifadesi olarak kabul edilmiştir.

Sû-i zan söze dökülünce gıybete girer. Yukardaki ayetin devamında gıybetten sakınılması emredilmektedir.

                                             *               *               *

Dış görünüşe aldanmamalıdır. Çünkü rabbimiz: kalıplara değil, kalplere bakar. Zâhire yani dış görünüşe bakarak hüküm vermek kişiyi yanıltır.

– Ama yanılmadım gözümle gördüm.

– Gözünle gördüysen peygamberimizin şu hadisini uygula:

?Kim bir din kardeşinin ayıbını örterse, kıyamet gününde de Allah onun kusurlarını örter.?

 

Mevlânâ ne güzel söylemiş: Din kardeşinin kusurunu görmemezlikten gelmede gece gibi ol!

                                   *                   *                   *

 

Kötü zandan sakınmak ne kadar önemliyse insanları kötü zanna sevkedecek hal ve hareketlerden de kaçınmak gerekir. Söz ve hareketleri anlaşılır bir şekilde yapmak lazımdır.

 

Peygamberimiz hanımlarından birisiyle yolda giderken bir adama rastlar. O adamı yanına çağırır: ?Bu benim eşim Safiye?dir der. Adam:

– ?Yâ Resûlallah! Ben size sû-i zanda bulunmamıştım zaten? deyince peygamberimiz:

– ?Şeytan insanoğlunun damarlarında dolaşır? buyurur.

 

Yani şeytan insana hep vesvese verir, aklına hayâline girer, kötü zanna sevkeder. Onun için tedbirli olmak lazım.

Öyle zannetmiştim
Bizi Takip Edin